USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

HANİ KARDEŞTİK ?

20-04-2023
Yıllar yılıdır olması gerektiğine inandığımız, olması için mücadele verdiğimiz kardeşlik kavramının ; sanki varmış gibi gösterilip algı yaratılmak istenmesini hep birlikte izlemekteyiz,
'Dillerin ve dinlerin kardeşliği"
Dillere pelesenk gibi yerlesmiş, bu kavram; gerçekten varmış gibi tekrarlanıp duruyor.
Keşke olsaymış.
Birlikte yaşamakta olan insanların bu anlayış içinde , temiz duygularla, kimsenin kimseye haksızlık yapmadığı, kimsenin kimseyi hor görmediği bir alemde kaynaşarak yaşamı sürdürmekten daha yüce bir duygu olabilir mi ?
Ancak ; olusmamış bir duyguyu, israrla varmış gibi gösterip böyle bir algı yaratmanın da çok doğru olacağını sanmıyorum.
Dışarıya şirin gözükeyim derken, içerde gönül kırıcı durumlar oluşabiliyor.
Keşke olsaymış, ama değil.
Biribirini görmezden gelen,
biribirini yok sayan,
biribirini ötekileştirmeye çalışan Dil Kardeşliği (!) ;
Biribirinin zayıf noktasını gördüğünde ezmeye çalışan,
fırsat bulduğunda birbirlerinin mal varlıklarıa çöreklenmeyi ihmal etmeyen Din Kardeşliği (!) sahibiyiz şu anda.
Kardeşlik kriterliğini yeniden belirlemiş gibi...
Kardeşlik bu haliyle belirlenmişse eğer ; hasımlık nasıl birşey acaba ?...
Büyük uğraşlarla ilimizde hakim kıldığımız Dillerin ve Dinlerin Kardeşliğinden sôz açılmışken ; son günlerde yaşanan bir Din Kardeşliği uygulamasına bakalım :
Nusaybin Dağici köyü Benka Havlo mevkiinde ; yıllarca köyün ortak kullanım alanı olarak kullanılan , içinde kilise ve mezarlık ta bulunan , 115 dönümlük bağ-tarla ve arsaların yapılan kadastro çalışmalar sonucu , bir kısmının birilerinin adına ve bir kısmının orman arazisi olarak hazine adına kaydının yapıldığı, bilahere online üzerinden yapılan müzayedeyle Milli Emlak tarafından 2 milyon liraya satışının yapıldığı iddia edilmekte.
Konunun köyde güvenlik sorunu yaratabileceği, birlik ve beraberliği bozabileceği endişesi taşıyan Turabdin Köyleri Kalkındırma Fedarasyonu eski Başkanı Sabri Akbaba satışın iptali için yargıya başvurduklarını söylüyor.
Farklı ülkelerde bulunan 24 dernek ve 1 Federasyonun da konuya müdahil olduğunu belirten Akbaba ; Avrupa'da bulunan Asuri, Süryani ve Ezidilerin köye dônüşler sağladığını ve yaptıkları yatırımlarla bölgeye canlılık kazandırdıklarını , ancak böylesine olumsuz gelişmelerin bu geri dönüşlere engel olabileceğini ifade ediyor.
Böylesine Din Kardesliğinin (!) yaratacağı olumsuzluklar, bireyleri etkilediği kadar, toplumsal olumsuzlukları da beraberinde getireceği bilinmeli.
Konunun yerel mahkemelerde çözümlenememesi durumunda AİHM'e taşınmasının yaratacağı itibar ve prestij kaybı büyük olacaktır.
Konu açılmışken ;
Gelin olusmamış bir kardeslik algısı yaratmaktan vazgeçip , tüm insanlığın ortak düşüncesi olan Dillerin ve Dinlerin Kardeşliğinin tesis edilmesi hususuna gerçeklik kazandıralım, henüz vakit varken...