SESA Düşünce oluşumu olarak geçen günlerden birinde ülkenin, Ankara’nın yoğun ve ağır gündemini izlemeye çalışıp, analizler ve toplantılar yaptığımız bir zaman diliminde kadim dostum,30 yıllık yoldaşım olan Ensarioğlu ile ortak bir arkadaşım telefonla ardı.
Kısa bir hal hatır sohbetinden sonra
-Hocam işin çok acil değilse bir Ağabeyime ziyarete gideceğim, senin gelmeni istiyorum deyince,
Peki, mademki bu ziyareti önemsiyorsun gelirim ama kime gideceğiz deyince, son derece şakacı ve esprili bir üslubu olan ortak dostumuz --Gidince görürsün dedi.
Bu hoş espriye, gülümseyerek
Peki, madem öyle dedin geleceğim.
Ortak Dostumun Ankara’nın Balgat semtindeki ofisinde buluşup yola çıktık.
Ankara Çankaya semtinin rampasını çıkmaya başladığımızda dostum,
Salim Ensarioğlu Ağabeye gidiyoruz diye konuşmaya başladı.
--Salim Ensarioğlu çok değerli bir insan, benim için baba yarısı bir kimlik. Onu çok seviyor ve önemsiyorum, onunla tanışmanı istiyorum.
Tansu Çiller ile siyasal alanda çalışmaya başladığım yıllarda, kendisinin Devlet Bakanlığı yaptığı yıllarda ve daha sonraki tüm zaman limitlerinde Salim Ensarioğlu’nu tanıyor, biliyordum ama kendisiyle yakın planda bir konuşmam ve iletişimim olmamıştı.
Çiller ile çalıştığımız yıllarda Salim Ensarioğlu hem partide hem o yıllardaki politik yaşamda hem çok etkili hem de güçlü bir politik figürdü.
Salim Ensarioğlu’nun yıllardır kullandığı ofisin önüne geldiğimizde aklımda uçuşan tek bir soru vardı
Yıllar önce belleğimde kalan Salim Ensarioğlu’nu yıllar ve siyaset çok yıpratmışıydı?
Ensarioğlu’nun ofis kapısı açıldığı anda karşımda yıllar önce gördüğüm Salim Bey duruyordu. Her zamanki gibi tevazu kâr, alçakgönüllü, sevecen, sempatik duşu ve davudi ses tonuyla
Hoş Geldiniz dedi.
Salondaki koltuğa iliştiğimde Ensarioğlu’nun yüzüne bakıyordum Hiç değişmemişti. Adeta yıllara meydan okuyan bir fotoğraf veriyordu.
Kadim dostum beni tanıtmaya başladığında Ensarioğlu
-Ben bu simayı tanıyorum, bana yabancı değil. Çünkü ben gördüğüm bir yüzü yıllar geçse de unutmam derken onunda beni dikkatlice süzdüğünü hissettim.
Salim Bey çok zeki, son derece dikkatli ve derinlikli bir kimlikti. İşin doğrusu içimden hayıflandım
Hayıflanama gerekçem ise yıllardır beraber birçok tarihi ve sosyal olaya tanıklık yaptığım bu güzel insanla o yıllarda neden daha samimi bir diyalog kurmamıştım.
Salim Ensarioğlu’nun dostuma sevgi ve güven duyan tavrı ilk anda çok dikkatimi çekmişti
Belli ki Sayın Bakanla Arkadaşım arasında çok derin bir hukuk vardı.
Aslında o gün Salim Ensarioğlu’nun çok önemli bir randevusu vardı ve arkadaşımı kıramadığı için randevusuna geç kaldığı halde bizi bekliyordu
