
?Ruhumu iğfal ettiğin gün, göz bebeğinde uyuyakaldım sevgilim.
?Nasıl?´Diye sorma! Anlatamam sana sevdiğim.?
Bildiğim tüm lisanların gözüyle
Seni sana anlatmayı çok isterdim
Ummanları eğiren köpüklerle
Yedi iklime suretini çizerdim.
Seni sevmelerin izahı yok sevgilim
Töresi yok, yöresi yok!
Geceyi gözlerinden, ayazı zemheriden
Yarayı merheminden süzmek gibi bir şey bu
Aşkın sıtma tutmuş hali içime işlediğinden
Benden imkânsızı istediğinden
Anlatırsam düşersin, tökezleyen dilimden.
Seni sevmek gibi deli bir işe kalkıştıysam
Her bir hücrem,
Nisansız, Haziransız sayıklıyorsa seni
Ne gece, ne gündüz örtmüyorsa üzerimi
Yola koyulan yağmur damlalarının
Toprağa neden koştuğunu sorma sevgilim.
Çiçeklerin ölüm mevsimi geldiğinde bile
Gelemem dile
Açamam sana, sırlı Eylüle gömdüğüm kilitleri
En kutsalın aşkına!
Sorma artık soruyu cevabına...
İçimde dans eden yüzlerce hatta binlerce kelebeği
Bahar coşkusuyla yüce dağlarında uçuruyorsam
Cennet gözlerinde kaybolup, buluyorsam kendimi
Ruhumun sıratın da yalpalanarak varıyorsam sana
Anlatamam sana, zakkum belası bu veremi
Şuursuz bir ateşin içine attım kendimi
Anlatamam iki gözüm!
Ketum saatlerle takvimlerin neden nöbetleşe gezdiğini
Olur da bir gün, dediğim her gün
Saçının bir teline giydiriyorsam binlerce sözcüğü
Eklemi kırık, yüklemi kırık, öznesi kırık şiirler
Veryansın ediyorsa iz bıraktığın dudağımda,
Sivil sevdama ısırgan suyu damıtıyorsa Nevbahar
Anlatamam sana yar
Sırça köşkümde seni ne kadar çok beklediğimi
Senden önce hayatın tadı kekremsiydi
?Ya hep, ya hiç´ yüreğimin gerçeğiydi
Kıyılarına varmadan önce canın olmak
Deli mavi umudumun tek dileğiydi
İçimde ölüp ölüp dirilen mor çiçekler aşkına
Bir ala şafak vakti, sülük gibi tutun bağrıma
Koy o güzel başını
Senin, sadece senin
Hep senin olan bu yorgun omzuma/