
Kapısından baktığım fakat içine giremediğim baba evim gibi artık hayat...
Taş duvarlar yerinde,
Belki avlusuna diktiğim boyu komşu duvarına sarkan sarmaşıklar duruyordur yerinde,
Belki taştan divanımızı da yıkmamışlardır yazları serin serin seriliyorlardır üzerine,
hatta üzerinde sallanırken bağıra çağıra "gülümse" şarkısını seslendirdiğim salıncağımda iki nesil daha büyümüştür...
Taş duvarlar duruyorlar
Taş duvarlar bizden daha uzun yaşıyorlar
Bazen on yıllarca
Bazen asırlarca...
Kalbine b/aktığım fakat dokunamadığım çocukluğum gibi artık hayat...
Silüet gibi hayal meyal karşımda,
Boynu bükük bir kız çocuğu,
Bir tebessüme tav olan
Ama gözünde hüzün denizleri dalgalanan,
İçi deli dolu,
Dışı duvar gibi soğuk,
Dağ gibi dik,
Duvar diplerinde,
Yatak altlarında ağlamaktan bitik...
Cudi gibi güçlü,
Nergis kadar kırılgan,
Anlayan ama anlaşılmayan,
Ruhu çocuk ama çocuk olmaya hasret...
En sevdiği şarkıyı dinleyebilen fakat söylemeye cesareti olmayan bir sanatçı gibi şimdilerde hayat!
Güzel ve naif gönüllerin sesi kısık,
Çirkinliklerin sesi yerde ve gökte açık...