Vallahi bana göre pek birşey çıkmadı.
Çok şeyler konuşuldu, az miktardaki talep ve önerileri çok kişi dile getirdi ama, verilen bol esprili cevaplarda; kent ve bölge insanını sevindirecek somut çözüm ve katkılar yer almadı.
Az şeylerin çok konuşulduğu Mardin İş Dünyası Buluşmasının tek kazananı Mardin Büyükşehir Belediyesi oldu.
Büyükşehir Belediye Başkan Vekili-Vali Mahmut Demirtaş'ın çok önemsediği ve büyük umutlarla hazırlattiğı Güneş Enerjisinden Elektrik Üretimi Projesi'nin finans sorunu bir talimatla halledilmiş oldu.
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati ; beraberinde getirdiği üst düzey bürokratlar ile refakatçı eski ve yeni milletvekillerin de katıldığı Mardin İş Dünyası Buluşmasını Mardin'de gerçekleştirdi.
Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Ali Tutaşı ile Vali Mahmut Demirtaş'ın konuşmaları sonrası Bakan Nebati'nin konuşması ile başlayan toplantıya, Ankara'dan gelen çok sayıda üst düzey bürokratın yanında çok sayıda; sanayici, çiftçi ve sivil toplum kuruluş temsilcisi katılım sağladı.
Toplantının basına kapalı olarak yapılan ikinci bölümüde Bakan'ın " Siz talep edin, biz kulak verelim " diyerek sıkıntılarını ifade etmelerini istediği katılımcıların bazıları ; her toplantıda yaptıkları gibi, gorevlilerin kibarca uyarmalarina ragmen protokol kurallarına uymayarak, oturma düzenini bozmak suretiyle ön sıralarda oturmak için verdiği mücadeleyi, sorunlarını dillendirme yönünde kullanmış olsaydı, daha verimli bir toplantı gerçekleşmiş olacaktı.
Diğer bazı katılımcılar ise; soru ve önerilerin kısa ve anlaşılır biçimde yapılması uyarılarına rağmen, uzun bir selamlama ve şükran ifadelerinin dışında ; elektrik sorunu, pahallı girdiler, yüksek kredi faizleri, KDV-ÖTV indirimi,kredi erişim zorluklarını tekrarlayıp durdu.
Kimse; bir önceki kişi aynı istekte bulundu, ben başka konuyu dile getireyim diye düşünmedi.
Sorulan sorulara ve dile getirilen sorunlara, yüzünden eksik etmediği tebessüm ve gözden kaçmayan bir rahatlık içinde, esprili bir biçimde cevap veren Sayın Bakan, birçok talep ve iddiaya karşı çıktı.
* Bakan Nureddin Nebati'ye göre ekonomik tablo hiç te ifade edildiği gibi kötü değil.
* Enflasyon geçicidir, kısa sürede çözümlenir.
* Kredi faizi iddia edildiği gibi yüksek değil.
* Tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi sürecini en iyi gecistiren ülkeler arasında Türkiye dünya birincisi.
* Çift haneli büyüme oranıyla Türkiye, en fazla büyüyen ülkeler arasında ilk sıralarda.
* İşsizlik her geçen gün azalmakta.
* İhracat rakamları katlanarak artmakta.
* 20 yıl içinde yapılan işler ve elde edinilen kazanımlarla ülke 21.yüzyıl Türkiyesi konumuna geldi.
* En güçlü ekonomik yapıya sahip 10 ülke arasında yerimizi aldık.
* Sanayicinin keyfi yerinde, şikayet etme hakkı yok.
* Vahşi sulama yapıp bıyıklarını bükerek çiftçilik yapan ve " elektrik-mazot-gübre-ilaç " diye yakınan zihniyet sona erdi.
* Türkiye bugün dünya liderliğine oynama konumuna gelmiş durumda.
* Birçok sektörde ürettiklerimizle dünyaya satış yapma noktasındayız.
* Açacağımız doğalgaz vanasıyla, nükleer enerji santralleriyle, elektrikle çalışacak araçlarıyla Türkiye adından en fazla bahsedilen ülke oldu.
Bütün bunları pür neşe bir şekilde, rahat bir yüz ifadesiyle sıralayan ve ortaya pembe bir tablo sunan Türkiye Cumhuriyeti'nin bir Bakanını dinlerken; başka diyarlarda yaşamakta olduğumu hissettim.
Yaşadıklarım ve anlatılanlar çok ayrı şeylerdi.
Gel-gitlerin arasına sıkıştım.
Psikolojik bir sorunun başlangıcında mıydım?
Sorular gelmeye başladı bir anda.
Peki bunlar anlatıldığı gibiyse ;
* Uganda'da mı 4.5 milyon kişinin borcundan dolayı elektrik ve doğalgaz abonesi iptal edildi?
* Milyonlarca icra dosyası Somali de mi
beklemekte?
* İki üniversite diplomalı binlerce inşaat işçisi Zimbave'de mi yaşıyor ?
* Ya çöp konteynerlerinden sebze seçip çocuklarına götüren anne Arakan'lı mıydı ?
* Çocuğuna bayramlık pantolon alamadığı için ipi boynu dolayıp intihar eden hangi ülkenin vatandaşıydı?
* Milyarlık vergi borcunun bir kalemde silindiği, banka kredi borcu nedeniyle traktörünün elinden alındıģı yer Kamboçya olmalı?
* Bir demet maydanozun 4 liraya, çeyrek lahananın 10 liraya satıldığı ülke neresiydi ?
Bu yaşam koşullarının var olduğu yerler belli iken, vicdansızca bir algı harekatı başlatıp ;
gülük-gülistanlık, refah ve huzur içinde yüzen, herkeslerin kıskandığı Türkiye'ye mal etmek haksızlık değil mi ?
Bu kadar da kıskançlık olmaz ki...
" Nazar etme ne olur,
Çalış senin de olur..."
O kadar etkilendim ki ; frekanslar dağıldı, karıştı sanki.
Baştan beri değinmek istediğim bir soruyu anca şimdi hatırladım. Sormadan olmazdı.
Sayın Bakan, konuşmasının büyük bir bölümünde " Özgüven ve inanma " kavramlarına vurgu yaptı.
Başarının kaynağının özgüven ve inanma olduğuna defalarca değindi.
Bir işe başladığımızda mutlaka , özgüven duymamızı ve konuya inanmamızı tavsiye etti.
" Bizim gibi inanarak ve kendinize duyduğunuz özgüvenle hareket ettiğinizde başarı mutlaka gelecektir " gibi bir iddiada bulunduğunda , kendisine " madem o kadar inanıyor ve kendinize o kadar güveniyorsanız ; bugün sizin de yaptığınız gibi bir konuşma metninde defalarca " Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde " ve/veya " Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla " ifadelerini adeta sloganlaşmış haliyle kullanma gereğini neden buluyorsunuz ?..
