USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

SÖZÜN BİZE ETTİĞİ

21-05-2014

 

 

KADIN

Kimi der ki kadın

uzun kış gecelerinde yatmak içindir.

Kimi der ki kadın, yeşil bir harman yerinde

dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir.

Kimi der ki ayalimdir,

boynumda taşıdığım vebalimdir.

Kimi der ki hamur yoğuran

Kimi der ki çocuk doğuran

Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek,

Ne ayal, ne vebal

O benim kollarım, bacaklarım, başım

Yavrum, annem, karım, kız kardeşim,

hayat arkadaşımdır.

Nazım Hikmet

 

    Dil, insanın kendini ifade etme aracıdır. Bu araç onu, diğer canlılardan ayıran en temel özelliktir. 'Bir lisan, bir insan' deyimi bunu çok iyi açıklar. Dilin olmadığı bir toplumsal yapının varlığını sürdürmesi düşünülemez. Dil, insanın, toplumsal yapının amaçlarını, isteklerini, umutlarını, düşüncelerini tarif edendir. Söz dildendir. Unutmamalıyız ki 'bıçak yarası geçer, dil yarası geçmez.'

     Sözün, sözlükte iki sayfalık açıklaması var. Ancak, sunumuma, neden'Sözün Bize Ettiği' adını verdiğimi açıklayabilmek için konumuza uygun olanlarını aldım.

SÖZ:

1) Bir düşünceyi eksiksiz olarak anlatan kelime dizisi. Lakırtı, kelam, laf, kavil.

2) Bir veya birkaç heceden oluşan ve anlamı olan ses birliği, kelime, sözcük.

3) Bir konuyu yazılı veya sözlü açıklamaya yarayan kelime dizisi.

4)'Söz dinlemek'(tutmak) – Söylenen bir sözü, verilen bir öğüdü, benimsemek, davranışlarını bunlara uydurmak.

    Sözlüğün iki sayfalık açıklamasından seçtiklerim, sözün etkin bir toplumsal biçimlendirici olduğunu açıklamaktadır sanırım. Bu örneklerde en vurucu öğe, bence, söyleyene-söylenene; öğütleyene- öğütlenene uyum sağlamak; sözü ve öğüdü benimsemek önermesidir. Sözün, konuşmayı, konuşma yetkesini, düşüncelerini söyleme biçimini kapsadığı da açıkça ortadadır. Sözün gücü, etkin bir uyarıcı, tanımlayıcı, şekillendirici ve yönlendirici olma özelliğinde yatar diye düşünüyorum.

İşte bu gücün farkında olanlardan biri olarak, konuyu 'Sözün Bize Ettiği' başlığıyla sunuyorum sizlere.

    Söz, bu açıklamalar ışığında biraz sonra, atasözleri, deyimler, söylenceler, bazı dini söylemler, türkü sözlerinden seçmeler ve bu gibi giysilere bürünerek türlü görünümüyle karşınıza gelecek.

 

Sözü açıkladık; sıra 'BİZ' de.

    'BİZ' derken kastettiğim kadınlarda. Tüm dünya kadınlarıyla ülkemiz kadınlarında. Bir araya gelip çocuk doğurmamaya karar verseler insanoğlunun sonunu getirecek olanlarda; bunu yapmayıp her doğumda canını ortaya koyanlarda. İnsanın kadın cinsinde.

 

Gelelim sözün bize 'ETTİKLERİ' ne…

SENECA, biz kadınlar için şöyle buyurmuş:

                         SÖZDEN HAFİF NE VAR? ŞİMŞEK.

                        ŞİMŞEKTEN HAFİF? RÜZGÂR.

                         RÜZGÂRDAN? KADIN.

                            KADINDAN? HİÇBİR ŞEY!!!

