USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

SECİMİ KAZANAN - SECİMİ KAYBEDEN

25-06-2019

       Sevgili Mehmet Celik; herhangi bir büyükşehir belediye başkanlığı seçimini aşıp, adeta bir referanduma dönüşen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin sonunda; dört aylık bir süreci değerlendiren analizle bu seçimin kazananinin demokrasi ve Türkiye olduğunu belirtti. 
        Her zaman olduğu gibi düşüncelerini klavye huneriyle birleştirerek yazdığı yazıyı zevkle okuduk.
       Her yarışın olduğu gibi seçimin de kazananı olduğu gibi kaybedeninin de oldugundan hareketle " Sezar´in hakkı Sezar´a " dusturundan ayrılmadan bu seçimin kaybedeni üzerinde odaklanmak istiyorum.
      Bunu yapmaya çalışırken; iki kez tekrarlanan seçimde Ekrem İmamoglu´nun olağanüstü performansını, kullandığı üslubu, geliştirdiği projeleri, belediyecilik deneyimini gozardi etmeden, herkese 70´li yılların örgütsel çalışma şeklini hatırlatarak geniş bir kadroyla ciddi bir sorumluluk bilinciyle büyük katkı sunan İl Başkanı Kaftancioglu´nu, İYİ Parti Genel Başkani Akşener ve ekibini, her türlü ayak oyununa aldırış etmeden barış ve demokrasiye olan inançlarından ötürü tüm gücünü ortaya koyan HDP yönetim ve seçmenini, yuzbinlerce gonulluyu görmezden gelme yanlışına düşmeden yazacacagimi belirtmek istiyorum.
       Bu seçimin kaybedeni üzerinde yoğunlaşmak isteğim biraz da İmamoglu´nun seçim sonuçları sonrası yaptığı teşekkür konuşmasında " sandıklardan oy pusulası ile birlikte hesap pusulası da çıktı " ifadesiyle biraz daha arttı. Partililer ve YSK oy pusulalarina, birleştirme tutanaklarına ilgi duyup kapinca
" Hesap pusulası " bana kaldi. 
         31 Martta eşit şartlarda bir seçim yapılmamış olmasina rağmen; çıkan sonuca saygı duyup İmamoglu´nun başkanlığı kabullenilmis olsaydı; terörist, zillet, illet, çöplük, çamur yakistirmalarinin faturası ağır olmaz, hesap pusulasina 13 bin oy farkla yansıyan yenilgi normal karşılanırdi.

        Ancak 31 Mart sonrası yaşanan hukuk katliamiyla iptal edilen ve yenileme kararı verilen seçim surecinde; kin ve nefret söylemi tavan yapınca, rum, pontus, hırsız, yalancı yakıştırmaları doruğa ulaşınca, tehditkar söylemler cogalinca, son haftada kurt oyları için olmayacak atraksiyonlar yapılınca; bu münasebetle Osman Öcalan´ın devlet televizyonuna çıkartılıp oy istemesi sağlanınca, kim olduğu belli olmayan bir akademisyenin İmralı´ya gönderilip mektup getirmesi sağlanarak mektup deklare edilince, idam için sahneye ip firlatanlar bu gelişmeleri olumlu karsiladigi aciklaninca sürpriz hezimet oluştu.
           Seçimin ikinci raundunda önceleri uzak kalmayı düşünüp son bir haftaya bu ilginç yaklaşımlarla sahaya inenler bu tarihi farkı oluşturan yenilginin birinci adamı olmuştur.
Son haftaya girildiginde İmamoglu´nun lehine %3-4 olarak devam eden fark, bu akıl almaz atraksiyonlar sonucu %9´u buldu.
         Sonuç olarak; ilk secimi İmamoğlu kazanmış olurken; buna razı olmayan iktidarın ileri gelenleri ikinci seçimin yenileni olarak tarihte yerini alacaktir.