USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Nerede Kaldı, Dillerin ve Dinlerin Kardeşliği?

24-02-2022
Birşeyler yanlış, birşeyler eksik yapıldı mı; birazcık alışkanlık halini almış tepkime duygusu hemen devreye girer, değişik kanallarda feryat-figan başlar :
" Bu memleket sahipsiz "
" Nerede şunlar, nerede bunlar "
" İlgililer uyuyor mu ? "
Oysa memleketin sahibini aramakta olan bu kesim; sorumluluk duygularını sorgulasa, varsa özgüven genlerini harekete geçirse, sorunların çözümü doğrultusunda kendince birşeyler yapma hareketini başlatsa; " sahip "
arama gereği duymaz, gerçek sahibinin kendi olduğunun farkına varacak.
Yapılması gerekeni ; meşruiyyet çizgisinde, kırmadan-dökmeden, başkalarını incitmeden, ötekileştirmeden, ayrıştırmadan, mantık çerçevesi dahilinde, konu ile ilgili bilgi sahibi olarak, afâki söylemlerden uzak durarak dillendirmek, memleketin gerçek sahibi olmanın ilk vecibesidir.
Önce milletin kendisi, daha sonra vekili...
Önce vatandaşın kendisi, sonra başkanı...
Önce sivil unsurlar, sonra kamu görevlisi...
Bu bilinç ve anlayışla hareket edildiğinde, sorunlar yumağının daha seri ve daha sağlıklı çözümlendiği görülür .
Gerçek bu olduğu halde; sahiplenme duygusunu kendinde bulmuş bazı kişilerin, inançlarına mahkum olarak konulara yaklaştıkları esefle izlenmekte. Konuya elastikiyet kazandirılıp değişik yerlere çekiştirilmekte, bunu yaparken de ; ötekileştirmeden, yok saymaktan, ayrıştırmaktan, kırıp-dökmekten, tezyif etmekten geri kalınmıyor.
Bunun en belirgin ve en son örneği birkaç gün önce Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü ile Midyat Belediyesinin, UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesine giren 5 manastır ve 4 kiliseden oluşan 9 tarihi yapıtın Kalıcı Listeye dahil edilmesi için yapılması gerekenler ile ilgili protokol imzalaması haberi sonrası yaşandı.
Haber paylaşımına yapılan yorumların birçoğuna bakıldığında; konu tamamen islam karşıtı bir organizasyon olarak değerlendirilmekte. Aralarında mektep-medrese okumuş, belli yerlere gelmiş şahsiyetlerin de bulunduğu bazı yorumcular ilginç yaklaşımlarla kendilerini ifade etmeye çalıştı.
* " 9 manastır ve kilise listeye girme hakkı kazanmışken, neden bir cami veya medrese yok? "
* " Cami veya medresenin olmayışı siyasi bir yaklaşım ve islam karşıtlığidir "
* " Manastır ve kiliselerin UNESCO Dünya Kültürel Mirası Listesine alınması, AB'nin bir sinsi planı olarak Mardin'i hıristiyanlaştırma projesidir "
Buna benzer onlarca yorum...
Senelerdir UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesine girmek için verilen uğraşların tümü, projelerin yanlış ve eksik olarak hazırlanması, konunun uzmanlarınca değerlendirilmiş olmaması, yanlış kişi ve makamlar nezdinde yapılmış olması, aralarında talep edildiği gibi cami ve medreselerin de bulunduğu yapıtları içeren dosyaların yeterli düzeyde olmayışı nedeniyle karşılık bulmamışken; Vali Mahmut Demirtaş ve Midyat Belediye Başkanı Veysi Şahin'in kararlı ve titiz çalışmaları sonucu proje amacına kavuşmuş oldu.
Geçici Listeye alınmasının bile Mardin için nasıl bir katma değer sağlayacağı düşünülmeden , konuya duygusal olarak yaklaşmak, din ekseninde yorumlamak gerçekten talihsiz bir davranış.
Düşünebiliyor musunuz ?
Doğru dürüst yolu bile olmayan, yakınında çöp toplama istasyonu yapılmış olan Deyrulzafaran Manasırı o haliyle projelendirilip Dünya Kültürel Mirasına aday gösteriliyorken, eksiksiz dosyalarla adaylık başvurusu yapılıyor, talep kabul ediliyor ve hatta zaman içinde Dünya Kültürel Miras Kalıcı Listesine alınma şansı doğuyor ve bizler kalkmış hiç ilgisi yokken dini argümanlar kullanarak konuyu başka boyutlara taşıyoruz.
Bu ayrıştırıcı, ötekileştirici dili kullanarak bu konuya yaklaşıldığında adama sormazlar mı ;
NEREDE KALDI DİLLERİN VE DINLERİN KARDEŞLİĞİ ?
Aslında aklı selim her kişinin arzu ettiği, ancak olmamasına rağmen varmış gibi iddia edildiği Dillerin ve Dinlerin Kardeşliği sloganını boşa çıkarmış oluyoruz bu çıkışlarla.
Diller ve Dinler ; yaşanmışlikların gunumuze aktarıldığı gibi geçmişte de kardeş olamamışken ; bu konuda kullanılan dil, şimdilerde de bir kardeşliğin bulunmadığını ayan-beyan göstermiştir.
AB'nin Mardin'i hıristiyanlaştırma projesidir, 9 manastır ve kilise listeye girmişken; bir Kasımiye Medresesi, bir Zinciriye Medresesi, bir Ulucami neden yok eleştirisini inciterek, ayrıştırarak yapan arkadaşlar ;
* Mardin'de mevcut tarihi değere sahip cami ve medrese gibi yerlerin restorasyonları ehli olmayan müteahitlerce aslına uygun yapılmadığı,
* Restorasyonu yapılmış birkaç yüzyıllık caminin kapı ve pencerelerinin aleminyum doğramadan yapıldığı,
* Sözde restorasyonu yapılmış tarihi caminin duvarına kasket asmak için koca koca çiviler çakıldığı ,
* Tarihi Zinciriye Medresesi'nin, "bakım ve onarımını yapacak gücümüz yok" diyen Vakıflar Bölge Müdürlüğünce bir vakıfa tahsis edildiği,
* Maristan Külliyesinin bünyesinde olan Maristan Camii'nin bakımsızlıktan etkilendiği,
* Hüsamiye Camii'nin harabe şeklinde bekletildiği,
Ve çogaltabileceğimiz birçok tarihi yapıta karşı olan ilgisizliği biliyor iken dini hassasiyetiniz tatildemiydi ?...