    Bize edilenler, insanın yaradılışıyla başlar aslında. Tanrı Âdemi ve Lilith'i topraktan yaratır. Onların cennette yaşamasını sağlar; ancak, Lilith, eşit olduklarını savunarak Âdem'in isteklerine boyun eğmez, Şeytan'ın tarafına geçer, cenneti terk eder. Âdem'in Lilith'in geri gelmesi için dualarına dayanamayan Tanrı, ona üç meleğini gönderir; ama Lilith geri dönmez. Tanrı bu kez, Âdem'in kaburgasından Havva'yı yaratır. Böylece Havva, Âdem'den yaratıldığı için ona karşı koymayacak, aksine ona boyun eğecektir. Yine de cennetten kovulmaları, zevk düşkünü düşüncesiz Havva'nın, saf, temiz Âdem'i Şeytan'ın verdiği elmayı yemeye ikna etmesiyle gerçekleşir.

    Tek Tanrılı dinlerde ve değişik kültürlerde yer alan; az çok birbirine benzer olan bu inanış, şeytan, iblis, baştan çıkarıcı, yalancı vb. kötü özelliklerin kadına mal edilmesinde kaynakça olabilir. Ayrıca, insanın yaradılışıyla ilgili bu efsane, kadın ve erkek arasındaki 'erk' sorunsalının ilk belirtilerini içermektedir diye düşünüyorum.

    Yaratılış efsanesi, bence, bin yıllar süren kadın aleyhtarı siyasal, toplumsal, kültürel, ekonomik zihniyetin oluşmasında yangını çıkaran bir kıvılcım gibidir. Bu kıvılcım, kutsalın tartışılmazlığını kuşandığından, kadın aleyhinde zihniyet oluşumunun dönüştürülmesinde ne kadar zor yol alınacağının da belirtisidir. Bu dogmatik düşünce kadını, diller ve gelenekler aracılığıyla da acımasız ve haksız bir şekilde kuşatmıştır.

    Erkeğin, 'kültürü oluşturan ? etken', kadının, 'doğayı simgeleyen ? edilgen' olarak konumlandırılması tarihidir insanlık tarihi. Kadına düşen bu rol, onun ilk çağlardan beri eril, hükümran bir söylemle karşılaştığını, bu söylemin kurbanı bir günah keçisine dönüştürüldüğünü gösterir.

    Yazı öncesi insanlık tarihinde kadının cinsiyet rolleriyle ilgili verilere ancak arkeolojik buluntularla ulaşılabilmektedir. Bu buluntular, bir metin olarak okunabilen ve kadının konumu hakkında bilgi veren kaynaklardır (Ian Hodder). Daha sonraları, yazının kullanıldığı dönemde elde edilen veriler, Antikçağ'da sözü edilen kadınların yalnızca eril özellikler sergileyebilenler olduğu görülmüştür. Kadınlar, ancak bu özellikleriyle anılmayı ve övgüyü hak etmişlerdir. Bu, bizdeki ' Erkek gibi kadın', 'Erkek Fatma' övgü söylemlerini çağrıştırmaktadır.

    Yanı sıra, İsmail Gezgin'in bir makalesinden alıntılarsak, yazarın;

'(…) Neolitik dönem olarak isimlendirilen, yerleşik tarımsal düzene geçişle birlikte, cinsiyet rollerinin yeniden ve kadın aleyhine belirlendiği ortadadır. Ortadoğu'da kurulan ilk köyler, mülkiyetin (biz/im olmanın) sınırlarını çizerken evleri oluşturan duvarlar mahremiyetin (kadın olma sınırlarının) belirleyicisiydi. Ardından gelen 'kentleşme devrimi' dönemi eril karakter sergileyen toplumsal yapının dil yoluyla zihinleri de erilleştirdiği bir döneme tekabül etmektedir.'saptamasını yaptığını görürüz.

