USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
GÜNDEM

MARDİN'DE ATATÜRK ANILDI.

ATATÜRKÜ ANMA GÜNÜNDE VALİ DR. AHMET CENGİZ DEMOKRASİ ESASINA DAYANAN HÜKÜMETLERDE HÂKİMİYET, HALKA, HALKIN ÇOĞUNLUĞUNA AİTTİR.

MARDİN'DE ATATÜRK ANILDI.
10-11-2013 12:57
Google News

 

       Mardin'de Atatürk, ebediyete intikalinin 75. Yılnda çeşitli etkinliklerle anıldı. Hükümet konağı önünde gerçekleştirilen saygı duruşunun ardından,Atatürk Kültür Merkezinde anma törenleri devam etti.Atatürk'ün sevdiği türküler ve kazandığı zaferler dile getirildi.

             Mardin Valisi  Dr. Ahmet Cengiz'in günün anlam ve önemine dair yaptığı konuşma uzun süre alkışlandı. Vali Cengiz şunları söyledi.'Tüm dünyanın örnek bir asker, siyasetçi, reformcu, karizmatik ve pragmatik, tarihe yön veren bir lider olarak kabul ettiği Atatürk, kurduğu rejimin demokratik bir cumhuriyet olmasını hedeflemiştir. Demokrasi ilkesi, Atatürkçü düşünce sisteminin; Cumhuriyetçilik, millî egemenlik ve halkçılık gibi diğer temel ilkeleriyle çok yakın ilişki içindedir. Atatürkçü düşünce sisteminde Halkçılık ilkesi, çoğu zaman siyasal demokrasi ile aynı anlamda kullanılmıştır.  Bunu, Atatürk`ün Medeni Bilgiler kitabına esas olan notlarında da rahatlıkla anlayabiliriz.Buna göre: "İrade ve hâkimiyet, milletin tümüne aittir ve ait olmalıdır.

                Demokrasi prensibi, Atatürkçü düşünce sisteminde milli hâkimiyet şekline dönüşmüştür.Demokrasi esasına dayanan hükümetlerde hâkimiyet, halka, halkın çoğunluğuna aittir.

                Demokrasi prensibi, hâkimiyetin sadece millette olmasını gerektirir. Milli egemenliğin, halkçılık ilkesiyle tamamlanması, ona demokratik içeriğini kazandırmıştır.Halkçılık veya demokrasi ilkesi, milli egemenlik ilkesinin doğal ve zorunlu bir sonucudur.Atatürkçü düşünce sistemi içinde demokrasi ile eş anlamlı olarak kullanılan halkçılık, milli mücadele yıllarının demokratik atmosferi içinde gelişmiştir. Bildiğiniz gibi, Milli Mücadelemizin en dikkate değer yönlerinden birisi, bu ölüm kalım savaşının, hukuk açısından her şeye yetkili, demokratik bir meclis eliyle yürütülmüş olmasıdır.

                Birinci T.B.M.M (1920-23) tarihî görevini tamamlayıp, İkinci Dönem Meclis oluştuktan sonra da, yeni Türkiye Cumhuriyeti Devleti`nin siyasi rejiminin demokratik bir rejim olması kararlılığı devam etmiştir.

Atatürk, bu dönemdeki çeşitli beyanlarında demokratik rejime olan inancını tekrarlamıştır.

Nitekim bu ortam içinde, 1924 Kasımında Halk Fırkası'ndan ayrılan bir gurup milletvekili, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası adı altında bir muhalefet partisi kurmuştur.

Ne yazık ki bu çok partili hayat uzun sürmemiş, 1925 Şubatında, çıkan Şeyh Sait isyanı nedeniyle Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, 3 Haziran 1925 tarihinde Bakanlar Kurulu kararıyla kapatılmıştır.

                Atatürk, 1930 yılında çok partili demokratik hayatı kurmak için bir girişimde daha bulunmuş, yakın arkadaşı Fethi Okyar Bey`e 12 Ağustos 1930 tarihinde Serbest Cumhuriyet Fırkası adıyla bir muhalefet partisi daha kurdurmuştur.

