Güler, beraberinde AK Parti Mardin Milletvekilleri Gönül Bekin Şahkulubey, Abdürrahim Akdağ ve AK Parti Mardin Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mehmet Vejdi Kahraman ile birlikte Diyarbakır`dan Mardin`e geldi. Kentin girişinde çok sayıda vatandaşın ilgisiyle karşılan Güler bereberindeki ile Kızıltepe ilçesinde ve kent merkezinde şehir turu attı.
Ardından Ankara`ya gitmek üzere Mardin Hava alanına giden Güler, burada gazetecilere yaptığı açıklamada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan`ın İstanbul`da Mardin Büyük şehir Belediye Başkan adayı Mehmet Vejdi Kahraman`ı açıkladığını hatırlattı.
Mart ayında yapılacak seçimlerde Mardin`in ilk defa büyük şehir statüsüne kavuşacağını, ilk defa büyük şehir belediye başkanının seçileceğini belirten Güler şunları söyledi:
"Kendisi için ve Mardin için hayırlı Uğurlu olmasını diliyorum. Biz Vejdi beyin bu hizmetleri en iyi şekilde yapabileceğine bütün ilçeler ile çok iyi münasebetler kurabileceğine inancımızdan dolayı kendisi üzerine bir ittifakta bulunduk. aday adaylarımızın hepsi bir birinden değerli adaylardı. hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. hizmet yarışında hepsi Vejdi beyin yanında bu çabaya devam edecekler. Mardin`den umutluyum."
Güler Mardin`de ayrıca kamu yatırımlarında Türkiye`de 3.sırada olduğunu, yatırımlarında süreceğini kaydetti.
Yüksek Ovadaki izinsiz gösteri
Yüksek ovada olayların sorulması zerine Güler şöyle cevap verdi:
"Bu olayın bir provokasyon olduğu şeklinde bir değerlendirmeler var. Evet ben de katılıyorum, provokasyondur. Ama asıl önemli olan provokasyonun kimler tarafından yapıldığının araştırılmasıdır veya bu prokasyonu kim yapmıştır? Provokasyon olduğu kesindir. Burada içerden ve dışardan çözüm sürecinin baltalanmasını isteyen, bunun devamını istemeyen merkezlerin veya grupların ve anlayışların ürünü olduğuna inanıyorum. İçeriden ve dışarıdan maalesef bu süreç baltalanmaya çalışılmaktadır. Biz şimdiye kadar gerek Yüksekovada gerekse diğer illerde kamuoyu da biliyor meydana gelen hiçbir gösteriye bu şelkilde müdahele etmedik. Ama yüksekovada maalesef evvelsi gün on ayrı noktadan uzun menzilli silahlarla polisimize hedef gözetmeksizin ateş edildi. Bu çok entresan bir konudur ve şunu söylemek isterim. Ortaya atılan bir şaiya meazarlıkların tahrip edildiği şeklinde bir halk içerisinde dolaştırılan bir söylentiler ile insanlar tahrik edildi. Asıl ordan başlaması lazım bu işin. Öyle bir şey yok. Hiçbir mezarda öyle bir tahrip sözkonuus değil. Böyle bir bahaneyle insanlar kışırtıldı ve polisle karşı karşıya getirildi. 10'a yakın polis aracında isabetler var hemen polis kuvvetlerinin yakınında 50'ye yakın uzun namlulu silahlara ait kovanlar var. Bunun kabullenilmesi mümkün değil. Bizim şimdiye kadar hiçbir demokraitk protestoya, gösteriye bu şekilde bir müdahelemiz olmadı. Polisimiz olayın başından itibaren barikat kurmasına, molotof kokteyli, el yapımı bomba, fişekler, molotof kokteyli saldırılara karşı hep biber gazıyla, tazyikli suyla müdahele etti. Ama uzun menzilli silahlarla hedef gözetmeksizin yapılan