    Tarihin en eski metinlerinden olan Gılgamış Destanı'nda sözü edilen tek kadın Samhat, bir fahişedir. Evin dışındaki kadın, ya bakire bir rahibe ya da fahişe olabilmiştir. Antik Yunan felsefesi, kadın erillik sergiliyorsa sözünü etmeye değer bulmuş; değilse ona dair olanın, erilin aklını çelen, kirleten olması konusundaki temel düşüncelerini sürdürmüştür. Birçok feminist teorisyen gibi Hélén Cixous da bu yaklaşımın, eril söylemin kadınlara kurduğu bir tuzak olduğu konusunda görüş bildirmiştir.

    Neredeyse tüm dünya inançları insanlığın başlangıcında önce erkeklerin yaratıldığını varsayar. Âdem'in Havva yaratılana kadar günaha ve kötülüğe bulaşmadığı öngörülür. Zeus, erkeklere ve onların koruyucusu Prometheus'a duyduğu öfke sonucu onların başına belâ olsun diye Pandora'yı daha en başta 'öteki' olarak yaratmıştır; içinde umut dışında iyi bir şey bulunmayan, tüm kötülükleri barındıran bir kutuyla(sandıkla)…      

Bu kısa tanımlama ve girişten sonra, insanoğlunun, kadına dair her alanda binlerce yıldır belleğinde biriktirip uygulamaya koyduğu; kültürümüze yansıyan, bizi kuşatan, şekillendiren, engelleyen, küçük düşürüp aşağılayan, inciten, öfkelendiren unsurlarından bazı örnekler vereceğim. Bu örneklerin bir bölümü demek istediğini açıklıkla söylemekte; bir bölümü açıklamayı gereksinmekte.

Konuya atasözlerinden başlarsak:

 Sözlük anlamı,

ATASÖZÜ: Uzun deneme ve gözlemlere dayanılarak söylenmiş ve halka mal olmuş, öğüt verici nitelikte söz, darbımesel.

Radikal Gazetesinin, 'Atasözlerimiz' adlı kitap olarak verdiği ekinde atasözü şöyle açıklanır:

'Atasözleri, bir ulusun değer yargılarını anlatan özlü sözlerdir. Yüzyıllar boyu edinilen yaşam deneyimlerini içeren atasözleri, düşünce, özlem, eleştiri, gözlem ve yargılarını dile getirir. Diğer deyişle, atasözleri, daima iyiyi, güzeli, doğruyu yaratma sürecinde uyulacak ilke ve kuralları öğütleyen yapıcı bir dünya görüşünün sözcüsüdür. Atasözleri bir toplumun yaşam felsefesini, bir diğer deyişle dünya görüşünü anlatan kesin yargı niteliğindeki sözlerdir. Atasözlerini incelediğimiz zaman; o ulusun yaşamı nasıl gördüğünü, insana nasıl ve niçin değer verdiğini, hakça bir düzen kurulabilmesi için hangi toplumsal kural ve ilkelere uyulması gerektiğini rahatlıkla anlayabiliriz. Bu bakımdan atasözleri bir ulusun karakterini, yani ulusal niteliklerini belirleyen en temelli öğeler durumundadır.

    Özetle atasözleri, bir ulusun ortak kanı, inanış, görüş ve özlemlerinin dile getirildiği bir kamuoyu kurumudur.'

Bu sunumda, '…bir kamuoyu kurumu' olarak nitelendirilip kabul gören atasözlerinin, aslında, her zaman 'iyi', 'güzel' ve 'doğru' yu önermediği gerçeğiyle yüz yüze gelerek düşüncemizi ifade etme şansını elde etmiş olacağız.

DEYİMLER, yüklemi olmayan atasözleridir. Bir örnekle açıklayacak olursak:

'Kadının saçı uzun, aklı kısadır' dersek atasözü; 'Saçı uzun, aklı kısa.' dersek deyim olacaktır.

