USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

EŞYANIN RUHU

10-05-2018

              Doğumdan ölüme kadar en çok kiminle vakit geçiririz? Diye bir soru sorsam, eminim çoğumuz ailemizle diye cevap verecektir.

Ya, ailemizle beraber en çok vakit geçirdiklerimiz?

-Tabi ki eşyalarımız? Kolonya ve naftalin kokan o canım eşyalarımız.

 Gerek tarihsel bir döneme ait olan,  gerekse zaman yolculuğunda bize eşlik eden eşyalarımız sevinç ve hüzünlerimizin yegâne tanıklarıdır.  Binlerce anı yüklediğimiz eşyalarımız bir zaman sonra kimimizin nezdinde çöp, kimimizin nezdinde antika, kimimizin nezdinde de olmasa olmaz demirbaşlarımız arasında kıdemini korumaktadır. Babamın efkârını dağıtan piposu, uğruna gözünün nurunu zayıflattığı kitapları, kalemi, bastonu;  annemi binlerce kez durulayan hamamtası, kınalı saçlarını taradığı kemik tarağı, aynası, sandığı nasıl çöp olabilir? Maziyi tüttüren, anılarımız ve anmalıklarımız nasıl çöp olabilir ki?

Ata yadigârlarımız olan eşyalarında bir ruhu olduğunu unutmayalım; bu pekâlâ bir mendil de olabilir, antika bir tablo da olabilir. Ki;

?Paha biçilmez olan eşyalar değil, eşyanın ruhudur. ?

Yani sevinç ve hüzünlerimize tanık olan yaşanmışlıklarımız?

Bir eşyanın değerini kullanmayan bilemez. Özüne hitap etmez çünkü? Kullanmadığı bir sedirin, yastığın, evin ve ya telefonun içindeki yaşanmışlıkları ilk görüşte anlamlandıramaz. Eski eşyaları yenilemek ne kadar kolaysa, eşyanın ruhuna sinen izleri silmek o kadar imkânsızdır.

Vakti zamanında özenle seçilmiş eşyalarımız sadece ihtiyaçken, yıllar geçtikçe onların bize ihtiyaç duyduğunu yıpranan yüzlerinden biliriz.  Onarılmaya müsait ev ve evimizin içindeki emektar yoldaşlarımızı gözden çıkarmak vefasızlıktır. 

Hemen hepimizin rahat ettiği bir köşesi, huzur bulduğu bir pencere pervazı, efkâr dağıttığı bir tablası, neşelendiği bir radyosu, gramofonu, uzun uzun daldığı bir fotoğrafı vardır. İnsanlarla bağ kurmak kadar eşyalarla da bir sevgi bağı kurmak medeni bir davranıştır.

 

Modern insanlar arasında bir değişim furyasıdır gidiyor. Eşyaya itina ile davranmayı bırak, insana eşya muamelesi yapan o kadar çok kendinden nasipsiz kişi tanıyorum ki, hümanizmin nutku tam da bu noktada tutuluyor.

İçinde insan gibi insan olmayan eşyanın ne değeri olabilir ki?               

Sanırım materyalizm dedikleri böyle bir şey olsa gerek.

Ruhu çekilen eşyaları (eski) bir enkaz yığını gören insanların hayatı cılız bir yaşanmışlıktan başka bir şey değildir?

 

?İlişkiler çelişki yumağına döndü mü sıkıntının küçüğü de büyüğü de bir!

  Geçim sıkıntısından çok seçimlerimizin takıntısı bizi evirip çevirir?