USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

CHP´DE KAZAN KAYNIYOR

09-07-2018

       Alışıla olduğu üzere CHP´de kazan yine kaynıyor. Daha önceki seçimlerde olduğu gibi 24 Haziran seçim sonrası da ortalık toz duman. Ağzı olan konuşuyor, bilen bilmeyen bir şeyler yazıyor. İstifa ve kurultay sesleri yükseliyor CHP cenahında.

        Demokrasilerde çok seslilik var, eleştiri mekanizması olmazsa olmazlardan. Ancak yapılan eleştirilerle birlikte çözüm ve alternatif sunmak ta demokratik bir gereksinimdir.

         Seçimlerden yine istediği sonucu alamayan CHP´de " şu gitsin, bu gelsin " naraları; daha önceki seçimlerinde olduğu gibi olumlu bir sonuç getirmeyeceği, hatta ellerine kına yakma beklentisi olanların iştahını kabartmaktadır.

        Bu aşamada; CHP´nin yıllardır yaşamakta olduğu kronikleşmiş hastalığını doğru olarak teşhis etmeden ve reçetesini hazırlamadan böylesine suçlamalarla yaklaşmak ucuzculuğa kaçmak olur ki bu da CHP´ye gönül vermiş milyonlara yeni bir hayal kırıklığı demektir.

           CHP´de şu an değil, senelerden beri süregelen gerçek sıkıntı şu veya bu ismin liderliği değil, partinin kuruluş çizgisinden uzaklaşmış olması, kendi değerlerini unutması ve sahiplenmemesidir. Bu gerçekle yüzleşmeden yüzeysel ve afaki girişimlerde ısrarcı olması kendini -25 bandına mahkum etmiştir. Mevlana´nın " ne olursan ol sen de gel" felsefesinden hareketle, 3-5 oy uğruna herkesi şemsiyenin altına davet etmesinin sonuç vermeyeceğini gerçeği gün gibi aşikarken bunda ısrarcı olması başarısızlığı getiren nedenlerin başında geliyor. Bu davete sadece yağmurda ıslanmak adına birkaç liberal, birkaç dindar icabet ederken; partinin gerçek sahibi olan sosyal demokratların, yurtseverlerin, devrimcilerin, sosyalistlerin neden şemsiyenin altına girmek istemeyişleri sorgulanmaya değer bulunmadı. Bu konuda karar vericiler; bu partinin kuruluş felsefesinin devrimcilik, demokratlık ve yurtseverlik ekseninde oluştuğunu unutup başka yönlere kanalize olmak isterken bugünkü duruma adeta davetiye çıkarmış oldu. Davalarına sadık oldukları her daim görülen dindar ve Kürtlerden bir çivi bile sökmenin mümkün olamayacağı gerçeğini bile bile onları kazanma çabası abesle iştigalden öteye gitmemiştir. Bu arada bazı aklı evvellerin " politikada fikir, ilke ve ideoloji kalmamıştır" saçmalamasına gelmiş geçmiş yönetimlerin itibar edebileceklerine ihtimal vermek istemiyorum.

       Görüldüğü gibi CHP´nin başarısızlığının altında yatan ne Kılıçdaroğlu´nun koltuğa yapışma hevesi, ne Muharrem İnce´nin siyasi nezaketsizliği ve ne de Baykal´ın ilerlemiş yaşı ve sağlık sorunlarına rağmen tekrar milletvekili adayı gösterilmiş olmasıdır. Bu sorun yıllardır var olmasına rağmen masaya yatırılmış olmaması ve kendiyle yüzleşmemesidir.

     1995 seçimlerinin ardından yapılan seçim sonuçlarını değerlendirme kurultayına il başkanı olarak katılmış ve başarısızlığın nedeni olarak o günlerde tespit ettiğim bu sorunları uzun uzun anlatmış ve rapor halinde sunmuştum. Yaptığım tespitler bazı katılımcılar tarafından desteklenirken bazıları tarafından da tepki görmüş ve basına kapalı toplantıda ciddi tartışmalar yaşanmıştı.( Toplantıda bulunan rahmetli Profesör Doktor Toktamış Ateş ilgi duyduğunu belirttiği dosyayı benden istediğini belirtmeden geçemeyeceğim ) Ne yazık ki endişe duyduğumu belirttiğim durum 1999 da benim de aday gösterildiğim seçimde tecelli etmiş ve baraj altında kalmıştı koskoca CHP

       Önümüzde ileri bile alınması düşünülen yerel seçimler var. Birkaç gündür ne istedikleri kendileri tarafından dahi bilinmeyen olur olmaz suçlamaların, toplum mühendisliğinin bir kenara bırakılıp gerçek sorunlara yönelmek kaçınılmaz bir gerçektir.

          24 Haziran seçimlerinin ardından yapılan değerlendirmelerin en ciddisi; parti kurmayları dan eski milletvekili Umut Oran´ın açıklamaları oldu. Oran sorunların 10-15 gün sürecek bir kurultayda etraflıca tartışılmasının ardından eğer gerekiyorsa genel başkan ve yönetim değişikliğine gidilebileceğini ifade etti.

           Sonuç olarak boş boş söylemlerden kaçınıp yaraya parmak basma zamanı olduğunu ve bunun da; partiye uzun senelerini vermiş Hikmet Çetin, Altan Öymen, Fikri Sağlar, Murat Karayalçın, Celal Doğan, Ercan Karakaş, Zülfü Livaneli gibi partililerin ve değerli sanatçı, akademisyen ve yazarlardan oluşacak rehber kadronun oluşturacağı çalışma gruplarının ülke genelinde başlatacağı kampanyalarla aşılabileceğidir.