    Görülüyor ki, sözün, yüklendiği anlamlardan gelen gücü, atasözü ve deyimlerde uzun denemeler, gözlemler ve halkın kabulüyle taçlanarak daha da artmıştır. Söz bize, yalnızca atasözü ya da deyim olarak ulaşmaz; ayrıca, destanlar, efsaneler, türkü sözleri, yöresel ve ulusal söylem kalıpları ve benzeri birçok unsurla ulaşır.

    Bugün, kadınlar aleyhine olanlarının bir bölümünü paylaşıp birlikte irdelemeyi düşündüğüm bu unsurlar, feodal, ataerkil toplum yapısının; erkek egemen söylemin kadınlar aleyhine yapılandırdığı kültürlerde; yaygın olarak özel mülkiyete dayalı üretim ilişkilerinde yer bulan dinsel, toplumsal, siyasal, ekonomik, psikolojik alanlardaki yansımalarıdır.

    Eril söylem, aslında insana dair olması gereken iyi, güzel, doğru özelliklerin neredeyse tümünü kendine mal etmiştir. Akıl, zekâ, cesaret, doğruluk, güvenilir ve koruyucu olmak vb. Kadına bunlardan kalan 'kırıntı' bile değildir. Erkek gibi olmak yüceltilmiştir. 'Erkek Fatma', 'Erkek gibi kadın' olmak bir lütûftur. Erkeğe benzemek kadını onurlandırmalıdır.

    Ancak, kadına dair özellikler, erkeğin korkulu rüyasıdır. Kadına benzemek, erkek için aşağılanmanın bin bir çeşididir. 'Kadın gibi ağlamak', 'Kadın gibi gülmek', 'Kadın gibi kırıtmak', 'Kadın gibi duygusal olmak' söylemleriyle hangi erkek karşılaşmak ? 'aşağılanmak' ister? Kadının özellikleri aşağılanmayla eş tutulandır ne yazık ki.

Başta tercih edilmiş ekonomik sistem olmak üzere, inanç sistemi(din, mezhep, tarikat), gelenek-görenekler, gerçek demokrasinin olup olmaması toplumsal bilincin oluşmasında önemli bir rol oynamaktadır. Çarpık ve gelişmemiş üretim ilişkileri toplum bireyleri arasındaki duygusal alış verişi de etkiler. Özellikle toplumun zayıf halkaları kabul edilen kadın ve çocuklardır en çok etkilenenler.

Toplumda, yukarıda saydığımız yapı taşlarının oluşturduğu namus algısı ve cinsiyetçi bakış açısı ise, tamamen kadınları kuşatmış, bireysel seçim ve gelişimlerini gerçekleştirme, yeteneklerini geliştirme, ekonomik özgürlüklerini kazanma gibi yaşamsal gereksinimlerini, nasıl yaşayacaklarına dair tercih haklarını ellerinden almıştır. Kadınları bu konumda tutabilmek; onları buna inandırmak için de türlü ‘SÖZ' söylenmiştir.

 

Böylece, İNSANIN, YARATILIŞTAN BU YANA BELLEĞİNDE KADINLAR ALEYHİNE BİRİKTİRDİĞİ EVRENSEL YÜK, KAÇINILMAZ OLARAK ÜLKEMİZ KADINLARININ DA OMUZUNA YÜKLENMİŞTİR.

Bizim kültürümüzde, aleyhimize olduğunu düşündüğüm bazı yapı taşlarına geçerken, 'İSTİSNALAR KAİDEYİ BOZMAZ' ve 'SÖZÜM MECLİSTEN DIŞARI' demek isterim.

Hoş geldin kız bebek/ Şimdi bebeksin/ Büyüyünce göreceksin.

Hoş geldin seni çocuktan saymayanların; fazladan boğaz, hizmetçi görenlerin; seni işe yaramaz, eksik, uğursuz, gereksiz görenlerin; daha sen çocukken çocuk doğurmana neden olanların; parayla alıp satanların, değiş- tokuş edenlerin; namustan anladığıyla seni sorumlu tutanların dünyasına…

Hoş geldin 'KIZ EVLÂT, ZOR EVLÂT' diyenlerin kucağına.

