Cuma vesilesiyle;
bir kez daha Filistin'deki kabul edilemez durum için gıyabi namazlar kılındı, protesto mitingleri yapıldı.
Yaşanmakta olan her türlü zulüm, hukuksuzluk,mağduriyet ve haksızlıklar karşısında demokratik hakların kullanılarak duyarlı davranmak ve tepki göstermek, toplumların hakkı ve olması gereken davranış biçimidir.
Buna kimsenin itiraz etme hak ve haddi yoktur.
Ancak bu tepkileri koyduğumuzda ; yakınımızda da süregelen olumsuzluklar ve hukuksuzluklar karşısında, aynı duyarlılığı gösterme durumundayız.
Görevi başında dayak yiyen doktorlar, kurşunlara hedef olup hayatını kaybeden öğretmenler, haksız ve hukuksuz biçimde tutuklanan gazeteci, siyasetçi, akademisyenler, yaşları ve sağlıkları itibariyle tutukluluk halleri devam ettirilen kişiler için de benzer tepkileri göstermemiz gerekmez mi ?
Kudüs'te zulüm ve katliamlarda ; katledilen çocuklar ve gözü yaşlı kalan anneler için "müslüman kardeşlerimiz" diyerek gözyaşı döküp tepkilerimizi koyarken ; öldürülen öğretmenin de babamız, dövülen doktorun kardeşimiz, tutuklu bulunan gazeteci, siyasetçi ve akademisyenin amcamız, teyzemiz, kuzenimiz olduğunu, en azından bir insan olduğunu unutmamamız gerekir diye düşünüyorum.
Duyarlılık ;
herkese, her kesime eşit şekilde gösterildiğinde gerçek değerini kazanır.
Hem biliyor musunuz ?
Bizler burada Gazze'deki katliam ve zulüm için ;
Üniversite bahçelerinde "tekbiiiir" diye bağırıp gösterimizi yaparken, cami avlularında gözyaşı dökerek gıyabi cenaze namazları kılarken ;
70 yaşlarındaki Hamas lideri İsmail Haniye 28 yaşındaki bir kızla yedinci evliliğini yapıp dünya evine(!) giriyordu.