
İçimdeki serçe kıpırtısı ürkek ve seri
Hangi dala konsa uçmaya hazır bir yönü.
Yaşamak üşümüş bir çocuğun
ellerindeki morartı.
Yaşlı işportacının çığlığı.
İnsan kuş kanadı kadar kırılgan
Hayat ise kocaman gökyüzü.
Değiştiremez insan üfleyerek
rüzgârın yönünü.
Umudu taşıyan kelebekler
öldürüldüğünden beri
Dudakların avuntusu olmuş susmak.
Gece ve soğuk duvarlar
Beynimde onca düşünce
kemirgen ve acımasız.
Sürekli sızlayan iki yara var içimde
Denizi kucaklıyorum ellerim kupkuru.
Rakamsallığa uymuyor ya hep ya hiç!
Yağmura mı küsmeli yatağı kuruyan nehir?
Ah şu bilinmezliğin boğucu sakinliği
Oysa Tarih bile eskiyor zamanın koynunda.
Ellerimi neye uzatsam
kırılıyor parmaklarım.
Bilgiyi yaralıyor cehaletin bıçağı
Gövdemden bir şey eksiltmiyor uzayan gölgem.