USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Bugünkü Durağımız, Bakkal Amca!

07-01-2023
Sizlerle gerilere giderek, anıları canlandırmak ve tamamen nostalji yaratmak; bunu yaparken de yaşam şekli ve yaşam koşulları arasında bağlantılar kurarak gerçekleri görmek amacından başka bir düşünce olamayacağına vurgu yapma gereği duyuyorum.
Ne kimseyi veya meslek grubunu erişilmez görüp kutsama, ne kimseyi veya meslek grubunu küçük görüp tezyif etme gibi bir niyetimiz yok, olamaz da...
Kredi kartının,
"Peşin fiyatı-vade farkı" gibi kavramların,
Çek-senet uygulamasının,
"Iki kefil getir, memur olsun" isteğinin,
Döviz karşılığı alışverişin,
Borç gecikince kapıya dayanma zihniyetinin,
söz konusu olmadığı;
Tamamen beşeri ilişkilere dayalı,
İnsani duyguların hakim olduğu,
Dayanışma ve yardımlaşma kavramlarından vazgeçilmediği,
Akrabalık-komşuluk, büyük-küçük anlayışının her zaman ön planda tutulduğu,
Gönül zenginliğinin önemsendiği,
Verilen söze güvenilirliğin yeterli olduğu dönemin ticari ilişkileri ve bu ilişkilerin kahramanları "bakkal amcalar" olacak bugünkü konumuz.
Okurken ;
zaman zaman "neredeeen nereye"
diyebileceğimiz,
zaman zaman hatırlayacağımız kişiler için duygulanabileceğimiz,
bazen de; kendimizi yazılarımızın formatı nedeniyle tebessüm edebileceğimiz bir ortamda bulacağız.
Yazıya kahraman olabilecek nitelikte birçok bakkal amcamız var haddizatında.
Uzaması halinde yazının sıkıcı olmaması için;
* Ammo Davudo,
* Ammo Şého,
* Ammo Yasin olacak kahramanlarımız.
Zamanın yaşam koşullarına göre; birçok gıda malzemesi mevsimlik olarak toplu bir şekilde, sipariş üzerine başbakkallardan veya köylerden karşılandığı için bakkal amcalarımızda, şimdi olduğu gibi fazla çeşit bulunmazdı.
Günlük tüketilecek bazı sebze-meyveler, yoğurt, yağ çeşitleri, pirinç-makarna, toz şeker, tuz gibi mutfak ihtiyaçları ile bir takım günlük ihtiyaç malzemeleri bulunurdu bakkal amcalarımızda.
Ammo Davudo; çarşının en yaşlı bakkalıydı. Şen, neşeli, konuşkan, büyük-küçük, kadın-erkek herkesin çok sevip saydığı nur yüzlü bir amcamızdı. Sadece gönül temizliği anlamında kullanabileceğimiz saf-temiz bir yapıya sahipti.
Cadde üstü, iki katlı eski bir evin altındaydi bakkal dükkanı.
Bir sabah iyi giyimli bir adam, kendini aynı binanın üst katına taşınmış, yeni atanmış ve annesiyle yaşamakta olan bir memur olarak tanıtarak alışveriş yapacağını söyler.
Ammo Davudo, bir taraftan hoşgeldin anlamında birşeyler söylerken, diğer taraftan yeni bir müşteri kazanmış olmanın sevincini yaşıyordu.
Bizim yeni müşteri; şundan üç kilo, bundan beş kilo diyerek ihtiyaçlarını sıralarken arada bir kafasını dükkandan çıkarıp yukarı doğru sesleniyordu ;
- "Anne pirinç te istemiştin değil mi, beş kilo alıyorum evde kalsın. Bir teneke 17 kiloluk margarin de alıyorum tamam mı" diye sesleniyordu.
- " Yumurta ve yoğurt ta alıyorum. Tamam tamam şeker de var onu da alıyorum"...
Adamın iki de bir kafasını çıkarıp annesinden yeni bir sipariş alışı daha da memnun ediyordu Ammo Davudo'yu.
Yaptığı yüklü alışveriş için duyduğu memnuniyet kadar; adamın annesine karşı sergilediği tutum da sevindiriciydi temiz yürekli Ammo Davudo için.
