USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

50 Yıl Önce, 50 Yıl Sonra

01-08-2021
Gelişmeler karşısında; şaşkınlığın biraz daha arttığı, sinirlerin biraz daha gerildiği bu günlerde, normalleşme adına gündemden kopma ihtiyacı duyanlardanım.
Ne kadar becerebilirsek...
Bu ihtiyacı ; hafızayı biraz daha zorlayarak Mardin'de sporun dünü üzerinde yoğunaşıp , başlıkla uyumlu bir yazı olsun istedim.
Hentbolcu Şanlıurfalı Merve Akpınar ile Tokyo Olimpiyatlarına katılan Kız Voleybol Takımı oyuncularina uygulanan şortlu saldırılar ve bu saldırılarda büyük bir din adamının(!) " burnu bile gözukmeyen ananın şortlu kızı " çıkışı götürdü beni elli küsur yıl gerilere .
60'lı yılların son zamanları.
Birkaç amatör takımın katıldığı Futbol Amator Ligi maçları oynanırdı sadece.
Müdürlüğünü rahmetli Tahsin Oral'in yaptığı ve birkaç memurun bulunduğu , o zamanki adıyla Beden Terbiyesi Il Müdürlüğüne bağlı ; düştün mü yara almadan kalkamayacağın törpü gibi toprak zeminli bir saha , soyunma odası demek için bin şahit gerekli birkaç oda ve her odada suları akmayan duşlukların var olduğu stadyumda yapılan yarısmalara futbol , bu zorlu mücadeleyi yapanlara da futbolcu deniyordu.
Bu olumsuz koşullara rağmen; YSE İl Müdurlüğü yapan Uğur Sorguç gibi degerli bir sporseverin rehberliğinde 1969 yılında Mardinspor'un kurulmasıyla Mardin'de futbol ete-kemiğe büründü.
Tesis ve altyapı eksikliği nedeniyle salon sporlarının hiçbiri yapılamazken ; kör-topal devam eden futbolla birlikte sadece atletizmin adı geçiyordu.
Kısıtlı imkanlar ve olumsuzluklara rağmen ; diğer spor dallarının aksine Mardin'de atletizmde güzel işlere imza atılıyordu.
Mardin'de Melda Çamuşcu adındaki bayan beden eğitimi ögretmeni ile, Elazığ'da Gül Çıray gibi efsane bir atletin antrenör olarak bulunuyor olması bolgeye spor adına atletizmle soluk aldırıyordu.
Bu iki değer ismin çalışmaları sonucu ; bölgesel tüm dereceler Mardin ve Elazığ atletlerince paylaşılırken her iki il bir anda atletizmin kalp attığı yer olmuştu.
Elverişsiz zemin, malzeme yokluğu ve başka olumsuzluklar içinde; beyaz bez ayakkabılar ve iç çamaşıra çengelli iğneyle tutuşturulan numaralarla yarışan atletlerin çoğu bölgesel başarıları aşıp Türkiye Şampiyonasına katılım sağlamaya başlamıştı.
Uzun mesafede Sait Ergin ve Kenan Çakmak,
Orta mesafe pist yarışları erkeklerde ; Davut Dörtkardeş, Fehmi Ayanoğlu, İhsan Alın, Şeyhmus Mezarkazan, Adnan Avuka ; Orta mesafe pist yarışları kızlarda Halime Güldiken ve Bedriye Erten ; 100-200 metre sürat yarışlarında Hanna Çilli ve Davut Taş ile 4×100 bayrak yarışı takımı katıldığı her yarışta başarılı sonuçlar alırken ; Halime Güldiken Milli Takıma davet edilerek Mardin'e sporda ilk milli onuru yaşatmıştı.
1969 yılı. Halime Güldiken, Milli forma altında Bulgaristan'da yapılan Avrupa Şampiyonasında kazandırdığı madalya ile ilk çıkışı yakalamıştı.
Dönüşte Milli Forma altında ve boynuna taktığı madalya ile tüm Mardin'i selamlaması gerekiyordu.
En uygun zaman ; birkaç gün sonra Şehir Stadyumunda kutlanacak olan 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramıydı.
Organizasyon ona göre yapıldı ve tören programına dahil edilmişti.
Törenin bir bölümünde Halime , madalyayı öperek protokol ve halkı selamlayacak , ardından Milli Forma altında şeref turu atacaktı.
Ancak bir ayrıntı vardı.
O ana kadar hep eşofman altıyla yarışırken ; şeref turu için bu kez seyircinin karşısina şortla çıkacaktı ve durumun nasıl karşılanacağının heyecanı vardı. Hem kendinde, hem de kendisine büyük emek vermiş Melda Çamuşcu hocasında.
Anons edildi.
Halime Güldiken Milli Forma altında piste çıktı.
Tribünleri dolduran onbinleri selamlarken herkes ayaktaydı. 19 Mayıs coşkusu eşliğinde, avuçlar patlarcasina alkışlıyordu.
Şeref turu bitene kadar tüm tribundekiler ayaktaydı, alkışlıyordu ve şort takıntısı olmadan kızlarını bağrına bastı.
Bugün şort sapkınlığı yaşatanlara, Mardin elli küsur sene önceden yanıt vermişti sanki...