Türkiye genelinde yapılacak yerel seçimlerde aday belirleme çalışmaları sancılı başladı.Ve öyle de devam ediyor.
Bölgemizde ise bir başka sancılı. Siyasi Partiler birbirlerini kolluyor,bekliyor.
Adaylar karşı tarafın adayına endeksli belirleniyor.
Mardin'de büyükşehir belediye başkanlığı adaylığı için önce AK Parti Adayını açıkladı,ardından BDP.
Şimdilik görünen seçimin iki parti arasında çekişmeli gideceğidir.
Önümüzdeki süreç içinde elbette şansın kimden yana olacağı yönündeki görüş ve düşüncelerimiz okuyucularımızla paylaşacağız.
Bugün değinmek istediğim farklı bir konu.
AK Parti Adayı Mehmet Vejdi kahraman (Kahraman aşireti mensubu)'ın karşına BDP yılların deneyimli siyasetçisi Ahmet Türk(Türk aşireti mensubu)'ü aday gösterdi.
Her iki adayın aşiret üyeleri Kızıltepe-Derik İlçesi etrafında ikamet ediyor,bölgede belli bir potansiyelleri ve taraftarları var.
Ve iki aile arasında geçmişte yaşanan ve barışla sonuçlanan kan davası vardı.Siyasetin karşı karşıya getirdiği iki aşiret lideri kimilerini tedirgin etti,kimilerine de avuç ovuşturdu.
Ve ilk açıklama BDP Adayı Ahmet Türk'ten geldi.
Kan davalarının barışla noktalandığını,davanın geride kaldığını,siyaset yapmak için sahada olduğunu açıkladı.
Ardından AK Parti Adayı Mehmet Vejdi Kahraman buna benzer bir açıklama yaparak,kan davalarının çağın gerisinde kaldığı ifade etti ve demokratik bir anlayışla meydanlarda siyaset yapma tercihinde olduğunu bildirdi.
İki aşiret mensubuna yakışan bir açıklamaydı.
Bölgede yeteri kadar kan dökülmüş.
Bu kanlı coğrafyanın kan davası yorgunu olduğunu, çatışma mağduru olduğunu herkesçe malum.
Bu saatten sonra bölgenin, barışa,huzura,dostluğa ihtiyacı var.
Bölge üzerinde oynanan oyunların,yapılan insafsız hesapların önüne geçmenin yolu,bölgede yaşayan insanların sağduyulu davranmalarından geçer.
Burada sadece iki aşiret mensubu başkan adayının değil,her ailenin,her bireyin, her yetkilinin bakış açısı barıştan,kardeşlikten,huzurdan yana olmalıdır.
Mardin'de kimse aşiret çatışması beklemesin.
DİP NOT
Ülke gündemine oturan,İktidar-Cemaat çatışmasına yerelden bakarken,bu çatışmanın temellerinin çoktan atıldığını,birleştirici tek unsurun mağduriyet ortaklığı olduğunu söylemek mümkün.
MİT Olayı ile çatırdayan,İstanbul emniyetine dönük operasyonlar,dershanelerin kapatılma yada dönüştürülme girişimi aktörleri karşı karşıya getirdi. Hakan Şükür'ün istifa dilekçesinde satır aralarındaki ince detaylar olayı tüm çıplaklığıyla anlatıyor.
Son gelişmeler ürkütücüdür.
Açıklamalar olumlu,davranışlar korkutucu.
Türkiye'de ve bölgede huzura ihtiyacımız var.
Doğrular etrafında kenetlenmeye ihtiyacımız var.
Daha çok demokrasiye, daha fazla özgürlüğe,daha iyi bir hukuka,daha görünür eşit yaşama hakkının sağlanmasına,yasaların önünde konumu ne olursa olsun herkesin eşit olma anlayışına ihtiyacımız var.
İnsanca yaşamak doğal hakkımız.