Alışveriş tamamlandı, adam aldıklarını eve taşırken , Ammo Davudo da alınanların listesinden alışveriş tutarının hesabını yapıyordu.
Son parça alınmış, hesap ta tamamlanmış ama adam bir türlü hesabı ödemeye gelmiyor.
" Adam yorulmuştur, belki annesine yardım da ediyordur. Olsun. Birazdan gelir nasıl olsa"
Aradan saatler geçer;
adam yok,
gelen giden yok,
soruyor;
taşınan da yok...
Ammo Davudo dolandırılmıştır ama, temiz yüreģi kabullendirmiyor.
Komşularının ısrarı ve yardımıyla yakındaki karakola haber verilir.
Şimdi olduğu gibi; her kamu kurumunun kapısında onlarca luks araç yoktu.
Üstü açık Williys jeeple; bayram kutlamasi yapan protokol mensuplari gibi Ammo Davudo ve yanindaki iki polis memuru dolandırıcıyı bulma umuduyla ana caddeyi turlayıp durdu.
Geriye kalan;
çarşı esnafının sık sık dükkanın kapısına gelip;
" anne pirinç te alayım mı "
" anne margarin de alıyorum 17 kilo " diye takılmaları kaldı.
XXX
Ammo Şého da çarşının güllerinden biriydi.
Sevip sayılan.
Özellikle Zınnar'da kendi bağlarında yetiştirdiği sebze ve meyveler tercih sebebiydi.
Temiz yürekliliği ve kalite üstünlüğü gibi olumlu meziyetlerinin yanında, çok iyi hesap yapamıyor olması gibi olumsuzluk yaşıyordu.
Rakamlarla pek arası iyi değildi Ammo Şého'nun.
Onun bu yönünü; kendisini özellikle kızdırmak isteyen yakınları ve afacan çocuklar tarafından kullanılır, buna karşılık kaşınıyorlar gibi hakettikleri okkalı küfürlere maruz kalırlardı.
- " Ammo Şého, ınip beşket? "
(Ammo Şého, üzüm kaç para)
- " Kilo vereke u nıs ;
(Kilosu bir buçuk lira)
- " Tini kilo u nıs "
(Bir buçuk kilo verirmisin)
- " Inkışıt verek, mo bé. Ya kilo ya kiloveyn "
(Defol oradan satmıyorum. Bir kilo veya iki kilo alırsan eğer veririm)
Peşinden bir sürü küfür.
Aynı gün veya ertesi gün dükkanın önünden geçtiğinde çağırır, gönlünü almak için de ; şimdi marketlerde "kalp dostu, kilo 20 TL" yazılı olan alıç veya dağdağanla cebini doldururdu.
XXX
Yazımızın bir başka kahramanı da Ammo Yesin...
Okuma yazması yoktu Ammo Yesin'in.
Ancak böyle oluşu; ne kendi için, ne müşterisi için hiç dert olmamıştır.
Müşterisi gider alacağını alır.
Para var yok hiç önemli değil.
O anda adını da hatırlamıyor olabilir müşterinin.
Temiz ve mangal gibi yüreği vardır.
Parası çıkışmıyorsa veresiye verir.
Tanır tanımaz, gider dönmez diye bir kuşku taşımaz hiçbir zaman.
İsim sormaya bile gerek duymaz.
Hafızasında yerini almıştır.
* Uzun boylu, melon şapkalı,
* Esmer kaytan bıyıklı, saçları hafif dökülmüş,
* Alnının sol yanında şark çıbanı var
* Gözlüklü, kravatlı...
Bir seyrü-sefer daha yapmaya çalıştık.
Hatırladıklarımı yazıya dökmeye çalışınca; şimdiki kahredici ortamı, elem verici yaşam biçimini, insanların biribirine karşı olan güvensizliğini, herşeyin maddiyatla ölçüldüğünü düşündükçe bir haller oldu bana.
Ammo Davudo'nun Williysteki duruşu inanın unutulur gibi değil.
İnsanlar arasındaki gönül zenginliği farkı inanilmaz boyutlara ulaşmış vesselam...