USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Nede Güzeldik Bir Zamanlar

27-04-2022
Çok güzel insanlardık önceleri...
Değerleri tanıyabilen, önemseyen....
Herşeyin "maddeden" ibaret olmadığını bilen,
"Mananın" insan yaşamındaki bilincinin farkında olan...
Çirkinliklere karşı durup güzellikleri paylaşan...
Sonra ;
Değerli kıldığımız manevi yaşantımızı, hızla gelişen teknolojinin maddi ayağına entegre etmeyi başaramadık.
Gel-gitler arasında bocalayıp durduk.
Oysa maddi yaşamı manevî yaşam biçimiyle birlikte sürdürmek te mümkündü.
Sıkıntıya gelmeden kolayı seçtik.
Daha sonra , dünya değişti....
Dünya değişir de biz seyirci mi kalacaktık?..
Ülkem de değişti.
Eski güzellikler bir bir yok olmaya başladı,
Modernize adına vahşi çirkinlikler sardı dört bir yanımızı...
Manevi değerlerin tüm güzellikleri, yerini içi boş, anlamsız ve değersiz maddi çirkinliğine bıraktı...
Derken ;
Manevi değerlerine sımsıkı bağlı olan ve her bir taraf vazgeçse bile bu yüce tutkusundan vazgecmeyeceğine inandığım Mardin'de de kendini gösterdi bu erozyon...
Yavaş yavaş elimizden kayar oldu tüm güzellikler...
Ufak ufak dokunuşlarla büyük mutluluklar yaratırken; sevinmeyi/sevindirmeyi beceremiyorduk artık.
Yaşam çarkının dişlileri arasında bir bir kaybediyorduk değerlerimizi...
Mendilin içine sıkıştırılmış küçücük bir hediyenin, her bir yanağa konan bir öpücüğün kazandırdığı bayram düzeyindeki mutluluğun
" deliye hergün bayram " kavramını anlamlı kıldığı günlerden ;
" bayram gelmiş neyime " moduna girdiğimiz günleri yaşar duruma geldik...
Sevinci, mutluluğu tarif etmek için kullandığım bayram sözcüğü ; güzelliklerin sembolü gerçek bayramları anımsattı bana...
Baş-diş ağrıları bahaneleriyle katılımın sağlanmadığı Milli Bayramlar, gerektiği gibi kutlanmayıp tek tek yok sayılırken; bireysel tembellik ve kapriseler bizleri Dini Bayramların erişilmez hazzından da uzaklaştırdı.
Bizlerere birlikte olabilme sevincini yaşatan bayramlar, birbirimizden uzakta kalabilmeye vesile olur duruma geldi.
Çekirdek aile, hatta büyük aile fertlerinin beraber olabilmesini sağlayan bayramlar ; gözden uzak, yalnız, sözde kafaların dinlendiği, yine sözde huzur bulunduğu tatillere dönüştü...
Bir bayram arifesi daha yaşamaktayız.
3-5 gün sonra bir bayram daha idrak edeceğiz.
Bayram sabahı vefat etmiş yakınlarına bir fatiha okumak, mezardaki yabancı otları elleriyle temizlemek için kabristan ziyaretine gidecekler, eskiden olduğu gibi kalabalık ziyaretçileri bulamayacak....
Kimileri kafa dinlemek için(!) tatile gitmiş olacak,
Kimi tatlı uykusunu bölmek istemeyecek,
Kimileri ise geç kaldım bahanesine sığınacak.
Kadınların bayram arifesi, erkeklerin bayram sabahı gerçekleştirdiği kabristan ziyaretleri eskisi gibi olmayacak.
Gözler mahalle komşularını değil ; manevi degeri çok yuksek olan kabristan ziyaretinde bulunmamış yakınlarinı arayacak. Duyduğu üzüntünün ifadesi olarak gözlerinden iki damla gözyaşı akıtacaak belki...
Hazırlığı gece yarılarından başlayan ve sabah kabristan dönüşü sofrası kurulan bayram yemeği, kalabalık bir katılımla ve senfonik kaşık sesleri refakatinde olmayacak.
Büyük ailenin büyük bir kısmı başka başka şehirlerde, bir kısmı tatillerde, bazısı da tatlı uykusunu bölmediği için geleneksel bayram yemeği havası esmeyecek.
Yemek sonrası yaş sıralamasına gòre oluşturulan el öpme kuyruğunun yarattığı sevinç ve burukluk karışımı anlar bayramların duygu patlaması yaşandığı an olarak hafızalarda kalır.
Ardından toplu yapılan ziyaretlerle önce aile, daha sonra tüm aile fertlerinin katılımıyla mahalleli, konu-komşu ve tanıdıkların bayramlaşma ziyareti ve taziyeler...
Saygı, sevgi, kadirşinaslık, birliktelik, dayanışma ve manevî değerleri önemseme adına ihmal edilmeyen bu ziyaretlerin yerinde yellerin esmesi, manevî duyguların kaybı niteliğinde bir değişimdir.
Eskiler , verdiği manevî haz itibariyle bayramları iliklerine kadar hissederek kutlarken ;şimdi ise erozyona uğramış manevi duyguların yarattığı ortamda, bayramların bayram gibi kutlanamayışınin eksikliği büyük ölçüde hissedilmekte.
Çok daha fazla misaller verip uzatabileceğimiz bayram öykülerini, birçok kazanım itibariyle hangi klişe tanımla anımsamak istersiniz ?
Küçük şeylerden mutlu olabilme refleksi sonucu ;
" DELİYE HERGÜN BAYRAM "
Veya ; hiçbir şeyden mutlu olmayı becerememiş, manayı önemsemeyen, çevresine duyarsız bir kişinin ruh hali olan ;
" BAYRAM GELMİŞ NEYİME..."
Geçen geçmiş, hayatınızın geri kalan kısmını hangi modda geçirmek istersiniz?...