Partinin kuruluşundan sonra Atatürk`ün Fethi Bey`e yazdığı şu mektup, onun demokrasi hakkındaki görüşlerini belirtmesi bakımından önemlidir:

"Büyük Millet Meclisi`nde ve millet önünde, millet işlerinin serbest münakaşası ve iyi niyet sahibi zatların ve fırkaların düşüncelerini ortaya koyarak, milletin yüksek menfaatlerini aramaları, benim gençliğimden beri âşık ve taraftar olduğum bir sistemdir. Memnuniyetle tekrar görüyorum ki laiklik esasında beraberiz. Zaten benim siyasi hayatta bir taraflı olarak daima aradığım ve arayacağım temel, budur.Cumhurbaşkanı bulunduğum müddetçe, Cumhurbaşkanlığının bana verdiği yüksek ve kanuni vazifeleri, hükümette olan ve olmayan fırkalara karşı adilane ve tarafsız ifa edeceğime ve laik cumhuriyet esası dâhilinde fırkanızın her nevi siyasi faaliyet ve cereyanlarının bir engele uğramayacağına emniyet edebilirsiniz efendim."

                Atatürk'ün tek parti sistemini Türkiye için kalıcı bir rejim olarak değil, belli bir dönem için zorunlulukların ortaya çıkardığı geçici bir dönem olarak gördüğü, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın kuruluş hazırlıklarının yapıldığı günlerde söylediği su sözlerden çok iyi anlaşılmaktadır:

"Cumhuriyet Halk Fırkası'nın esas prensibi, memleket ve milletin gerçek selamet ve saadetini temine çalışmaktır ve amaca götüren yol bence budur ve bellidir.

O da Cumhuriyet`i güçlendirme ve sağlamlaştırma ile beraber fikrî ve sosyal inkılâpta ve medeniyet ve yenileşme yolunda milletin azimle ve başarıyla yürümesini sağlamaya yol göstermektir.

Bu, belli olan ve fakat şüphesiz yorucu ve uzun olan yolun yolcuları, başlangıçtan sona kadar bir hizada ve aynı zamanda aynı yorgunluk derecesinde yürümeyebilir ve bu takdirde düşünce ve tedbirleri arasında fark olabilir.

Fakat yoldan sapmamaları, genel hedeften gözlerini ayırmamaları, esas amacı ihlal etmemeleri lazım gelir.

Bugün, belli olan yolun başında bulunuyoruz. Henüz düşünceleri etkileyecek kadar yol alınmış değildir.Görüşler gerekli ölçüde açıklık kazanmalıdır.

                Yine Atatürk Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın, kuruluş amacının dışına çıkarak genç Türkiye Cumhuriyetine karşı olanların bir odak merkezi olması tehlikesi nedeniyle, kendisini feshetmesini takip eden aylarda,  şunları söylemiştir:

"Milletin tarihinde bazı devirler vardır ki, muayyen maksatlara erebilmek için maddi ve manevi ne kadar kuvvet varsa hepsini bir araya toplamak ve aynı istikamete sevk etmek lazım gelir.

Yakın senelerde milletimiz böyle bir toplanma ve birleşme hareketinin mühim neticelerini idrak etmiştir.

Memleketin ve inkılâbın içeriden ve dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı masuniyeti için bütün milliyetçi ve cumhuriyetçi kuvvetlerin bir yerde toplanması lazımdır.

Ayni cinsten olan kuvvetler, müşterek gaye yolunda birleşmelidir."

                Serbest Fırka denemesinin başarısızlıkla sonuçlanmasından sonra da demokrasi yolunda girişimler sürmüştür.

Örneğin 1931 ve 1935 milletvekili seçimlerinde, bazı milletvekillikleri için Cumhuriyet Halk Fırkası tarafından aday gösterilmeyerek, bu sandalyeler bağımsız adaylara bırakılmıştır.

Nihayet, 1945 yılı içinde muhalefet partilerinin kuruluşuna izin verilmek suretiyle, çok partili demokratik hayata geçilmiştir.

Türkiye, tek partili bir rejimden; savaş, ihtilâl, darbe, v.s. gibi zorlama olmaksızın, çok partili bir demokrasiye dönüşen nadir örneklerden biridir.

Bunun temel sebebi, Atatürkçü dünya görüşünün demokratik karakteridir.

