USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Siz Çalışmıyorsanız, Çalışmak İsteyeni Rahat Bırakın!

17-07-2022
Pek te rahat durumda olmayan Türkiye'de ; tüm sorunlar hepimizi ilgilendirirken, kişinin yakın çevresinin sorunlarıyla ilgilenip öncelik vermesi kadar doğal birşey olamaz.
Tahmininiz doğru. Mardin'i konuşacağız yine.
Olması gereken yerin çok uzağında bulunan, kişisel çabalarla ayakta durmaya çalışan Mardin'i.
Sevdalısı gibi gözüküp bir yerlere gelmeyi başaran, ancak daha sonra geldiği yere neden geldiğini unutanların Mardin'ini.
Etki ve yetkisini, çözüm beklemekte olan sorunlara değil de kendine ve çevresine kullanan ; çalışmak isteyenlere yardımcı olmayı bırakın, engel olmak isteyenlerin şehri Mardin'i konuşacağız.
Sayın Mahmut Demirtaş Vali'nin de aralarında bulunduğu bir iki sayın vali dışında; kente birşeyler katmayan, aksine çok şeyler götüren valilere "ne yapıyorsun kardeşim" demesini beceremeyenlerin temsil ettiği Mardin'i.
Bunları konusacağimiz zaman ; halen hakkettigi yerde bulunmayan Mardin'in geçirmiş olduğu evrelere bakmak gerek.
Nerelerden geldi ?
Hangi evreleri geçirdi ?
Ve nerede olmalı?
60'lı yıllarda nerede olduğu, haritadaki yerinin arandığı, hatta bazı densizlerin bayrağının ne renk olduğunu bile sorabildigi bir dönemin ardından , kan ve barutla anıldığı talihsiz bir dönememle, daha sonra da bir çırpınış hamlesiyle turizm ile anılmaya başladı Mardin.
60'lı yılların sonuydu. Eskişehir'de yapılacak olan Türkiye Atletizm Şampiyonasına katılan Mardin Atletizm Takımı, özellikle kısa mesafe sürat yarışlarında, 400 m. Engelli Yarışmalarında ve 4x4 Bayrak Yarışında gösterdiği performans ve aldığı başarılı sonuçlarla alkışlanıp şampiyonanın merkezine yerleşmişti ama hâlâ Mardin'i tanımamış olanların varlığını, arapça konuşulması nedeniyle olacak, bazı cahil veya densizlerin yanımıza yaklaşarak " bayrağınız ne renk " diye sormasının acısı başarının sevincini bastırmıştı bile.
70'lı yıllara gelindiğinde Mardinspor'un Türkiye Profesyonel İkinci Ligine alınmasıyla; bayrağımızın renginin sorgulanması kalmamış, ancak ligde ilk yılı olması hesabıyla iyi bir kadro kuramadiğindan yediği fazla gollerle anılmaya , daha önce yerini haritada arayanlar bu kez puan cetvelinde arar olmuştu.
Sadece başarılarla anılmak diye bir kural olmadığına göre, başarısızlıkla anılmak bile tanınma nedeni olabiliyor. Kalesinde bulduğu gollerin sayısı üç haneli rakama çıkan Mardinspor, bir anda ünlü spor yorumcusu ve şovmen Orhan Boran'a bile malzeme olmuş sahnelerde bol bol dillendirir hale gelmişti.
Başarısız sonuçlarla tanınan Mardinspor'un bu durumu bir-iki yıl sonra tersine dönmüştü. Güçlü kadrosuyla grubunda bulunan büyük takımların rüyasına giren takım, bir anda hem oynadığı futbol, hem aldığı sonuçlar ve hem de puan cetvelindeki yeriyle kendini Türkiye'ye kabul ettirmeyi başarmıştı.
Bu arada bölgedeki terör olayları Mardin'i çok etkilemiş , yazılı ve görsel basında ; kanla, barutla, cenazelerle, gözyaşlarıyla adı geçerken büyük bir travma yaşatmiştı. Kırsaldan merkeze, merkezden başka şehirlere göç vermeye başlamış, kentin hem ekonomik, hem demografik durumu iyice bozulmuştu.
Şehrin tek gelir kaynağı tarım, hayvancılık ve nakliye sektörü de yara almiş bir ölü şehir görünümüne girmişti . En azından kendi kendine yeten kent, kendine de yetmiyordu artik.
Uzun bir geçiş süreci sonrası yeni bir süreç başlamalıydı.
