Ülke siyasetinin düzgün bir konjonktürde yapılmasına en fazla ihtiyaç duyulduğu günümüzde ; yönetmekte ve yönetme iddiasında olan siyasi partilerimizi bir grup toplantısı tutkusu almış başını gidiyor.
Meclisin çalışma dönemlerinde , mecliste grubu bulunan 5 siyasi parti haftanın bir gününde, olağanüstü bir engelin olmaması durumunda grup toplantısı adı altında adeta şov yapmayı adet hali bellemiş.
Üçünün salı günleri, ikisinin çarşamba günleri yaptığı bu toplantılar ; varsa yandaş televizyonları tarafından canlı olarak yayınlanmakta, yandaş televizyonu olmayan parti kaderine küserek ana haber bültenlerinde birkaç saniyelik yayına razı olmakta.
Öncelikle ülke gündeminin ve parti içi bazı konuların masaya yatırılıp, sadece Genel Başkanın değil toplantıya katılmış milletvekillerin, parti meclisi üyelerinin, partili belediye başkanlarının ve varsa il başkanlarının söz alıp konuşabileceği bir platform olması gereken toplantı, Genel Başkanların prompterlere yüklenmiş metinleri konusma uslubuna uygun hakaretler ekleyerek okuması şeklinde geçiyor.
Ülke gündemi ve parti içi çalışmalarına çok az yer verilirken ; biribirlerine hakaret ve aşağılayıcı ifadelerden vakit kalırsa ; bu sefer haftaya seçim varmış gibi kendini secim meydanındaki parti otobüsünün üstünde sanıp parti programından bahsedilmekte, çeşitli vaatler sıralanmakta.
Oysa ; siyasi parti liderlerinin biribirlerine laf yetiştirme , mahalle kahvesinde bile yapılmayacak hakaretleri sıralama yeri olmayan o kürsüden konuşulması gereken vatandaşın sıkıntısı olmalı. Bir öncekinin unutulması için yaratılan suni gündem olmalı. Diş politika olmalı. Zaafa uğramış değerler olmalı.
Bahse konu grup toplantısını salı günleri yapmakta olan siyasi partilerimizden biri ; hak ve özgürlükler, barış ve demokrasi, insan hakları , eşitlik gibi temel kavramlar ile birlikte; çözüm bekleyen bölgesel ve genel sorunların da bulunduğunu hatırlaması, o sorunlara odaklanıp çözüm yolları geliştirmesi önerilerini sunması gerekir. Azımsanmayacak bir güce sahip bu siyasi yapının yüklenmiş olduğu bölgesel misyonu genişletme yoluna gitmeli ve genel ifadeyle Türkiye partisi olma yönünde adımlarını sıklaştirmali.
Aynı gün grup toplantısını yapmakta olan bir diğer partinin ana muhalefet konumunda olması vatandaşa karşı sorumluluğunun daha fazla olmasını gerektirdiği için, daha duyarlı olma gibi bir zorunluluğu var. Kendisinden olan beklenti daha fazla olduğundan ; başka partilerin yapmadığını kendisi yapmalı. Grup Toplantılarını amacına daha uygun, demokratik ve katılımcı bir biçimde yapmalı.
Konuşma formatını değiştirip, söz hakkının herkese olabileceğini gösterip fikirlerin açıklanmasını sağlamalı.
Sahip olduğu liyakatlı ve donanımlı kadroyu daha geniş alanlarda kullanmalı.
Iktidarın kasıtlı hamlelerini boşa çikarmak icin itidal ve sukuneti elden birakmamalı.
Suni gündemlere balıklama atlamadan, gündemi kendi yaratacak atraksiyonlar yapmalı.
Üye yapısı ve örgütlenme konusunda sözde ve göstermelik değil, gerçek adımların atılması sağlanmalı.
Parti içi çekişmelere son verilerek; partinin gerçek sahipleriyle bütünleşerek eski devrimcilik ve yurtseverlik ruhunun kazanılmasının yoĺlari aranip mutlaka gercekleştirmeli.
Partinin geleceği açısından bazı konularda daha cesur, daha radikal ve en önemlisi tam net olmanın önü açılmalı.
Salı günlerinde grup toplantılarını yapan bir diğer parti ; yılların milliyetçilik mucadelesini kısa sürede bitirmesini beceren ve iktidarin peşine takılarak yaşamını sürdürme çabasında olan bir parti. Kürsüye çikmakta zorlanan, önündeki prompterden yazıyı güçlükle okuyabilen Genel Başkanın el kol hareketleriyle önüne gelen kişi ve kuruluşlara tehditler yağdirmaktan ve ittifak halinde olduğu iktidar partisinin sözcülüğünü yapmaktan başka bir marifeti yok. Geleceği meçhul olan bu siyasi yapı için bir beklenti içinde olmak hayalcilik olur.
Son zamanlarda gerek çıplak gözle görüldüğü kadarıyla ve gerekse yapılan kamuoyu yoklamalarında ciddi bir ivme kazandığı gözlenen ve toplantılarını çarşamba günlerı yapan bir diğer parti, ülke gündemine yoğunlasmaktan çok; kısa sürede seçim varmış gibi parti programını anlatmakla sürdürüyor konuşmalarının çoğunu. Her ne kadar prompterden okuyor olsa da vücut dilini çok iyi kullanması ciddi bir kazanım. Şehir şehir gezerek yoğun bir vatandaş teması sağlayan Genel Başkan, vatandaşla olan yakınlığını grup toplantılarına taşıma düşüncesini toplantıya getirtip kürsüye çıkardığı mevsimlik işçi, emekli ve simitçilerle şova dönüştürmesi başarılı bir mizansen olmuyor.
Merkez sağın toplanma adresi olarak gözüken bu siyasi partinin ittifak içindeki istikrarlı duruşuyla iyi bir konuma gelmesi beklenirken ; omuzlarında taşıyacağı ağırlığın bilincinde olmalı.
Haftanın son grup toplantısı amacından en fazla uzaklaşan , tamamen şova dönük bir toplantı olarak gözlemleniyor .
Zaman zaman fanatik partililerin bile balkonlarda yerini aldığı toplantı; büyük bir katılımla , katılımcı milletvekili ve parti yöneticilerinin ayakta hazırolda alkışlarla karşıladığı Genel Başkan ; parmak işaretleriyle yaptığı selamlama ile çıktığı kürsüde; tehdit, hakaret, meydan okuma dolu konuşmasının ardından yine aynı işaret selamıyla alkışlar arasında kürsüyü terk eder.
Konuşmanın tehdit, meydan okuma ve hakaretlerden arda kalan kısmında; refah düzeyi yüksek, her türlü özgürlüğün var olduğu, ekonomisi tavan yapmış, eğitim, sağlık, tarım, işsizlik , sanayi sorunlarını aşmış, huzur ve güvenlik sorunu olmayan, tüm ülkelerle iyi ilişkiler içinde olan, toz pembe bir yaşamın hakım olduğu bir Türkiye den bahsetmenin ihmal edilmediği konuşma, biten ve tüm televizyon kanallarından canlı olarak yayınlanan bir GRUP TOPLANTISI olmuş oluyor.
