
Kilis'te Nurettin Mahallesi Ulu Camii Sokağında geçen çocukluğumun unutulmaz hatıralarından birisi de biz çocukların sokak oyunlarını en canlı olarak oynadığımız bir döneminde ortaya çıktı.
Oyun arkadaşlarım bizim sokaktan biz üç kardeş abim Mehmet, küçük kardeşim Alaettin, Belediye Reisi Mustafa Baytaz'ın oğulları Akif, Sait ve Abdullah, Hancı Zekeriya'nın oğlu Ekrem, Halil ve Ali Dedeağa, öğretmen Ayşe Hanımın torunu Recep, Öğretmen Ömer Serengil'in oğulları Ersin ve Ergin, Lofçalı Mustafa, Yahudi oğlu Selim, Hasan Hocamızın oğlu Mustafa Gündeniz, Şıhmusaoğlu Mustafa amcanın oğlu Coşkun İncesoy, Medrese sokaktan Cemil Sabuncu'nun oğulları Kadir ve Mehmet, Kasap Emin Ayçin'in oğlu Hayrettin, Kütküt Dedenin karşısından Mehmet Necioğlu, Ayakkabıcı Mehmet Ustanın oğlu Abdurrahman, Şıhrızanın torunu Erşan Başabak gibi daha birçok arkadaşlarımızla aramıza yeni bir durum oyunbozan gibi ansızın giriverdi.
Hasırcı'da rahmetli Bakkal Nedim Gilgil, Golden ve Zambo, adlı yeni sakızlar satmaya başladı. 25 kuruşa aldığımız bu sakızın birinden artistler diğerinden ise hayvanlar alemi çıkiyordu. Özellikle içinde hayvanlar aleminden otuz hayvanın numaralı olarak fotoğrafı olduğu sakız ve bunları tamamlayıp biriktirme hedefi birdenbire mahalleye bir bomba gibi düştü. O muhteşem oyunlarımız nerdeyse hiç oynanmaz olup geri plâna düştü. Elimize geçen her parayla ya Nedim amcaya ya da Eşref Kasteli küçük Çarşısı'nda Bakkal Saip amcaya koşarak bu sakızı almaya başladık. Elimizde olanlarla da alt üst oyunu oynamaya başladık. Birbirimizden resim kazanma gayemiz haline geldi. Hep hedefimiz otuz resmi tamamlamaktı. 1 numara deve nadir çikıyor, 7 Numara Vaşak ile 13 numara Dragon hiç çıkmıyordu. Gözlerimizi bir hırs bürümüştü. Birgün Nedim amcadan aldığım sakızdan 7 numara vaşak çıktı. O gün vaşak fotoğrafı elimden hiç düşmedi. Bütün arkadaşlarım tek tek resme baktılar. Ah birde 13 numara dragon çıksaydı diye hayıflanırken sabah pazarından gelen bir çocuk vaşak fotoğrafını kendisine verirsem bana 28 tane dizili bir desteyi vereceğini söyledi. Para da teklif etti. Kabul etmedim tabii..
Hiçbir zaman sevmediğim sakızı dragon için almaya devam ettim ve böyle sürüp gitti.. Sonra ben, Mehmet, Hayrettin ve Sait yahu biz ne güzel oyunlar oynuyorduk diye arkadaşlarımızı toplayarak bütün resimleri yakıp bu hevesten herkesi vazgeçirdik...
Aradan yarım asırdan da fazla zaman geçti. Son zamanlarda adını sıkca duyduğumuz METAVERSE de tıpkı çocukluğumdaki sakızlar gibi; pandemiyle sokaktan eve çekilen, dijital yaşamla da iyice baskılanan, sosyal medya ile dopdolu yaşanan günlük hayatımıza bir bomba gibi girme hazırlığında..
Dostlarım sorup duruyor..
-Hocam, sıklıkla adıni duyduğumuz bu “meta-verse” nedir?
Bu konuya ait düşüncelerimi arz etmek istiyorum.
Metaverse facebook yeni ilan edilen marka adıyla Meta’nın kurucusu Zuckerberg’in tarifiyle kısaca “Internetin vücut bulmuş hali” dir. Ne demek bu.. Yaşadığımız dünyaya sanal alemde bir paralel evren yapılandırılıyor..Bu evrende her insan metaversenin yarattığı kendi paralelinin kontrolüne giriyor.
