USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

ANILARLA MARDİNSPOR

02-02-2023
Mardinspor ile ilgili bir önceki yazımda, yönetimsel yanlışlık veya eksiklikler nedeniyle taraftardan koparılışı , takımın tüm Mardin ve Mardinli'ye ait olduğunun unutturulması sonucu gelinen noktaya değinmiştim.
Bugün ; Mardinspor'un tüm zor koşullara rağmen tüm Mardinlilere ait olduğunu, hatta yaşlısı genci, kadını erkeğiyle hemen hemen herkesin bir yaşam biçimi olduğunu, acı ve tatlı anılarla bütünleştirerek hatırlatmaya çalışayım istedim.
Sıkıntısını çok güzel saklamasını bilip, çevresine hissettirmemeyi çok iyi beceren ve fakat çok ufak şeylerden de çok mutlu olabilen Mardinli için Mardinspor bir yaşam biçimine dönüştü 1970 ve sonrası...
Kentte en çok konuşulan konu Mardinspor.
Haftanın ilk üç günü geçmiş maçın kritiği, diğer üç günü oynanacak maçın hesapları üzerinde yoğunlaşırdı bütün sohbetler.
Kahvede bir araya gelen 3-5 kişi hakemin vermediği penaltı pozisyonunu,
Berberde traş olmayı bekleyenler Dicle'nin attığı müthiş kafa golünü,
Lokantada yemek yiyenler ; yemeğin acısından çok Kaptan Kaan'ın aldığı tekme darbesiyle sakatlanmasının üzüntüsünü,
Evde toplanmış bayanlar takımın tekrar puan kaybetmiş olmasını konuşurken ;
Bir başka ortamda, gelecek maçın kadrosunda kimlerin olacağı,
Kaleyi M.Ali'nin mi Cemal'in mi koruyacağı,
Sakat Komando Enver'in sakatlığının geçip geçmeyeceği merak konusu olurdu.
Futbolcu ve teknik adamların hepsi, antrenman ve mac saatlerinin dışındaki zamanlarını halkla birlikte, taraftarların arasında geçirirdi.
Fanatik taraftarların birçoğunun idol seçtiği bir futbolcusu olurken, bazı taraftarlar doğan çocuklarına Mardinspor'lu bir futbolcunun adını verecek kadar Mardinspor sevgisi taşırdı.
Dar mali olanaklarla yönetilen takımda prim sistemini yine taraftar üstlenirdi.
Galibiyet halinde ;
* tüm futbolculara ücretsiz tıraş,
* her futbolcuya birer gömlek,
* galibiyet golünü atana takım elbise,
* maçın yıldız futbolcusuna kol saati.
Evli olan futbolcuların taraftarla olan sıcak ilişkisi aile ilişkilerine kadar dayanırdı.
Hiçbir evli futbolcunun deplasmana gidildiğinde eşinin yalnız kalacağı endişesi olmazdı. Mutlaka bir eve misafir edilir veya yanında kalmak üzere evin genç kızı gönderilirdi.
Takımın genel durumu hakkındaki bu kısa kısa notlar sonrası ; her zaman sevgi ve hoşgörünün hakim olduğu takım içinde ve takım ile ilgili çeşitli ortamlarda yaşanmış ironik olayları burada aktarmanın yazıya bir başka hava kazandıracağını umuyorum.
Her deplasmana gidiş-dönüşlerde uzun süren yolculuğun vazgeçilmez etkinliği, 5-6 futbolcunun kendi aralarında yaptığı bilgi yarışmalarıydi.
İşte böyle bir yarışma anında ilgisiz bir cevap veren Münir Sara'ya (Hındo) boş bulunup "dangalak" demez mi? O zamanlar 1.Lig ekibi olan PTT'nin transfer teklifini iyi türkçe bilmediği gerekçesiyle kabul etmeyen Münir, Kaptan Hanna'ya gidip dangalak kelimesinin anlamını sorduğunda, ayrı bir muziplik yapan Hanna " yani sana dangalak dedi ve sen suratına bakıp durdun öylemi? Oğlum çok ağır bir küfür bu, nasıl kabul edersin " deyince otobüste çıkmış çıngarı siz tahmin edin artık.
XXX
Kulübün tüm çalışanları ve futbolcuları; başta Belediye, Sağlık Müdürlüğü ve o zamanki adıyla YSE Müdürlüğünde çalışır gösterilip maaşları oradan karşılanırdı.
Takım Malzemecisi Şehmus Çalhan (Kriko) Devlet Hastanesine kaloriferci olarak alınacak ama ilkokul diploması gerek.
Kriko diploma için sınava girmiş, okul müdürü soruyor :
- Türkiye'nin Başkenti neresi ?
Kriko tereddütsüz Adana cevabını verince , müdür Ankara demek istedin herhalde der ve ikinci soruyu sorar :
- Atatürk kimdir ?
Bizimki yine sakin bir edâyla ;
- hıııı Atatüüürk...o kahramandır, iyidir, inatçıdır, bir yeri alacağım diyor ve alıyor da...
Şehmus Kriko başarılı bu sınav sonucu diploma almayı hak kazanır, işe alınır, malzemecilik görevini uzun süre devam ettirir.
Mekânı cennet olsun.
XXX
Mardinspor ile ilgilenen valiler arasında ilk sırayı rahmetli Vali Ergün Gökdeniz alır. Kulüp yöneticisinden çok takımla ilgilenir, zaman zaman antrenmanlara bile gelip çalışmaları izlerdi.
Takımın kötü sonuçlar aldığı bir dönemde, tüm futbolcu ve çalışanlarla bir sohbet toplantısı yapmak istedi, toplayıp Sayın Vali'nin toplantı salonuna götürdüm.
Kısa bir konuşmanın ardından, futbolcu ve çalışanlara kötü gidişatın nedenini tek tek sormaya başladı :
Vali Gökdeniz, özel ilgi gösterdiği ve çok sevdiği Malzemeci Şehmus Kriko'yu dinlemek ister.
Kriko; mali sıkıntılardan dem vurarak başlar döktürmeye ;
- Sayın Vali bey bu ne biçim iştir yééék...para yoktur yééek...böyle olmaz Vali bey.
Vali bey konuyu anlamış ama bazı kelimeler hariç. Devam etmiş Sayın Vali. Bu sefer Gaziantepli Mustafa'ya sorar kötü gidişatın nedenini ;
Mustafa da başladı meramını çok açık-seçik lisanla anlatmaya ;
- Sayın Vali yurım, çok sıkıntı yaşiyoğ éğééem..
Vali şaşkın; bir bana bakıyor bir Mustafa'ya. Sonunda Antep'çe konuştuğunu anlamış oluyor.
Toplantının sonuna gelindiğinde bu kez Kaleci Besim :
- "Sayın Valim az önce buyurduğum gibi" demez mi?...
"Tamam Besim sen de daha önce buyurduğun gibi konuyu çok iyi anladım, hepinize teşekkür ediyor, başarılar diliyorum" diyerek noktalamıştı toplantıyı.
XXX
Bir türlü teknik direktör beğendiremediğmiz kişiler de vardı mesela.
Kendini Türkiye'de kanıtlamış , Mardinspor'da da başarılı olmuş Erdoğan Gürhan için "işi gücü namaz kılmak" Köksal Mesçi için de "işi gücü içki içmek" diye şikayetçi olan rahmetli olmuş sevgili taraftarı da vardı Mardinspor'un.