USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Atışma!

22-08-2020
Sevgili Beşir Ayanoğlu ; bir müddetten beri Mardin'de mevcut bazı meslek gruplarını , bu mesleklere emek vermiş kişileri ve bu kişilerin ürettiklerini titiz bir çalışma sonucu yazıya döküyor , bizleri de geçmişin derinliklerine götürüp duygulandırmayı sürdürüyor .

Bunu yaparken ; genç oluşu nedeniyle çok eskilere gidemeyişi , bazı şeyleri unutmuş olması , bilgi edinmek istediği kaynakların çok detay vermemesinden ; olması - yazılması gerekli bazı figürleri hatırlamıyor olması çok doğal .

Zevkle okuduğum bu yazıların bazılarına ekleme ve düzeltme niteliğindeki yorumlarımı hoşgörüsünü inanarak yapıyorum. Ancak yaptığım bu uzun uzun yorumlarla hem yazıya saygısızlık anlayışıyla , hem de diğer yorumcuların konsantrasyonlarını bozmamak , kafalarını karıştırmamak adına ; fırıncılarla ilgili yazısına uzun yorum yapmadan ayrı bir yazıyla tamamlayıcı bilgileri aktarmak istedim.

Bunu yaparken de konuyu biraz ironik bir benzetmeyle ATİSMA havasında değerlendirmek istedim .

Anadolu'nun kadim geleneği olup , günümüze kadar gelmiş ATİSMA kültürü ; ortaya atılmış bir konu hakkında sazını eline almış iki aşıkın ; daha iyiyi , daha doğruyu , daha güzeli derken mükemmeli yakalamak için karşılıklı söyleşilerinin bir sembolüdür .

Son olarak fırın ve fırıncılar konusundaki incelikleri , değerlendirmeleri yer ve isim bildirerek aktarmaya çalışan ; Ahmet Debbe'den, Ammo Resso'dan , Fırın Mustafa'dan , Ammo Riho'dan , Beyt Davo Sülo Fırınından , İsmail Melle Refik'ten esintiler getiren ; günümüz fırıncılarına kadar hepsinin cefakar çalışmalarından , yaptıkları abu-gannuc, lahmacun ve kidrelerden bahsederken ; BAKİSMA ve İGBEYZ İL BEYT hakkında bir şeyler söylemeyi unutmuş AYANOGLU Beşir’e HOCAOGLU Semih olarak atışma kültürü çerçevesinde eklentilerle unutulmuşlukları yad etmeye çalışacağım .

20'li ve 30'yillarda mesleğin ilk icracılarından olan Fırıncı Abdalla il Hoca’nın torunu , 30'lu ve 40'li yıllarda aynı mesleği devam ettiren Mecit il Hoca’nın oğlu olarak fırın ürünlerini her daim önemsedim . Bu nedenle Mardin'e özgü ev ekmeği ve BAKİSMA üzerine biraz atışacağım .

Eski yıllarda her evin başta gelen uğraşlarından biriydi ev ekmeği ( igbeyz il beyt ). Hane halkının nüfusuna göre iki veya üç günde bir tam buğday undan yapılan ekmeğin hamuru kalaylanmış koca MAGZAP'larda evin en genç bayanı tarafından uzun süre yoğrulur , üstüne örtülen battaniye benzeri eşyalarla dinlenmeye bırakılır . Dinlenmiş hamuru bu kez evin büyüğü eşit büyüklükte toplara bölerek hazır hale getirir, evin yetişkin çocuğu da en yakın mahalle fırınına götürerek pişirilmesini bekler ve LUVVESELER halinde eve getirir. Fırından yeni çıkmış bu ekmeğin kokusu muhteşemdi. Evin yakınında bulunan komşulardan hamile olan bayana bu ekmekten mutlaka yedirilirdi. Ekmek fırından eve getirildiğinde ; tanıdık tanımadık herkes ucundan bir parça kestiği için sürekli ihtiyaçtan bir fazla yapılırdı . Sıcak sıcak eve gelen bu ekmek parça parça doğranıp üstüne üzüm pekmezi ve sade yağ dökülerek yapılan İPSİSE vazgeçilmezlerdedir.

Ev ekmeğinin nefaseti kadar ilkokul öğrencilerini cezadan ve dayaktan kurtarma özelliği de vardı. Derse geç kalıp sınıfın kapısını korkarak, çekinerek açan çocuğun dayaktan kurtulabildiği tek mazeret OGRETMENİM EKMEGİ FİRİNA GOTURDUM ifadesiydi.

BAKİSMA .... Mardin'in günümüze kadar gelmiş sembollerden biriydi. Gerçi şu anda da BAKİSMA adı altında bir şeyler üretilip satılıyor ama ; üzülerek söyleyeyim gerçeğiyle hiçbir ilgisi yok. İnce ince kesilerek kurutulmuş , tuzlu bisküvi veya kraker....

Orijinal BAKİSMA ; kepekli undan hamur teknelerinde iyice yoğrularak dinlendirmeye verilen , özenle eşit büyüklükte yarım kesilerek odun fırınında düşük ısıda pişirmeye verilen , yarım piştikten sonra çıkarılıp parçalara bölündükten sonra ; ateşi alınmış fırında sabaha kadar kurumaya bırakılıp , sabah gelindiğinde fırından çıkan ve torbalara doldurulup satılan Mardin'in vazgeçilmezidir .

HOCAOGLU Semih der ki ;

" LEVVESET bizim , BAKİSMA bizim

Yıllar geçse de değişmez sözüm

Mardin'in gerçeğidir benim özüm

Atışmaya devam ey iki gözüm "