Sevgili konuklar, bu konuda söylenecek ne çok şey var!

Bize katkıda bulunacak iki bilim insanının zamanını almamak adına hemen örneklere geçmek isterim.

 

ATASÖZLERİ VE DEYİMLERİMİZ

1.Kadın, erkeğin şeytanıdır. (Erkeğin şeytanı kadın' karı')

2. Kadının şamdanı altın olsa mumu dikecek erkektir.

    (Kadın ne denli zenginse evin eksiklerini erkek sağlar.)

3.Kişiyi vezir eden de karısıdır, rezil eden de…

4.Yuvayı yapan dişi kuştur. (Yuvayı dişi kuş yapar.)

5.Avrat var ev yapar; avrat var ev yıkar.

Açıklaması:'Yuvayı yapan dişi kuştur' diye bir atasözümüz vardır. Gerçekten de kimi kadınlar, aile düzenine çekidüzen verip, ailenin mutluluğu için çalışırken, karakterlerindeki bozukluklar nedeniyle ailenin düzenini bozarlar, mutsuzluğuna yol açarlar. Eş seçiminde çok dikkatli olmalıyız.(Erkeklere öğüt)

6.Kadın on beşinde ya ere, ya yere yakışır.(kadının toplumdaki yeri-cinsellik-şiddet)

7.Kadın kısmının ya saçı kurumayacak, ya da gözü. (Adana yöresi)          (')

8.Dişi köpek, kuyruğunu sallamayınca, erkek köpek ardına düşmez.(Toplumun namus algısı)

9. Arpadan sonra ekilen darıdan, kocadan sonra kalkan karıdan hayır gelmez.

10.Kızı gönlünce bırakırsan ya davulcuya varır(kaçar), ya zurnacıya.

11.Gökte düğün var desen merdiveni nerede diye sorar.

12.Kızını dövmeyen dizini döver.

13.Pekmezi küpten, kadını kökten al.

14.Keseye kadın eli girerse, bereketi gider.

15.Kadının yüklediği yük, şuraya varmaz.

16.Avratla oğlana sırrını deme.

17.Avradı eri saklar, peyniri deri.

18.Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin.

19.Erkeğin elinin kiri.

20.Kadın malı, kapı mandalı. (Avrat malı, kapı mandalı)

21.Saçı uzun, aklı kısa.

22.Eksik etek.

23.Kaşık düşmanı.

24.Kaz midesi, kız midesi.

TÜRKÜ SÖZLERİNDEN SEÇMELER

1.Dama çıkma baş açık/ Arpalar karakılçık.  

2.Siyah giyme toz olur, beyaz giyme söz olur.

(Masum önermeler, sevimli sözlerle…)

3.Halime'yi samanlıkta bastılar/ Şalvarını gül dalına astılar.  

4. Neriman'ın nesi var?/ Koynunda memesi var.  

5. Tombul tombul memeler/ Dam üstünde un eler   

BAZI DİNSEL VERİLER

' Bir erkeğin şahadeti(tanıklığı)'ne iki kadının şahadeti denk gelir.' (Kur'an)

 'Erkekler kadınların üzerindedir.'( Ricale kıyame al nisa) (Kur'an)

' Eğer ben kadın olsaydım, Allahtan başka tapılacak olsaydı, kocama tapardım.' (Peygamber hadisi)

' Kocasının aldatmasına tahammül eden kadın cennete gider. '(?)

KULLANIM KALIPLARI; GELENEKSEL ? YÖRESEL SÖYLEMLER

1.'At, avrat, silâh(Sahip olunacak şeylerden biri kadın…);

2.Kız doğdu!(Hayıflanma içerir);

3.Kadından şoför olmaz! (Eksiltme, aşağılama)

4.Gemilerde kadın uğursuzluk sayılır.