Böylece sosyal medya uygulamalarında dolaşan kişi çevrimiçi oyunlar, gerçeküstü bir gerçeklik ve dijital paraları bir araya getirerek yaşama, kazanma, çalışma, satın alma, satma gibi gerçek dünyada yaşadığı gibi sanal dünyada da bunları hatta daha ilerisini yapabilecek bir âleme açılıyor.
Sanal âlem, sanal bir dünya ve sanal bir hayat gerçeğinden nerdeyse kopartacak bir artan gerçeklik teknolojisi ile alınan satılan bir pazar yerine dönüşüyor.
Şimdi sosyal medyada bir kişi kullanıcı adı ve profil bilgileri ile tanımlanırken metaverse ile sanal evrende oturduğu yerde her kullanıcı canlı müdahale ile konuşabilen, hareket edebilen bir kişisel avatar oluyor. Avatarlaşan kullanıcı bu yeni kimliği ile sanal dünyada dilediği şehrin sanal mahalle, cadde ve sokaklarında yaşayacak, alışveriş yapabilecek, gerçek sanal para kazanabileceği dükkan ve mağazalar açabilecek, ticaret yapabilecek..
Metaverse ile dijitalleşen avatar vatandaşlar koltuğunda oturdukları yerde hareket etmeden kendisine ait, müstakil alanlar, arsalar ve kalıcı olan herşeyi, her eşyayı satın alabilecek, satabilip takas da edebilecekler. Kısaca NFT adı verilen non-fungible token ile dijital bir servet oluşturabilecekler.. Bu servetle alış veriş yapabilecek.. Gerçek dünyada sahip olamayacağı herşeyi sanal alemde alıp satabilecekler. Zaten Istanbul'da boğaza nazır arsalar metaversenin sanal aleminde satılmaya başlandı bile...
Değerli Dostlarım,
Kilis'te zamanında Hötek ailesi varmış. Bunlar akşam otururlar han, hamam, bağ, zeytin alalım şurayı da alalım, şunu da yapalım diye saatlerce konuşurlar bunu hayal ederler ama sabah olunca tıpış tıpış hergünkü işlerine giderlermiş. Onun için Kilisliler bu tarz davrananlara hülya-yı Hötek (Höteğin hülyası) adını vermişler..
Bizim çocukluğumuzda bedensel olarak çok
hareketli olan hayatımıza giren resimler gibi, bugün elinden interneti düşürmeyen gitgide daha da hareketsizleşen insana, çok uluslu dev şirketler "mesajlaşma, paylaşma,oyunlar, reklamlarla kazandığımız bize yetmez" artık oluk oluk para hedefiyle daha da sonsuz seçeneklerle karşımıza çıkıyor.
Bir anlamda bir hülya-yi Höteği yani hayali, parayla; irrasyonaliteyi sahte bir ara yüzle göstermelik irrasyonelleşen rasyonalite ile işgal ediyor. İnsanlığı hayatın gayesi ve hakikatın tefekküründen uzaklaştırıp manevîyatı maddiyatla kuşatarak saldırıp işgal ediyor. İşgal edilmiş manevîyatı da o halde bırakmayıp onu da tamamen maddileştirerek yok edecek tabir-i caizse bir jenosid programı uyguluyor.
Aziz Dostlarım,
Internete, imkanlarına, makûl bir dijital yaşama karşı değiliz. Ancak ucu karanlık bu gelişmeleri de görmezden gelmeyelim.
Bazı Hollywood yapımlarında dünyayı yöneten bilgisayarları izlediğimiz filmler metaverse ile gerçek oluyor. Insanlık teslim alınıyor.
Siz değerli dostlarımı erkenden uyarıyorum. Herkese, özellikle gençlerimize bunları duyurunuz. Onlara dijital dünyanın, yeni tuzaklarını, sanal hayatın görünmeyen hedeflerini anlatınız.
C.Allah'ın yeryüzünde bir halife olarak halkettiği insanın, çığrından çıkan, manevîyatı yok edilmiş, ikinci bir yaratık haline dönüşme tehlikesinin giderek hızla yaklaştığını lütfen unutmayalım...
Kalbi muhabbetle selâmlar saygılar sunuyorum Efendim..