
Bir elmayı dişleyen iki kişinin mevzuu değildi
Adem ve tin mevzusu
Adem boş bir kalıbın hükümdarıyken
Tin´in duygu ve hisler ağını
Adem´in boş kalıbına örmüş olması onu düşman olarak görmesine yetmişti.
Adem daha önce aklıyla karar veriyor ve bunu uygulamaya koyuyordu
Tin ortaya çıktı, çıkalı salt akıl işlevini nerdeyse yitirmek üzereydi.
Iç ses diye de bir şey musallat olmuştu üstelik
Ne yapsa ne etse bu sesin volümünü düşüremiyordu.
-Tin bir kalıbın içine girmiş olsa da gayet mutluydu nede olsa artık bir bedeni, iki eli, iki ayağı vardı.
hepsinden öte beyan edebilme yetisine sahip olan dil onun en büyüleyici silahıydı.
Duygu ve his tezgahında ürettiği her şeyin iki dudak arasındaki dil kanalıyla söze dönüşüyor olması muazzam bir şeydi.
Aslında Adem de farkındaydı gözünün gördüğü ve ya görmediği her şey tin´in bedenine girmesiyle farklı bir boyut kazandığının
Yine de çekingenleri vardı işte
Tin´in her şeyin en iyisini ben bilirim havası Ademi sinir etse de
Kadim dinlere göre tin Tanrıdan bir parça değil miydi?.
Ne yani şimdi Adem kalıbının içinde bir Tanrı mı taşıyordu?.
Ya akıl;
"Akıl da Tine dahil miydi değil miydi?.
Üstelik Tin Adem-i korkutma yolunu da bulmuştu.
Adına ölüm denen bir şeyden söz edip duruyordu.