USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Seçimlerin Gerçek Kazananı

08-06-2023
Geride bıraktığımız seçimler ile ilgili ittifak başı iki parti ağırlıklı ; tespit , analiz ve yorumları önceki üç yazıda yapmaya çalışmıştım.
Peki ; YEŞİL SOL ve İYİ PARTİ'yi ayrı tutarak başrol oyuncularının dışındaki diğer figüran kadroda başarı yüzdesi neydi ?
Adamlar harcadıkları büyük emeğin(!) karşılığını alabildi mi ?
Bundan sonraki konumları ne olur?
Birer figüran olarak mı devam eder, yoksa birer karakter oyuncusu rolünü kapıp, adını bir üst sıralara mı yazdırır ? Bekleyip göreceğiz.
Sandıklardan çıkmış oylara göre ; Cumhurbaşkanlığını da meclis çoğunluğunu kazanan AKP, seçimin kazananı olarak gözüküyor olsa da ; seçimin asıl kazananı, başta MHP olmak üzere seçim yasalarına girmiş, ittifak garabetinin mini ortakları olmuştur.
Cumhur İttifakı HÜDA-PAR'a 4, YRP'sine 4 ve DSP'ye 1 milletvekili kazandırırken ; Millet İttifakı tavizkâr tavrını daha cömert kullanıp bol kepçeyle DEVA'ya 15, GERÇEK'e 10, SAADET'e 10 ve DP'ye 3 sandalye hediye ederek meclise taşımıştır.
Bu durumda ;
Kendilerinin bile hâyâl edemediği bu tablo sonucu, hiçbir şey vermeden çok şey alıp meclisteki yerini alan bu partiler, seçimin gerçek kazananı olmuyor mu ?
En fazla oyu alan iki parti olmasına rağmen ; AKP ve CHP ise seçimin kaybedenleri sayılmıyor mu ?
Görüldüğü üzere aritmetiksel rakamlar bile bazen gerçekleri yansıtmaya biliyor.
İzledikleri yol, tercih ettikleri politika, takındıkları tavır ve gösterdikleri performans ile ; YEŞİL SOL ile İYİ PARTİ'yi ayrı tuturak değerlendirmek gerek.
Partisinin siyasi arenaya nasıl, ne şekilde, hangi koşullarda, kimlerin özel gayretleriyle geldiğini unutan İYİ PARTİ Genel Başkanı Akşener'in grubuna bile hakim olamazken ; ayakları yere basmadan dev aynasında bir gôrüntü yansıtma isteği ve Başbakan havalarına girmesinin yanısıra ; şımarık , dayatmacı davranışları, hele hele sonlara doğru "küstüm oynamıyorum" deyip ertesi gün koşar adım dönerek kameraların karşısına geçmesi ; seçim sonucunu etkilediği gibi , yaratmış olduğu güven kaybıyla hem kendisinin hem partisinin sonunu hazırlayacak bir davranış biçimi oldu.
Gelecek çok şeylere gebe gibi gözüküyor.
Seçim sürecinin kilit partisi konumunda olmasına rağmen ; başkaları gibi zikzaklı davranışlardan kaçarak ; net bir duruş sergileyen, dürüstlükten taviz vermeyen , Cumhurbaşkanlığı seçiminde demokrasi ve özgürlükler adına aday çıkarmadan Kılıçdaroğlu'na destek vereceğini açıklayan, YEŞİL SOL adı altında seçimlere katılan HDP ise ; parti politikaları ile ilgili yaşadıkları sancının karşılığını, oylardaki ciddi kayıpla görmüş oldu.
Siyasi baskılar altında mücadele verdikleri gerçeği yanında ; gerek örgütlenme biçimi, gerek aday belirlemede yaşanan sıkıntılar, ve en önemlisi parti politikalarında gerekli değişikliklere gidilmeyişi, söylem ve pratikte daha geniş bir alan yaratılmayışı bu seçimde HDP için ciddi bir handikap oluşturdu.
Özellikle son 8-10 yılda ; AKP ve CHP sergilemiş oldukları biçimiyle, söylem ve uygulamalarındaki tutarsızlık ve yanlışlıklarıyla kendilerine neden oy verilmemesi gerektiğini ayan beyan ortaya koyarken ; HDP sloganlardan öteye gitmeyerek, kendisine neden oy verilmesi gerektiğini bir türlü açıklayamadı.
Urfa'nın çiğköfte leğeni ve sıra gecelerinin, Mardin'in kaburga dolması, telkâri ve Reyhaninin ardına takılıp ikbâlini sadece oralarda araması ne kadar doğru değilse ; HDP'nin de sloganların ardına takılıp politik ikbâlini sadece bu şekliyle araması ve beklentisine girmiş olması da bir o kadar yanlıştır.
Ancak herşeye rağmen ; sonucun iyi okunduğu görünen partide verilen demeçler, yapılan açıklamalar ve ard arda gelen öz eleştiriler olumlu birer göstergedir.
Eş Genel Başkanlar Mithat Sancar ve Pervin Buldan'ın ;
" İl ve ilçe örgütlerinin aday belirleme sürecine dahil olmasını engelledik" şeklindeki öz eleştirilerini ,
Demirtaş'ın açıklamalarındaki ;
# Toplumun mikro düzeydeki sorunlarından makro düzeydeki sorunlarına kadar her başlığı ana gündem yapıp çözüm politikaları üretmeliyiz,
# Yöre derneği çalışmalarıyla seçim kazanılmaz,
# Parti binalarında boş dedikodularla uğraşıp siyasal alanda istenen uyum ve ortaklaşma yaratılmalı,
# Slogan dışında hiçbir numarası olmayanlar siyasal ve sosyal ortamı domine edip nitelik ve nicelik kaybı yarattı,
# Başarı doğru analiz ve doğru pratikten geçiyor ifadelerini önemsiyorum.