müdahelede polisin karşılık verme yetkisi var. Polisin kanunlardan kaynaklanan silahlı saldırıya sılahlı karşılık verme mükellefiyeti var. Bu onu görevidir. Masum insanlara karşı şimdiye kadar hiçbir şekilde demokratik şekilde özgürlüklerini kullananlara hiçbir şekilde müdahelesi olmamıştır. Polisin, gvenlik kuvvetlerimizin bu anlamda intikam nitelikli, kışkırtıcı nitelikli beyanatları da kabul etmiyorum. Böyle bir şe olmaz. Eğer gerçekten barışa hizmet etmek istiyorsa, gerçekten çözümün devam etmesini istiyorsa bu tip beyanlardan kaçınılması lazım. Bu tip araştırmalar yapılıyor. Ama benim bahtsız üzüntüm insanların polisle karşı karşıya getirilip böyle bir olayı ortaya çıkaran sebeplerin üzerinde durmaktır. Asıl mesele budur. Bu olayla ilgili bütün görüntüler, bütün kayıtlar elimizdedir. Ve maalesef bir öğrenci yurdu tahrip edilmiştir. Bir kız yurdunun tahrip edilmesine çalışılmıştır. Müdahele eden polislere 20 ayrı noktadan dün ateş edilmeye başlanılmıştır. Bunun kabullenilmesi mümkün değildir. Devlet asla zaaf içinde olamaz. Buu devleti zaaf içinde göstermek isteyenlere de asla fırsat verilmeyeceğine buradan ifade etmek istiyorum. Hastane basılmış, güvenlik görevlisinin bulunduğu yer ateşe verilmiştir. Polis linç edilmek istenmiştir. Buna hiçbir güvelik düşünnün müsaade etmesi mümkün olamaz. Polisimizi değişik sıfatlarla ön yargılarla yargısız infazlarla değerlendirmeye çalışanlar da bu olayları iyi şekilde değerlendirerek olayın gerçeklerine inerek ozaman değerlendirme yapmalarını bekliyorum. Asıl olan odur. Ordaki insanlar da, polis de , jandarma da, asker de bu milletin evladıdır. Oradaki insanların hizmetindedir. Onlara yönelik bu şekildeki bir saldırıyı asla kabullenmek mümkün değil diyorum. Tekrar diyorum devlet asla zaaf içinde değilidir. Oradaki insanların can ve mal güvenliği için ordadır. Ama bu tür beyanlardan da kaçınılması gerekir. Yüksekovalı kardeşlerimin, Hakkarili kardeşlerimin bölge insanının bu konuda duyarlılığına inanıyoruz. Çözüm sürecinin bu bölgede getirdiği huzur havasının ve huzur ortamının bozulması için büyük gayretlerin olduğuna şahit oluyoruz. Elbetteki çok üzüntü vericidir. En kısa zamanda sona ermesini diliyorum."
Terör örgütünün vatandaşı tehdit ettiği iddiası
Bir gazetecinin Genel Kurmay sitesinde Altı-yedi kişilik silahlı bölücü terör örgütü mensubunun, Ömerli ilçesi Ovabaşı Köyünde, M.K. isimli şahsın evine gelerek, eşi ve çocuklarını "bir hafta içerisinde köyü terk etmeleri" hususunda tehdit ettiği ifadelerinin yer aldığını bunun sürece ve yerel etkisini sırması üzerine güler şöyle cevap verdi:
"Bu, çözüm süreci ile beraber bunu getirdiği huzur havasını, seçimlere gölge düşürmek serbest rekabet ortamını eşit özgür bir ortamda seçimlerin yapılmasını istemeyenler var. Bunlarla ilgili bizim takiplerimiz de var. Ama bunların kabullenmesi mümkün değildir. Bunlar çözüm süreci ile bağdaşan hareketler değildir. Çözüm süreci varsa herkes eşit rekabet ortamında meşru siyaset alanlarında siyaset yapmaya devam edecek. Bunun dışında ki bir davranış kabullenemez."
Editor : HaberPanelim.com
