USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
YAŞAM

YAZAR ORHAN AKSOY İLE RÖPORTAJ

Yazar Orhan Aksoy "BEN KLASİK BİR YAZARIM"

YAZAR ORHAN AKSOY İLE RÖPORTAJ
23-08-2021 13:35
23-08-2021 13:40
MARDİN
Google News

Hazırlayan: Metin Aydın

Yazar Orhan Aksoy; kadim kültürler ve eski filozoflarla hemhal, onlar ile aynı sularda kulaç atmaya çalışan bir edebiyat sevdalısı. Yazarak kendini bulmaya (oldurmaya) çalışıyor… Kendini bulduğunu sandığı her ne varsa onu alıp içindeki karanlık dehlizlere doğru sürüklüyor... Aksoy’un yazdıklarında; handiyse karanlığın sesini dışarıya (aydınlığa) çıkarmaya çalışan bir derdi var... İçine atıldığı (bir kader gibi yaşadığı!) coğrafyanın sosyo-kültürel membasını: Tarihimizin, kültürümüzün, dilimizin yok olup gitmesine seyirci kalamayız…” şeklinde okuyan Yazar Orhan Aksoy, daha derinlere kazarak (kesintisiz yazarak), ne kadar sığ ve sıradan insanlar olduğumuzu da hikâyeleriyle imliyor aslında. Okuru bol olsun.

 -Yazar Orhan AKSOY kimdir?

1978 yılında Mardin/Kızıltepe’de doğdum. Babam bir kamu bankası çalışanıydı, genelde yakın çevrede görevlere gidiyordu. 1985 yılında babamın tayini çıkınca  kentten ayrıldık. Bundan sonraki yıllarımız farklı il ve ilçelerde geçti... 1996 yılında Fırat Ünv. Sağ. Hiz. MYO Radyoloji programını okumak için Elazığ’a gittim. 1998 yılında mezun olduğum sene Ankara’da özel sektörde iş bulunca orada yaşamaya başladım. 2001 yılında devlet memuru olarak atandım. 2006 yılında evlenince tekrar Mardin’e geri döndüm.

 -Yazarlık serüvenin nasıl başladı? Öykülerini nasıl çatıyorsun?

Daha ortaokuldayken yazarlığa merakım vardı. O zamanlar, daha çok şark edebiyatı okuyordum. Liseden sonra önce Türk edebiyatı sonra Rus edebiyatı ile ilgilendim. Üniversite yıllarında daha çok okumaya başladım. Maddi olanakların yetersizliği nedeniyle iki yılda radyoloji programını bitirip, para kazanmayı düşünüyordum. Ankara’ya gittikten sonra bütün boş vakitlerimi okumakla geçirdim. Ankara’da bu nedenle hiç arkadaşım olmadı. İlk kurgularımı o yıllarda yaptığım halde bunu yazıya dökemiyordum. Yılar geçiyor, yaptığım kurgular da artıyordu. Yazmalıydım, ama bir türlü yazmayı beceremiyordum. Bu nedenle yazıya geçirene kadar, hikâyeleri başkalarına anlatarak kendimi mutlu ediyordum.

 

-İlk kitabın (Karar - 2020) okurlarla buluştu… Bu kitabın yazılma ve okuyucuyla buluşma hikâyesini anlatır mısınız?

Bu kitabı intihar etmeyi düşünen biri için kurguladım. Ona “misal evi”nden örnekler vererek, insanın kendisini bir yerlere veya bir düşünceye hapsetmemesi gerektiğine vurgu yapıyordum. Bu şahısla yaptığım bu konuşmalar sonra kitap kıvamını aldı. Yaklaşık bir yıl sonra da basmaya karar verdim. Böylece yıllardır kurguladığım şeyleri yayınlamaya da karar vermiş oldum. Bunda bana, "Çok güzel hikâyelerin var, ama ne yazık ki bu hikâyeler seninle mezara gidecek gibi görünüyor.’’ diyen yazar S. Serra Erdoğan’ın büyük etkisi oldu. Belki de yazmaya başlamamı bu hanımefendiye borçluyum

 -Lora Yayıncılık imzasıyla çıkan kitabının tanıtım metninde, “Bir Mardin hikâyesiyle, hayatı yeniden sorgulamaya başlayabilirsiniz. Belki aradığınız şeylerin ipuçları bu kitaptadır! KARAR SİZİN ARTIK!” şeklinde duyurusu yapılmakta... Mardin’i anlatan bu hikâyede; kararını okurlara bıraktığınız bu “hayatı sorgulamak” bahsini açabilir misin?

Aslında bu hikâye direkt Mardin’i anlatmıyor, ama daha önce Mardin’de farklı dinden olan insanların yaşadığı aşklar bu kitabın kurgusunda etkili oldu. Mardin’in çok dinli yapısı, gizemli harabeleri, birçok kültürün birlikte yaşaması beni etkiledi. Bu kitaptaki diyaloglar bu nedenle felsefi nitelik taşıyan metinler olduğu kanaatindeyim. Yine kitabın sonunda Hz. Meryem ile Hz. Fatma’ya değinerek erkek egemen bir toplumda mezheplere ve fırkalara bölünmüş din algısını, iki kutsal figür üzerinden, asıl saf kaynağına indirgemeye  çalıştım.

 -Kitabınla ilgili okur ve yazarlardan nasıl tepkiler alıyorsun?

Birçok kişi,  bunun gerçekten yaşanmış bir olay olup olmadığını sordu. Bu konuda takdiri okuyucuya bıraktım. Kitap yazarın elinden çıkınca mülkiyeti okuyucunun olur. Yazar çevremdense; çok katmanlı ve güzel bir öykü yazdığımı ama bunu daha iyi betimleyebileceğim yönünde eleştiriler aldım.