5.Rüyada kız çocuk görmek kötüye yorulur.

6.Kız isteme, kız alma, kız verme…(Mal gibi görülme)

7.Kız-oğlan-kız   (bekâret); dul kadın.(Cinsiyetçi bakış açısı)

8.Kadınlar hamamına dönmek…(Gürültü, patırtı için benzetme)

9.Âdet görme dönemine 'kirlenme' demek.

YİYECEKLER

Şıllık tatlısı (Urfa yöresi), kadınbudu köfte, hanımgöbeği, dilberdudağı…

 

    Yukarıda sayılan ve toplumun önyargılarını, değer yargılarını oluşturmada etkin; yaygın olarak ve/veya çokça kullanılan, yaşamın hemen her alanında karşımıza çıkan, toplumun yapı taşları olarak değerlendirebileceğimiz bu ortak bellek ürünü anonim örnekleri, toplumumuzun zihinsel yapılanmasında önemli rolleri ve katkıları olduğunu düşündüğüm için önemsiyorum.

Ancak, 'ifade özgürlüğü' kapsamında olduğunu düşünsem de, evrensel / ülkesel olarak kabul görmüş, güvenilmiş, saygı ve hayranlık duyulmuş tanınmış kişilerin 'söz'lerinden (Vecizeler) söz etmeden geçemeyeceğim. Çünkü onlar, geniş kitlelere ulaşan, onları derinden etkileyen bilim insanları, filozoflar ve sanatçılardır. Toplumların kadınlar aleyhine zihinsel yapılanmasında bu etkilerinin yadsınamayacağı konusunda belki siz de benim gibi düşünürsünüz.

ÖZLÜ SÖZLER (VECİZELER)

 1.Erkek olmadığıma memnunum; yoksa bir kadınla evlenmek zorunda kalacaktım. (Madame de STAEL)

 2.Kadında hayvan niteliği üstündür. Çünkü kadın, renge ve kokuya düşkündür. (MEVLÂNA)(Bu söz tartışılabilir.)

 3.Kadın, acâib-i mahlûkattandır. (ABDÜLHAK HAMİT TARHAN)

 4.Kadınların en hayırlısı, dünyaya çok evlât getirendir. (Hz. ALİ)

 5.Kadın: Yılanların en tehlikelisi, zehrinin ilacı bulunmaz. (BHARTRİHARİ)

 6.Kadın, erkeklere zevk vermez; keder verir, dert verir. (ANATOLE FRANCE)

 7.Kadınlar, cehennemin kapısıdır. (AZİZ HİERONYMUS)

 8.Kadınlarla görüşmeye mi gidiyorsun? Kamçını unutma! (FRİEDRİCH NİETZSCHE)

 9.En tatlı kadın dahi acıdır! (F.NİETZSCHE)

10.Kadınlar hep budur işte: Dişi kedi ve kuş. Ya da eğer her şey yolunda gidiyorsa, birer inek! Onlar, kilit altında korunması gereken mallar, mülklerdir; hizmetçilik için yaratılmış ve kendi mükemmeliyetlerine sadece ast konumunda ulaşabilen mahlûklardır. (F.NİETZSCHE)

11.Kadından azgın hayvan, kadından azgın ateş yoktur. (ARİSTOPHANES)

12.Kadınlar sade bal değil, zehir tesiri de yaparlar. (HALİDE EDİP ADIVAR)

13.Düşünen bir kadın, boyanan bir erkek kadar iğrençtir.(LESSİNG)

14.Kadın, üzerinde her şeyin döndüğü bir vidadır. (TOLSTOY)

15.Kadınların boğazlarını önce babaları, sonra kocaları, daha sonraları damatları doyurur. (JULES ROMAİNS)

16.Kadının nefes aldığı yerde hava bozulur. (K. KİSFALUDY)

