
Kavrandıkça hayatı güzelleştiren o kavramlar hiçbir zaman Modernist olma hevesi taşımaz ve taşıttırmaz?
Umursamazlık gibi bencil egoya kurban verilmesine rağmen o hevese kapılmazlar. Sormak ve sorulma ihtiyacı güden su ve ekmek kadar kutsal olan bu gereksinimler elbette ki; ?acı ve ihtiyaçlarımızdır??
Nefes alan her canlının yegâne yakıtı olan bu iki kanatsız meleğe geniş bir parantez açmak mümkündür.
Dünya gibi sorunlu bir alanda kişisel, toplumsal ve ulusça; savaşların, zulümlerin, yoksulluğun cirit attığı bu zamanda vicdanı değerli kılan bu iki zahir kavramın yüceliği avuç içi, hatta gökyüzü kadar ayandır.
Bir insan ya açtır ihtiyacının sorulmasını bekler ya da incinmiştir yarası derindir acısı sevilsin, sarılsın ister?
Kuşkusuz eşitsizliğe, haksızlığa hedef olan bu insanlara acı ve ihtiyaçlarını sormak yerine acının kimliğine bakarak davranmak onlar için en acı ikinci yıkımdır.
Unutulmamalıdır ki acının kimliği İNSAN dır?
Duyarsızlık ve umursamazlığın ana vatanı olan Medeniyetsizliği ayrı bir kefeye koyuyorum. Ki bu geniş açının çözümü algıda oldukça kolay, gaflete düşenler için ise çözümlemesi oldukça zordur. Ve bu tip insanlar kendi burnunun ucundan başka hiçbir yeri görmediği için yaşamın idrakinin tadına varamazlar.
Kimyan mı bozulur?
Ruhun dörtte birini bağışlasan
Şebboy eksen gördüğün her yaraya
Sevgi notalarına iyi niyeti giydirsen
Diz çöksen hatalarının önünde
Kanaya kanaya toplasan can kırıklarını
Vitrinde duran köstekli saat gibi
Azıcık da sabretsen
Acele işine şeytanı hiç karıştırmasan
Yağmur olup şefkat yağdırsan
Islatsan coğrafyasını kimsesizliğin
Saçlarını okşayarak tarasan
İmanını gevretsen sersefilliğin
Dirensen şirin uykuya
Çaresizlik uyumadan, sen uyumasan?
Tımarhanelik mi olursun?
Aklın dörtte ikisini bağışlasan
Cehaleti, ırkçılığı ahmaklığa doyursan
Kulağına küpe olsan bencilliğin
Aklın ücrasından kaçanı kovalasan
Zulmün kırbaç izlerinin hesabını
İttifaksızlardan çıkarsan
Ayyuka çıkan haysiyetsizliğin kitabında
İlk ve son paragraf sen olsan
Kendine inanmaktan usanmasan hiç
Uyuklayan vicdanın önünde nöbet tutsan
Ders verdiğinden ders alsan birazcık
Köstek yerine destek olsan.
Kendine olan saygın için
Kimsenin ekmeğine kan doğramasan
?
Cennet mi kurur?
Gönlünün dörtte üçünü bağışlasan
Dergâh olsan cümle canlıya
Verdiğin nefesi almadan
Aldığının fazlasını dağıtsan
Secde edip durmasan paraya pula
Kursakta Halil İbrahim sofrası kursan
Gelene gidene han olsan
Aldığınla insan, verdiğinle ihsan olsan
Misafirine safir olsan
Seyyah olsan k´aleme
Gün´ahın vebalini hiç sırtlamasan?
Saki değil baki olsan
Yandıkça aşk olsan,
Yanıldıkça yol alsan