Kentin üstünde dolaşan bulutların dağıtılması , yeni bir canlanma sürecinin başlatılması gerekiyordu.
Ama kolay da değildi. Bunca yılın yarattığı olumsuzluğu gidermek, eski havayı tekrar yakalamak veya yeni bir hava estirmek için azim, kararlılık ve destek gerekiyordu .
Sayın Vali Temel Koçaklar; kente olan sevgi ve bağlılığına kararlılık ve azim gücünü ekleyip bir turizm hareketi başlattı ama diğer faktör olan desteği, verebilecek kişilerden görmedi.
Ona rağmen kişisel çabalarla bir yerlere getirebilme arzusunu büyük bir özveriyle gerçekleştirdi.Bir Vali olmaktan çok turizm elçisi gibi çalıştı.Bu çalışmasının karşılığını da; bu yolda harcadığı gayreti istismar edenlerin; Mardin halkıyla yakınlaşmayı, Mardin kültürünü, Mardin müziğini sahiplenerek, yaygınlaşma isteğini bir suç gibiymiş gösteren sözde siyasilerin baskıları sonucu başka bir ile tayin edilmesi şeklinde gördü.
Bu büyük başarıyla (!) Sayın Koçaklar Muğla Valisi oldu, Mardin'i unutmadı, Mardin de onu hiç unutmuyor.
Aynı mantığın hâlâ var olması, tarihi tekerrür ettirme kuşkusu yaratıyor. Umarım ve dilerim kuşkular boşa çıkar.
Bugün gelinen nokta ; başlatılmış bir turizm hamlesini gerektiği gibi sahiplenmeden, bir altyapı çalışması başlatılmadan, belli bir yol hatırası belirlemeden, stratejik hedef koymadan , plansız projesiz bir şekilde, herkesin bildiğince hareket ettiği, Mardin'in öz benliğinden, kültüründen oldukça uzak bir turizm hareketi şeklinde, yarını belli olmayan, günübirlik anlayışa sahip, denetimsiz, yönlendirmesiz, bir-iki aya sıkıştırılmış bir acayip tempo.
Gerektiği duruma getirilmiş, stratejisi belirlenmiş ve Kongre Turizmi , İnanç Turizmi ve Kültür Turizmi ekseninde şekillenmiş, 12 aya yayılmış devasa bir Mardin Turizminin sağlayacağı katma değer düşünülmeden ; esnafın da denetimsizliği fırsat bilerek günübirlik anlayışlı tutumu, olası ciddi bir turizm hareketini sekteye bile uğratabilir.
Kabuk değiştirmiş Mardin'de değil kente ;
bölgeye, ülkeye ve dünyaya anlatılması gereken mevcut zenginlik için mütevazı ve bireysel tanıtım faaliyetlerinin yeterli olmadığını komşu Şanlıurfa'nın geldiği noktadan öğrenebiliyoruz.
Mardin'in sahip olduğu tarihi zenginlik kadar bir zenginliğe sahip olmayan Şanlıurfa ; yurt içi ve yurt dışında sürdürdüğü sistematik tanıtım ve lobi faaliyetleri sonucu 2023 İslami Turizm Başkenti olmayı, Göbeklitepe örneklerinin Katar'daki Dünya Futbol Kupasına taşınmasını başarmışken ; bizler Mardin'de iki kilo sabun, iki kilo badem şekeri ve birkaç parça telkari satma uğraşındayız.
Âdeta Mardin'in geleceğine endekslenmiş Mardin Turizminin hakettiği ve gerektiği yere gelmesi için ; başta siyasiler, yerel yöneticiler, basın, üniversite , bu konuyla bağlantılı dernek ve vakıflar ile meslek odalarının ciddi bir birliktelik içinde yürüteceği ciddi çalışmaların bir an önce başlatılması gerek.
Her kişi ve kurum yüklenmiş olduğu görevin bilincinde, kısır çekişmelerden bir an önce uzaklaşarak seferberlik ciddiyeti içinde bir Turizm Platformu oluşturma gayretiyle bu platformda aktif pozisyon almalı.
Bugüne kadar turizm hareketinin konuşulduğu her ortamda ortaya atılan , klişeleşmiş üç sloganı bir kenara bırakıp, buralara kolay gelinmediğinı de unutmadan ;
" BAŞKA MARDİN YOK "
" YARIN ÇOK GEÇ OLABİLİR " düşüncesiyle bu geminin karaya oturmasını engelleyebiliriz.