Atatürk, demokrasiye ters düşen çağdaş siyasal akımları eleştirmiş, bunların Türkiye için uygun olmadığını savunmuştur.  Örneğin Bolşevik Rejimi ile ilgili şunları söylemiştir: 'Bolşevik teorisine göre bütün Rus milleti içinden, işçi, deniz ve kara kuvvetlerinden ibaret bir azınlık, ekonomik esaslara dayanan komünist partisi adı altında birleşerek, bir diktatörlük vücuda getirmişlerdir.

Gayelerinde millî değildirler. Kişisel hürriyet ve eşitlik, tanımazlar. Halk egemenliğine saygı göstermezler. İçte çoğunluğu, zor ve baskı ile görüşlerine itaate mecbur ederler; dışta, kendi prensiplerini yaymaya çalışırlar. Hâlbuki hükümet kurmaktan amaç, evvelâ ferdî hürriyetin teminidir.

Bolşevik hükümet şeklinde istibdat mahiyeti görülmektedir. Bir cemiyeti, bir kısım insanların görüşlerinin zorla esiri ve zebunu yaşatmak şekline, tabii ve makul bir hükümet sistemi nazariyle bakılamaz.' 'Biz, memleket halkı fertlerinin ve çeşitli sınıf mensuplarının birbirlerine yardımlarını aynı kıymet ve mahiyette görürüz; hepsinin menfaatlerinin aynı derecede ve aynı eşitlikçilik duygusuyla teminine çalışmak isteriz. Bu tarzın, milletin genel refahı, devlet bünyesinin kuvvetlenmesi için daha uygun olduğu kanaatindeyiz. Bizim görüşümüzde çiftçi, çoban, işçi, tüccar, sanatkâr, doktor, kısacası herhangi bir sosyal müessesede çalışan bir vatandaşın hak, menfaat ve hürriyeti eşittir.

Devlete, bu anlayış ile azamî yardımcı olmak ve milletin güven ve iradesini yerinde kullanabilmek bizce, bizim anladığımız manada halk hükümeti idaresi ile mümkün olur.'

Kuruluş yıllarında tüm yokluklara rağmen varolma mücadelesini Atatürk`ün önderliğinde destansı bir dirilişle zafere dönüştüren Türkiye Cumhuriyeti, bazı dönemlerde kesintiye uğramış olsa da, yine Atatürk`ün temellerini attığı demokrasinin katkılarıyla ve Atatürk`ün gösterdiği çağdaş uygarlık hedefine ulaşma çabalarıyla dünden bu güne çok mesafe katetmiştir.

                Bu gün Türkiye Cumhuriyeti, gerek zengin kültürü, gerek ekonomik ve teknolojik gelişmişliği ile dünya devletleri arasında önemli bir yere gelmiş, örneğin 1950`li yıllarda yardımlarını kabul ettiği bir ülkeye, bu gün yardım edebilecek güce erişmiştir.Bu başarı, tüm tüm milletimizindir.

*Bize bu vatanı yurt, Demokratik Türkiye Cumhuriyetini miras olarak bırakan Ulu Önder Atatürk`ü, sonsuzluğa uğurlanışının 75. yılında saygı ve minnetle anıyorum'

                 Anma törenine üst düzey askeri yetkililer,kamu kurum ve kuruluş temsilcileri öğretmen,öğrenci ve vatandaşlar katıldı.

 



Editor : HaberPanelim.com
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
ANKET TÜMÜ
ARŞİV ARAMA
E-GAZETE TÜMÜ
PUAN DURUMU TÜMÜ
TAKIMOPuanAV.
1Galatasaray3287+53
2Fenerbahçe3285+57
3Trabzonspor3252+12
4Beşiktaş3351+6
5Çaykur Rizespor3248-4
6Başakşehir FK3246+4
7Kasımpaşa3246-2
8Sivasspor3244-5
9Antalyaspor3242-1
10Alanyaspor3242-5
11Adana Demirspor3240+5
12Samsunspor3238-6
13MKE Ankaragücü3337-3
14Kayserispor3237-9
15Konyaspor3236-11
16Hatayspor3233-8
17Gaziantep FK3231-15
18Fatih Karagümrük3230-6
19Pendikspor3230-28
20İstanbulspor3216-34
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