17.Kedi, ağzı şapırdayanın, kadın, kesesi şıkırdayanın yüzüne bakar ve dizine çıkar. (REFİK HALİT KARAY)

18.Bana göre en çok korkulacak şey kadınlardır. (SAİD B. MÜSEYYEB)

19.Kadınların süs ve aylaklıklarının bizim alın terimiz ve emeğimizle beslenmesi gülünç ve haksız bir şeydir. (MONTAİGNE)

20.Susmak, kadınlar için bir süstür. (SOPHOKLES)

21. Kim ki günün birinde kadınlara hakaret etmekten vazgeçer, o, artık aptal olarak anılmaya lâyık zavallı bir adamdır. (EURİPİDES/ MÖ.480-406)

22.İtiraf etmek gerekir ki kadında gelişmiş bir adalet duygusu yoktur.(…); gerçekten de eşitlik duygusu, arzunun özümlenmesinden geçer ve bu arzunun hangi koşullarda ortaya konmasına izin verildiğini gösterir. Biz diyoruz ki, kadınların erkeklere kıyasla sosyal ilgileri daha azdır ve içgüdülerini yüceltme yetileri daha zayıftır.(SİGMUND FREUD, La Feminité(Dişilik), 1932

(Freud, daha sonraları bu konuda yanlış düşündüğünü kabul etmiş, yanlışını düzelterek telâfi etmeye çalışmıştır. Konuğumuz Dr. Osman Seçkin'in notu.)

23.Kadının sözüne, bülbülün sesine pek kulak asma. (KALAVELA/ Fin Destanı)

Değerli konuklarımız,

    Bu konuda söylenecek çok sözümüz var; ancak, zaman dar.

Sonuç olarak, kadın rahat bırakılmalı; bu baskının altından çekip çıkarılmalıdır.

    Ona, yaşamı konusunda akıl vermekten; yönetmek, hırpalamak ve hükmetmeye çalışmaktan; toplumdaki ve erkekteki her kötülüğün, namusun sorumlusu olduğunu söylemekten; eksik, yetersiz, güçsüz olduğunu yineleyip durmaktan; ayakları altına yalancı bir cennet sererken onu, geleneklere ve öfkelere malzeme edip alıp-satmaktan; şiddete ve cinsiyet ayrımına maruz bırakmaktan; anne ve hizmetçi olmak için yaratıldığını söylemeyi sürdürmekten; hakkında üretilen çiçek-böcek edebiyatından vazgeçilmelidir.

Yani, tüm bu kalıpları üreten, dayatan erkek egemen toplum düzeninin eril söylemine son verilmelidir. Kadınlar, birey olmayı gerçekleştirerek; kendi dişil söylemlerini oluşturmalı; ekonomik özgürlüklerini de elde ederek hakları için örgütlü bir şekilde mücadele etmelidirler.

Gerçek demokrasinin yaşanması için toplumun yarısını oluşturan kadının varlığı yadsınamaz.

Kadınsız demokrasi olmaz? LENİN.

 

KAYNAKÇA:

Türkçe Sözlük. Türk Dil Kurumu, 1989

Türkçe Sözlük. Türk dil Kurumu, 2005.

Kadın Düşmanı Sözlük. Agnes Michaux, 2011.

Atasözlerimiz(Kitap). Radikal Gazetesi eki.

Damıtılmış Sözler. M. Ertuğrul Saraçbaşı, 2004.

Karanlıktaki Özgür ve Asi Kadın 'LİLİTH'. Hülya Soyşekerci.

Antikçağ'ın Ötekisi Kadın. İsmail Gezgin, 2013.

Antikçağ'ın Kadınları ve Modern Zaman Algıları. İsmail Gezgin, 2013.

Kadınsı Özgürleşme Sürecinde Kuram ve Terapi. Mahan Doğrusöz, 2013.