Güneşten Yana

Nesrin Bulat
Nesrin Bulat
Güneşten Yana
10-03-2021

Kızaran yüzüyle gülümsedi güneş  giderken "Şimdilik elveda! Yarın selamlayacaklarım arasında yalnızca insan kalanlar olacak. Gecesini insanca geçirebilene  günaydın," diyeceğim." Sadece her şeye ve herkese rağmen bunu başarabilenlere..."  Aşağıya bakarak da mırıldandı türküsünü:

"Yaşamak bu yangın yerinde

Her gün yeniden ölerek

...

Yaşamak, görevdir yangın yerinde

Yaşamak, insan kalarak..."

 Güneşin bu türkü eşliğinde  aşağıya son bakışıydı. Sonra yer yüzündeki insanlar hep yukarılara bakacaktı onu arayarak. Gerçekten de çok az kişiye görünecekti. "Korkağa, cahile, zalime; duyarsıza, döneğe, suskuna..." görünmedi o günden sonra.  Hep çürümüşlük, kötülük kazanacak değildi ya.

Rüzgâr da güneşten yanaydı, ne yapıp edip denizin kokusunu şehrin en köhne semtinde yer alan  eski ve rutubet kokulu evlere getirmenin bir yolunu buluyordu. "Yaşamanın yangın yerinde görev olduğunu bilenler" sokağa çıkınca burunlarına dolan  tuz, yosun, teknelerden akan mazot ve ölü balık kokularına rağmen denizin sadece kendisine ait kokusunu, baskın kokuların ardına saklanmış da olsa hissederek umut buluyordu. Hayatın tüm anlamsızlığına rağmen yaşanılası bir tarafının olduğunu da hatırlarcasına...

Şair de güneşten yanaydı. Cama vuran geçici yağmura aldanıp da yalancı bir şevkle yazmıyordu. Ün, para ve makam aşkına dizelerini satmıyordu. Yukarıya, yıldızlara bakarak ilham alıyordu. "Doğduk" yazdı defterine ilk dize olarak.

"Doğduk,

Ağlarını örmüş

Bekliyordu kötülük

Baş ucumuzda

Daha ayağımız değmeden

Leğendeki tuzlu suya.

Büyüdük,

Eksilerek yürüdük

Kayıp parçamızın ardında.

Yokluğumuzla çoğalıp

Savrulduk

Cennet cehennem arasında.

Sevdik,

Sevgi onarırken birilerinin dünyasını

Bizim gibilerin

Bozuyordu tümden kimyasını.

Yaşlandı,k

Sanma ki artık

Nurlu ihtiyarlardık

Geriye dönünce anladık

Yaşam denen umarsız yolda

Güneşsiz kalanlar

Biz yaşamadık

Sadece vardık!"

Gençlik de güneşten yanaydı. Genç olmak,  unutturuyordu her kötü şeyi. Umut veriyordu. Önünde uzanan zamanın varlığına inanmak sıkıntılı günlere karşı tahammülü arttırıyordu. Gelecek günlerin farklı olacağına dair kuvvetli inançlar duyuruyordu. Ne yıpranmış giysiler, ne burnu aşınmış pabuçlar, ne delik cepler gençliğin verdiği güzelliği, tazeliği;  cesareti, umudu bozamıyordu.

 Güneşten yana olan herkes zaten güneşi bulmuş, onun tarafından gecenin her bitiminde güne aydın başlamıştı. "Işık yenmişti karanlığı"

 Güneşin günaydını, merhabası, elvedası;  türküsü, ninnisi, masalı  o günden sonra hep hak edenle kaldı.

ÖNCEKİ YAZILARI