USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Taze Tatlı (Dazea deeedatlı)

17-05-2018

Mardin sokaklarında yapılacak tüm işleri yaptım.

Hatta bir ara Rabbim rahmet eylesin, komşumuz ibrahim amcanın işine göz koyduysam da başarılı olamadım. İbrahim amca evinde Reyhan eker, çarşı pazarda satardı. Mardin esnafı dükkanın önüne kaldırımlara bu çiçeği bırakırdı.

Kaldırımlardan geçenler mutlaka Reyhanın başını okşar, salavat getirir öyle geçerdi.

Sayın valim, her ne kadar Mardin´e has olmasa da kendimizi bildik bileli çarşıda, pazarda, evlerin avlularında sıkça gördüğümüz Reyhanı tekrar Mardin´in kaldırımlarında görmek isteriz.

Neyse tatlılar soğumadan yazmaya devam edeyim.

Öyle tatlıyı aldım sattım ile bitmiyor.

* Sabah imamdan önce kalkacaksın

* Tepsinin altını, üstünü kontrol edeceksin

* Ölçü birimini yanına almayı unutmayacaksın

* Önceki günün kar zarar analizini yapacaksın

* Stratejini tekrar gözden geçireceksin

* Her türlü olumsuzluğa karşı bir metre naylon örtüyü unutmayacaksın.

* Başkasının sahasına girmenin tehlikelerini uzun uzun analiz edecek, yüzünü mutlaka sokakta yıkayacaksın, öbür türlü geçen her saniye aleyhimize işliyordu.

Neyse, mama Zekiye´nin evinde yüzlerce irili ufaklı satıcı toplanmış, savaşa giden askerler gibi ölçü birimleri ( genelde salata çatalı, yada meyve bıçağı ) hakkında analizler yapılır, ona göre stratejiler geliştirilirdi. Valla ne yalan söyleyeyim acemilik mi desem insaf mı desem bilemiyorum, kullandığım ölçü birimi genelde yemek çatalı olurdu.

Tatlıları alanlar birer ikişer mahallelere tatlılarını satacakları mekanlara doğru gidiyor "dazea dadli" diyerek ortalığı ayağa kaldırıyorlardı.

Tatlılar öğleye kadar tepside duruyorsa, nerede hata yaptığımızı bir çeşme başında düşünür ona göre çare aramaya başlardık.

Rüzgar tepsilerin başımızdan düşmesine, tatlılarımızın toz toprak içinde kalmasına neden olurdu.

Üzüntülü bir şekilde tatlıları toplar bu çeşmelerde vicdan azabı ve besmeleler eşliğinde yıkayıp tekrar satmaya devam ederdik.

Başkasının mıntıkasına girmek öyle kolay değildi. Önce mıntıka sahibinin sesini dinler ona göre ilerlemeye devam ederdik. Mıntıkaya girdikten sonra eğer şanslı isen tatlı almak isteyenler sana seslenecek, öbür türlü bağırmaya kalksan mıntıka sahibinden yiyeceğin dayağın matematiksel hesabını bir çırpıda yapman yada ışık hızı ile oradan uzaklaşman lazımdı.

Velhasıl...