Seçimlere sayılı günler kala; çoğu partilerin hem genel merkezlerinde, hem il ve ilçe teşkilatlarında kazanlar kaynıyor.
Birçok yerde değişik ses ve tavırlar yükselirken, yönetim kademeleri zor günler geçirmekte.
Herkesi memnun etmenin imkansız olduğu gerçeğini düşünürsek, bu handikapı hasarsız veya az hasarla atlatmak oldukça zor gözüküyor.
Siyasetin rant merkezli yörüngeye oturtulması sonrası beklentilerin yüksek tutulması ve taleplerin çoğalması ; parti genel merkezlerini aday belirleme konusunda oldukça zorladı.
Çok yoğun olan aday adayları arasından kendilerince doğru olarak saptandığı belirtilen bir adayın gösterilmesi birçok yerde sancılı bir süreci başlattı.
Ciddi bir kesim istifa etti.
Bir başka kesim istifa etmese de kenarda durup tepkisini gösterirken ; birçok yerde istifa ederek başka partiden adaylığını ilan etmiş olanların da seçim sonuçlarını büyük ölçüde etkileyeceğini gösteriyor.
Kimi partilerin daha önceki seçimlerde kaybettiği yerleri tekrar geri alma uğraşı, kimi partilerin kazandıklarını tekrar kazanması ve hatta yenilerini ekleme çabalarının yanında ; başka partilerin rüştünü ispat etme gayretiyle stratejik hatalarını sürdürüyor olması, 1 Nisan sabahında nasıl bir tabloyla karşılaşacağımızı gösterecek.
Dilerim ve umarım ki ;
ülkenin ve yaşadığımız kentlerin geleceğini belirleyecek 1 Nisan şakası gibi bir sonuç doğurmasın bu süreç.
Her ne kadar bu kırgınlık ve dargınlıkların bu seçimde biraz daha yoğun olduğu gözükse de ; her seçim öncesi benzer gelişmelerin olduğunu hepimiz biliyoruz.
Dedim ya ;
siyasetin rant merkezli yörüngeye oturtulmasının sonucudur bu.
Bir başka konu ;
seçim öncelerinin bu mutat alışkanlıklarının dışında ; bazı partilerin çoğu yerde belirlediği adayların konumlarıyla ilgili.
Nedeni izaha muhtaç bir uygulamayla, belirlenmiş adaylar arasında halen milletvekili olanların sayısı oldukça fazla. Şu anda milletvekili olup ta belediye başkan adayı olmuş yaklaşık 20 isim var.
Tercih tabii ki kendi partilerinin.
Düz mantıkla yaklaşıldığında, bu işlemin iki nedeni çıkıyor karşımıza.
Ya o il veya ilçede belediye başkanlığı yapabilecek bir başka ismin olmayışı düşüncesi ki ; böylesi bir düşünce o il ve ilçe halkını küçümsemek ve dolayısıyla yok saymaktır.
Veya belediye başkanı adayı olarak belirlenen milletvekilinin milletvekilliği için yeterli görülmeyişi.
Umarım bu iki düşüncenin dışında, makul bir gerekçe belirtilip insanların kafalarındaki muğlaklık giderilir.
Belediye Başkanı adayı olarak belirlenmiş milletvekillerinin tümünün kazanmış olduklarını var sayarsak ; TBMM'de eksilecek sandalye sayısı, gerek partilerini ve gerekse kendilerine vekili olarak vekalet vermiş seçmenleri hiç mi etkilemeyecek ?
Bu anlaşılmaz uygulama diğer bazı partilerde de var ama ; AKP'deki daha fazla ve daha da ileri boyutta.
Belediye Başkanı iken milletvekili, hatta bakan bile yaptırılanların yanında ; milletvekili hatta bakan iken "git Belediye Başkanı ol" dedikleri şahsiyetler oldu.
Milletvekili ve bunun yanında Parti'nin üst düzey yöneticisi konumunda olanların bile bir ilin Belediye Başkanı adayı yapılıp kazanmadığı, bir sonraki seçimde başka bir şehirde aday gösterilip yine kazanamadığı gerçeği hâlâ hafızalarda.
An itibariyle ;
Partilerde dolu dolu sıkıntıların, seçmenlerde yoğun bir kafa karışıklığının yaşandığı bir süreci yaşıyoruz.
Halkı tebessüm ettirebilecek bir sonucun çıkmasını diliyor herkes...