 -Yazdıklarını (kalemini) nasıl bir yere koyuyorsun?

Ben klasik bir yazarım. Modern edebiyattan da sanırım uzak biriyim. Daha çok kadim kültürler ve eski filozoflar hoşuma gidiyor. Bunların kendimce uzun uzun anlatabileceğim nedenleri var. Ancak yazı yazmak kültürel birikimin yanında, biçim, üslup, teknik, gramer, imla gibi birçok beceri gerektiriyor. Ben şu an bu konularda kendimi geliştirmeye çalışıyorum.

 -Dünyaya gözlerini açtığın coğrafyanın realitesiyle yazarlık uğraşının ilişkisi nedir? Ve sence yazar kimdir ve toplumla ilişkisi nasıl olmalıdır?

Yaşadığım coğrafya son yirmi yıldır baş döndürücü bir dönüşüm geçirmektedir ancak bunun olumlu yönde olduğunu düşünmüyorum. İnsanların kendi dil, kültür ve geleneklerinden uzaklaştıklarını görüyorum. Bu değişim bireyselcilik diyebileceğimiz, popüler ve seküler bir kültüre doğru, bilinçsiz bir savrulma olduğunu düşünüyorum. İnsanlar okumuyor ve değer üretmekten de çok uzaklar. Bölgenin aydınları birçok konuda çabalıyor gibi görünüyor, ama yeterli mi bilemiyorum. Bölge insanının maddileşmesi ve sefahate dalmasını doğru bulmuyorum. Hayatı, iş ve aş olarak iki kelimeye indirgemek çok yanlış. Binlerce yıllık tarih ve kültürümüz var, değerler üretmeliyiz. Tarihimizin, kültürümüzün, dilimizin yok olup gitmesine seyirci kalamayız…

 -Seni etkileyen yazarlar hangileridir ve nereden besleniyorsun?

Dünya klasiklerini okumaya gayret ettim… Bir ara Dostoyevski ile Gogol beni çok etkilemişti, daha sonra Tolstoy ile Stainbeck çok etkilendiğim yazarlar oldu. Gerçi hiçbir yazar için bu benim idolümdür diyemem. Ben yazarlardan çok, fikir adamlarını okumayı tercih ediyorum. Haris el Muhasibi, İmam Gazali, Muhiddinİbni Arabî gibi İslam âlimlerinin yanında, Aristo, Platon, Descartes gibi filozofları da okumaya çalışıyorum. Her türden ve her fikirden okuma gayret ediyorum.

 -Çok dilli bir yazar olarak; bu membanın (zenginliğin) yazdıklarına nasıl bir etkisi oldu?

İki dili, Türkçe ile Kürtçeyi konuşabiliyorum, Arapça ile İngilizceyi de çat pat anlıyorum ama Türkçe eğitim görmüş biri olarak tek yetkin olabileceğim dilin Türkçe olabileceğine kanaat getirdim. Yıllar önce Zazaca’yı da konuşabiliyordum, ama yirmi yıl boyunca kullanmadığım için neredeyse unuttum. Her ne kadar Türkçe yazıyor olsam da düşünce dünyama diğer dillerin de hâkim olduğunun farkındayım, bu beni doğal olarak zenginleştiriyor diyebilirim.

 -Okurla yeni buluşan ilk kitabının daha buğusu üstündeyken ikinci ve üçüncü kitabının da yakınlarda yayınlanacak… Bu telaşını (aceleciliği!) nasıl okumak gerekiyor?

-Bunu yıllarca biriktirip yazmamama bağlayabilirsiniz… Şu anda kafamın içi kurgularla dolu… Tüm bunları bir an önce kaleme alıp zihnimi boşaltmalıyım.

 -Geleceğe dair projelerin nelerdir?

-Emin değilim. Öncelikle aklımdaki hikâyelerin tamamını yazmak istiyorum, daha sonra felsefeye yöneleceğimi düşünüyorum. Tahminimce ilk sekiz kitabım roman, öykü ve hikâyeler oluşacak gibi, daha sonra bilim, felsefe ve dinlerle ilgili yazmayı düşünüyorum.

 -Son olarak neler söylemek istersin? Teşekkürler Orhan AKSOY.

Bu röportaj nedeniyle size teşekkür etmek istiyorum. Dünyanın en az okuyan ama en çok konuşan ülkesindeyiz! Herkesin daha çok okuyup daha çok yazarak kolektif bir bilinç oluşturmasını diliyorum. Başta ülkem ve bütün dünyaya yansıyacak bir bilince katkı sunabilirsem mutlu olurum.

 

 

 


Editor : Mehmet ÇELİK
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
ANKET TÜMÜ
ARŞİV ARAMA
E-GAZETE TÜMÜ
PUAN DURUMU TÜMÜ
TAKIMOPuanAV.
1Galatasaray3493+59
2Fenerbahçe3386+57
3Trabzonspor3355+13
4Beşiktaş3351+6
5Başakşehir FK3349+6
6Çaykur Rizespor3348-6
7Kasımpaşa3346-4
8Antalyaspor33450
9Alanyaspor3345-3
10Sivasspor3345-5
11Adana Demirspor3441+2
12Samsunspor3339-6
13MKE Ankaragücü3337-3
14Kayserispor3337-10
15Konyaspor3336-13
16Gaziantep FK3334-13
17Fatih Karagümrük3333-5
18Hatayspor3333-9
19Pendikspor3330-31
20İstanbulspor3316-35
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