USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

NEREDEEE ESKİ RAMAZANLAR...

11-03-2024
Her bayram öncesi ve sonrasında "neredeee o eski bayramlar" diye başlayan yazı ve sohbetlere inat ;
"neredeee o eski ramazanlar" üzerine bir yazıyla başlamak istedim ramazanın bu ilk gününde.
İslâm âlemine hayırlara vesile olmasını diliyorum öncelikle.
Her önemli gün, ruhuna uygun koşullarda ve ruhuna uygun biçimde idrak edilirse eğer bir başka değer kazanır.
Bayram gibi kutlanabilen bayram nasıl bir başka güzelse ; kutlu ramazan ayı da ramazanın ruhuna uygun biçimde idrak edilebildiğinde gerçek hazzı yaşatabilir.
Ramazan ayı ve dolayısıyla tutulan oruçlar , sadece nefsi islâh olarak düşünülmeden ; bir sevgi, bir saygı, bir dayanışma, bir yardımlaşma, eşi dostu akrabayı hatırlama süreci olarak yaşanabildiğinde anlam kazanır.
Üzülerek gözlenmektedir ki ; bu değerli unsurlar her geçen süre içinde biraz daha yok olmakta, samimiyet içinde yapılması gereken bu davranış biçimi ; kişiler ve kurumlar üzerinden karşılık beklemek amacıyla, kameralar önünde şova yönelik yapılmakta, yardımlaşma ve dayanışmayı gerçek anlamda yapmak isteyenler ise ; her geçen gün biraz daha zorlaşan yaşam koşulları karşında istediğini yapabilmenin zorluğunu yaşamakta.
Manevi değerlerin daha güçlü,
Yaşam koşullarının daha uygun,
İnsanların hırsa mahkum olmayıp, daha fazla kanaatkâr olabildiği yılları yaşamış biri olarak ; geçen ramazanları hatırlayıp "neredeee o eski ramazanlar" konusunda buluşmayı düşündüm ramazanın bugünkü ilk gününde.
* İlk günün arifesinde, Mardinli bayanlar mutlaka mezarlık ziyaretinde bulunurdu.
* Çoğu yerde olduğu gibi Mardin'de de, çekirdek ailenin tümü aile büyüğünün evindeki iftar sofrasında buluşurdu.
* Her iftar sofrasının olmasa olmazı ; özel taşı üzerinde tokmakla dövülüp tüm sinirleri alınan etten yapılmış Mardin Acin'i ve çorba, tatlı olarak ta Kahiye olurdu.
* Ekonomik durumu iyi olan bazı ailelerde ; iftar için ayrı, sahur için ayrı yemekler hazırlanır. Sahurda kahvaltıyı kesinlikle düşünmeyen bu ailelerin bayanları ramazan gününün büyük bir bölümünü mutfakta geçirirken mutluluğun doruğunu yaşardı.
* Aralarına her biri 500 mumluk ampulden oluşmuş " İSRAF HARAMDIR " mahyasının asıldığı yerler değildi cami minareleri.Mikrofon kullanılmazdı. Kermo Zeyid, Hafız Kemal, Hafız Ali gibi hem makam-usul bilir, hem sesleri etkileyici müezzinler beş vakit minarelerin şerefelerine çıkar ezan okur, onların okuduğu ezanla oruçlar açılırdı.
* Kadınlı-erkekli gidilen teravih namazları sonrası ; kimi erkekler kahveye, kimi eve dönerken, kimi evlerde toplananlar sahur saatine yakın dini sohbetlerle geçirirdi geceyi.
* Şatafatlı, şova yönelik, ihtiyacı olanlardan çok yakınların bulunduğu, baş köşesinde hazırlayan kişi veya kurum yetkilisinin bulunduğu iftar çadırı anlayışı yoktu.Çoğu aile ; evlerindeki iftar sofrasından yaşlı çiftleri, kimsesi olmayanları, öğrencileri eksik etmezdi.
Bunu her ramazan ayının her gününde eksiksiz yerine getiren, iftar öncesi evine yayan olarak giderken rastladığı 3-5 kişinin koluna girip iftar sofrasında misafir eden rahmetli Cemal Acabey abimi anmadan geçemem.
Günümüzde de aynı duyguları taşımasına rağmen aynı davranışlarda bulunamayan hamiyetli vatandaşlar da yok değil.
Korkunç fiyatların hüküm sürdüğü ve yaşam koşulları fevkalade zorlaşmışken ; orta halli bir vatandaş bu güzel duyguları yaşayıp yaşatamamanın ezikliği içinde dün ilk sahurunu yaparak bugün ilk orucunu tutmuş durumda.
Seçim süreci yaşıyoruz.
İlgili konumda olanlar için ideal bir zamanlama.
Konuyla bağlantılı dayanışma(!) yemekleri kaç gündür devam ediyor.
İftar çadırlarını da bekleyip göreceğiz.
Ramazan ayının tüm iyilik ve güzelliklere vesile olmasını diliyorum.