DOSTLUĞUN ONARAN ELLERİ

Nesrin Bulat

4 yıl önce

Bundan yıllar önce... Ağrıyan başını dostunun fiziksel olarak zayıf;  manevi olarak güçlü kollarına bıraktı. Bir iyileşme arayışından çok bir ihtiyaçtı bu bırakış. Teslim oluşların en güvenilir olanıydı ve kutsaldı da çokça. Sorgu, sual yoktu kesin bir dürtüyle içinden geleni yapmış; sonra dakikalarca ağlamıştı. Hem ne vardı ağlamışsa? Dost, utanmadan yanında ağladığındı. Sonra dakikalarca deli kahkahası  bile atabilirdin. Deli kahkahası da mı ne? Yahu bırakın hepiniz dakikalarca ayna karşısında atmadınız mı? Ayna ne kadar yadırgadı kahkahalarınızı? Dostu da o kadar yadırgadı işte sağanak gözyaşı ardından gelen kahkahasını. Bu kahkahalar çelişkilidir, gülerken gözden yaş getirir -ki kendi içinde de acı vardır. Sonra dostunuz da yadırgamadan eşlik edince kahkahanın içindeki delilik yok olur.

Delilik tek kişiliktir çünkü...  İkinci bir kişiye yer yoktur bu garipsi dünyada.

O zaman iki ihtimal çıkar karşınıza, ya dostunuzla aynı anda delirmişsinizdir ya da o, akıllılar diyarında kalıp sizinle normalleşme arasında bir köprü görevi görmektedir.  Muhtemelen ikincisi doğrudur. Hatta genellikle ikincisi doğrudur.  O üzgünken de siz köprü olmuşsunuzdur uzunca bir zaman. Sonra (Tamamen normal olmanın imkansızlığından )normale yakın bir yere çekersiniz birbirinizi, bir süre daha yaşam devam etsin dercesine... İşte ben buna "onarılmak" diyorum. Yeniden hayata karışabilmek... Geride bıraktığım yılların bana öğrettiği şu ki: Bunu dosttan başka kimse yapamaz. En büyük onarıcı güçtür dostluk.

Yıllar önce başını, dostunun omzuna bırakan da normale yakın bir yerde iniş yaptı dünyaya. Orada kalacaktı uzunca bir süre. Bu, ne tam normal ne de delirebilmiş garipsi atmosferde. Şimdi siz, başlığa bakıp bunun neresi onarılmak, diyebilirsiniz. Böylesi daha güzel diyebilirim ben de. Siz çocukla çocuk, büyükle büyük olabilen  yetişkinler gördüğünüzde gıptayla bakmaz mısınız? Dostun getirdiği yer de öyle bir yerdir ki normalle normal, deliyle deli olabilirsin. Tabi, gerçekten deli olduğunu söyleyebilecek kadar cesur birini bulabilirsen - bu da tamamen ayrı bir yazının konusu.

Baloncunun elinden kayarak göğe ağıp giden balonlar görmüşsünüzdür. Dost tam da o ağma anında ipinizi tutup baloncuya sizi teslim eden kişidir belki. Hep uçma arzunuzun farkındaysa da sizi sağlama alma isteğinden -Belki deyişimi de mazur görün, bazısı ipini sağlama almayı yeğlese de bazı kimse o balonlarla yükselip gitmek de isteyebilir. Dost dediğinse sen göğe yükselmek istiyorsan seninle yükselebilme fedakarlığına sahiptir. Sana kendi mantığı ve doğrularıyla değil; ihtiyacın olanla yaklaşabilendir. Bu yüzdendir ellerinin onarıcı olması... İhtiyacın olanı anlamasındandır. Şimdi kaç tane gerçek dostumuz var düşünelim. Gidip öpelim mi onarıcı ve sahici ellerinden? Sizi bilmem ama ben gittim bile...

 

Not:   Yazı boyunca düşündüğüm  dostum Gönül´ümdür.  Yazımı Gönül´e ithaf ederek... Siz evrensel okuyun yine de : )

YAZARIN DİĞER YAZILARI