USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Siyasi İklim Değişiyor mu?

05-07-2022
Daha önceden yapılmış bazı açıklamalar ile, birkaç gün önce yapılan HDP 5. Olağan Kongresinden çıkan mesajlar birleştirilip birlikte okunduğunda; Türkiye'de ciddi manada bir iklim değişikliğinin olacağı kanaatı hasıl oluyor.
Bu konuda gerçeğe daha yakın hüküm yürütebilmek için; özellikle kongre sürecini okuma gözlüklerini takıp yakından okumanın gerektiği inancıyla, biraz daha yakın planda değerlendirmeye çalıştım.
Okunan metin başlığının " DEĞIŞİM " olduğu, tüm enstrümanlarla ortaya konmuş kongrede görüntüler de, okunanlar da teyit eder gibiydi.
Gerek kongre salonuna asılmış pankartlar, gerek konuşmalardan anlaşılanlar, gerek dışardan gelen mesajlar ve gerekse kongreden çıkan sonuçlar; önümüzdeki süreçte değişik bir HDP görüntüsü oluşacağı intibaını verdi.
Beklenen değişimin ilk sinyali salona asılmış pankartlardaki sloganlardan anlaşılıyordu.
* Çözüm biziz sözümüz var.
* Demokratik ittifak mutlaka kazanacak.
* Açlık ve yoksulluk değil, hakça paylaşım.
* Kürt sorununda demokratik çözüm.
* Tekçi rejim değil, Demokratik Cumhuriyet.
Önceki kongrelerde var olmuş taşkınlık yoktu, coşku ve heyecan vardı bu kez.
Konuşmacıların söylemlerinde bile, ileriye dönük değişim-dönüşüm mesajları hakimdi.
Birçok konuşmadan arzulanan bu değişimin neden daha önce yapılamadığı nedameti okunuyordu âdeta.
Eşbaşkanlar Pervin Buldan ve Mithat Sancar ;
kongrede ve kongre sonrası yaptıkları açıklamalarla; siyasi zemini büyük ölçüde değiştirecek politikalarının açılımını önemli vurgular yaparak duyurdu.
Buldan ve Sancar'ın konuşmalarında öne çıkan başlıkların bazılarına bakıldığında, ortaya konacak değişim çok net farkedilebiliyor.
* Bizim fikriyatın gücü, hakikate olan bağlılığından, hakikatleri esas alarak yol almaktan geliyor. Bu hakikatlerden biri de kürt sorunudur ve bu sorun ; meclis merkezli diyaloğ, müzakere ve demokratik siyasetle çözülür ve bu konuda atılacak adımların temel aktörü HDP olacaktır.
* Bu sorun seçim dönemlerinde hatırlanacak bir sorun değildir. Her kim oy hesaplarıyla yarışa girerse kaybeder.
* Geçici ve seçime yönelik değil, ortak zeminde buluşan, uzun soluklu hatta kalıcı ittifaklar kurulmalı.
* Herkes bu salondaki sese iyi baksın, bu ses halkların değişim sesidir. Halkların demokrasi şölenine dönüşecek bir çözümün adresi parlamentodur.
* Bu kongre sadece HDP'nin 5. Olağan Kongresi değil, Türkiye'nin dönüşüm kongresi olmuştur.
Söz konusu olan ve beklenen bu değişim sürecinde dikkat çeken, üzerinde düşünülmesi gereken en önemli mesajları; kaldığı cezaevinden eski Genel Başkan Selahattin Demirtaş verdi.
Demirtaş'ın daha önce değişik zamanlarda yaptığı açıklamalarla birleştirildiğinde, ortaya karışık mükemmel bir menü oluşuyor.
" Türkiye açılımı yapmalıyız. Siyasetin ve şiddetin bir arada olamayacağını bizim de bildiğimizi, Türkiye'nin bütünlüğü içinde çözüm aradığımızı en uygun dille anlatmamız gerek.Mağduriyetin bizi ezilmişlik veya öfke psikolojisine sokmasına izin vermeden özgüvenle kucak açmalıyız " diyen Demirtaş ;
iğne-çuvaldız misali üzerinden kendilerinin de yaklaşım göstermeleri isteğinde bulundu.
Selahattin Demirtaş, geleceğin Türkiyesini oluşturacak bu yaklaşımda atılacak her cesur adımın demokrasi ve özgürlük yürüyüşünde mesafeyi kısaltacağı inancıyla ; sorumluluk bilinci içinde çok şeylerin aşılabileceği gerçeğini hatırlatarak " AKP'nin algı politikasına cesur bir hamleyle yanıt veremeyişinin tek sorumlusu tek başına 6'lı masa değil, HDP'nin de eksiği ve sorumluluğu vardır. HDP Türkiye'de değişim istiyorsa, kendinden başlatmak zorundadır. Kendi hassasiyetlerimize saygı beklerken, başkalarının da hassasiyetlerine gerekli saygıyı göstermeliyiz. Bizim de değişmemiz sonucu toplum herkesi daha fazla değişime zorlar ve demokrasiye bir adım daha yaklaşılmış olur " şeklindeki çıkışıyla çok şeyleri net olarak ortaya koyuyor.
Bana göre HDP kongresine, belki de geleceğin Türkiyesinin oluşması sürecine damga vuran Selahattin Demirtaş'ın bu yalın ve anlaşılır mesajı olmuştur.
Kongrenin en büyük kazanımı da ; daha önce var olan, ancak uzun suredir atıl olan 43 kişilik Danışma Kuruluna yeniden işlev kazandırıp sorumluluk yükleme olmuştur. Özellikle Ahmet Türk, Akın Birdal, Gencay Gürsoy, Rıza Türmen, Naci Kutlay, Hasan Cemal, Tarık Ziya Ekinci ve Mehmet Altan gibi isimlerinin bu kurulda yer almış olması, geleceğe yönelik bir umudu da beraberinde getirmiş oluyor diye düşünmekteyim.
Kişisel yorum ve değerlendirmeyle yazıyı bitirmek gerekiyorsa ;
* Geç kalınmış bir hamle,
* Yazılanlar ve söylenenler kağıt üzerinde kalmayıp, söylem-eylem birlikteliğine işlev kazandırılırsa Türkiye'de siyasi iklim değişir.
Biraz daha iddialı söyleyebilirim:
TÜRKİYE'DE ANA MUHALEFET DEĞİŞİR