Kendimi bildim bileli, benden yaşça büyük olanların Mardin kalesini anlattıklarında iştahım kabarır, bir an önce büyümenin ve kaleye çıkmanın hesap kitabını yapardım.
Ama ne var ki evdeki hesap bırak kaleye çıkmaya Sokul Bakar çarşısına varmaya yetmedi.
Abilerimizin anlattıkları ve aklımızda kaldığı kadarıyla kaleyi, top sahasını, camiyi, su kuyularını düşünür avunurduk.
Ha bugün ha yarın diye diye aradan baya bir zaman geçti ama bir türlü kale halka açılmadı.
Adı bir çok kitapta, bir çok müzik eserinde geçen Mardin kalesi başlı başına bir marka olmasına rağmen, onu ziyaret etmekten mahrum insanların olduğunu öğrenen turistlerin ne düşündüğünü bilmek mümkün olmamakla beraber nasıl olur? Diye şaşkınlıklarına yüzlerce defa şahit oldum.
Daha önce kaleye çıkanlara bir kaç soru sormak istiyorum.
* Kral kızına hayat veren havası nasıldı?
* Mezopotamya ovası nasıl gözüküyordu?
* Ulu cami, Şeğ Imhemmed Zırar, Kız kalesi nasıldı?
* Orhan Gencebay´ın bir teselli ver parçasını, aşkını kalbine gömen Dertli Aziz´in dillendirdiği kayanın heybeti nasıldı?
* Kermo Zayidin, İsmail melle refikin ve saz arkadaşlarının icra ettiği müziği dinleyebildiniz mi?
* Imhemmed ıl akra def çalarken ritim tutan demirciler çarşısı nasıldı?
* Futbol sahasının kale direkleri yerin demi?
* Su kuyuları, evler, çarşılar?
* Bir zamanların alışverişin merkezi olan Sokul Bakar çarşısı nasıl görünüyordu.
* Akordu tutmayan kemanı ile müzik ziyafeti çeken şaşırdığında " Feksu piçin faksu "Diyen Yasinê Bêkul´un sesi hala yankı yapıyor mu?
* Sokul Dıllêlin Çarşısı´nda vazgeçilmezimiz olan Mencê Konfeksiyonda elden düşme (ikinci el) rengarenk elbiseler görünüyormuydu?
* Ya Allah diyerek yüzlerce kiloyu sırtlayan emektar hamallarımızın " Sakê Sakê " deyişlerini işittiniz mi ?
* Hele Emmo Ğeno´un Davut Selim helvalarını alıp ovaya doğru " Dah mihrat " diyerek yol alırken size el salladı mı?
* Fransızların gözünü korkutup işgalden vazgeçiren soba boruları hala yerinde mi?