Çınar’da başlayan yangın kısa sürede büyüdü !
Köyden köye, mahalleden mahalleye sıçradı.
Her geçtiği köyde can yaktı, ekin yaktı, orman yaktı..
Kimse direnemedi, ateşe söndürmeye kimsenin gücü yetmedi,,
Ta ki canları, yakana kadar…
Yangın arkasında acı bıraktı..
Anız yakma ile elektrik kabloları arasında, aranan sebepler tartışılıyor..
Elektrik telleri eski ve köhne, anız yakma ise geçmişten gelen bir çiftçi alışkanlığı.
Defalarca yazdık, çizdik…
Kimse dinlemedi..
Cezai müeyyideler cılız kaldı, kimse dikkate almadı.
Her yıl bu mevsimde, Urfa’dan Silopi’ye kadar uzanan Mezopotamya toprakları alev topu gibi..
Cayır cayır yanar!
Birkaç hamasi söylem ve yeni seneye tekrar anız yakılır..
Tarım ve ziraat mühendisleri yakılan anızlarla birlikte, topak içindeki yararlı minareller yanar diyor dinleyen yok.
Yararlı böcekler ölüyor, topraktaki canlılar ölüyor deniyor..
Yine bildik yöntemler devam ediyor.
Son anız yakma ya da elektrik tellerinin sürtünmesinden çıkan yangın bir felakete dönüştü..
Binlerce küçük baş hayvan telef oldu.
Hayvanlar otlanırken ateş sardı, kurtulanlar mumyaya döndü.
Görüntüleri yürek burkuyor..
İnsanlar, tarlalarını, hayvanlarını, tarım araçlarını kurtarayım derken canlarından oldu.
Kimileri yaşamını kaybetti, kimileri hastaneyi boyladı..
Mardin ve Diyarbakır, asrın felaketi depremden sonra, yangın felaketini ülkenin gündemine oturttu.
Yöneticiler, yetkililer yangın yerinde yaraları sarmada geç kalmadı..
İmkanlar seferber edildi..
Ateş bu, yangın bu, geçtiği yeri yaktı geçti..
Canları da yürekleri de yaktı geçti..
Bir ders alınacak mı?
Anız yakmanın keyfiliğinden kurtulacak mıyız..
Her yıl bu mevsimde, Mardin semalarında sis, duman ve havada uçuşan anız yanıklarının artıkları son mu bulacak..
Elektrik kabloları değiştirilecek mi ?
Başlatılan soruşturmaların sonucu bizi hayal kırıklığına mı uğratacak?
Yoksa adalet yerini bulacak mı?
Herkesin yaptığı yanında kar mı kalacak?
İçimiz yanıyor, yüreğimiz dağlandı..
Bekleyip göreceğiz..