?>

MİDİLLİ LESVOS SAPPHO

Nesrin Aykaç

18 saat önce

“Şimdiye kadar Doğu'da gördüğüm yerler içinde Midilli kıyıları kadar göze hoş gelen bir yer olmadığını söyleyebilirim. Çam ve meşe ağaçları dorukları taçlandırmakta. Denize kadar dağ yamaçları zeytin ormanlarıyla örtülü, bir karış kara toprak gözükmüyor. Her taraf yemyeşil çimlik çimenlik, bağlar ve portakal bahçeleriyle kaplı. Ağaçların arasından seçilen aşı boyalı evler çok bakımlı, köyler çok güzel. Ve bu yeşillik yakıcı yaz mevsimi süresince de kalıyor.” (J.F. Michaud-J.J.F.Poujoulat, İzmir'den İstanbul'a Batı Anadolu 1830.

Yıllar önce 1830’da bu şekilde tarif edilen ada bugün hala Zümrüt Adası olarak anılmakta. Aynı zamanda Doğu’nun kesilen parmağı olarak da anılmakta. Osmanlı yönetiminde 450 yıl kalan Midilli Adası, adını adanın merkezi olan Midilli'den (Rumca: Μυτιλήνη - Mytilíni) almış. Yunanistanın Albaylar cuntası yönetiminde isim değiştirilmeye çalışılsa da halk Mytilini demeye devam etmiş. Hatta adı ile ilgili ilginç bir tartışma süregeliyor. Midilli adını Midilli atlarından mı almıştır yoksa atlar burada yetiştirildiği için mi Midilli adını almıştır? Bana sorarsanız her ikisi değil derim. 

Midilli’nin asıl adı Lesvos'tur. Ama muhafazakar bir kesim Lesvos adını unutturmaya çalışmaktadır. Neden mi? Lesvos antik Yunan şairi Sappho'nun doğduğu yerdir. Dünyaca ünlü lirik şair eşcinsel bir kadındır. Hatta lezbiyen sözcüğünün Lesbos'tan türetildiği bilinmektedir. Bir taraftan Sappho'nun cinsel tercihi tartışılırken kendisinden kalan 182 muhteşem şiir arada kaynayıp gitmektedir.

Biz önce Midilli'nin 1912 yılında Yunanistan'a teslim edildiğini hatırlayalım. Lozan Antlaşmasından sonra 1924'te mübadelenin başladığını, iki ülke arasında karşılıklı göçün gerçekleştirildiğini anılsayalım. Rumlar ve Türkler karşılıklı anlaşma ile mübadeleye tabii tutulmuşlardır. Bu arada Aykaç ailesinin de kökenlerinin Midilli'deki Türkler’den geldiğini, mübadeleden önce, ayrımcılığa uğradıkları için ülkelerinden ayrılmak zorunda kalan, göç eden Türkler’den olduklarını hatırlatayım. Midilli'ye duygusal bağımın olması bu nedenledir. Ne de olsa soyadını taşıdığım can yoldaşımın memleketi.

Sappho’ya gelince doğumu yaklaşık olarak M.Ö. 630 ile M.Ö. 612 arasında; ölümü M.Ö. 570 civarında kabul edilmektedir. Bundan 30 yıl kadar önce düzenlenen bir festival sırasında tesadüfen Midilli'ye geldiğimiz sırada dünyanın çeşitli yerlerinden gelmiş kadınların etkinliğe katıldığını görmüş ve hayret etmiştim. Kadınlar çifter çifter geziyolardı. O sırada adını duydum şaiirin. Daha sonra muhteşem şiirlerini okuma şansına eriştim. Şairin tüm şiirleri kadınlar içindi. İngilizce ve Yunanca da dahil olmak üzere diğer birçok Avrupa dilinde, lezbiyen terimi eşcinsel kadınlara atıfta bulunmak için yaygın olarak kullanılır. Terimin bu kullanımı Midilli'de doğan ve diğer kadınlara yönelik güçlü duygusal içerikli Sappho şiirlerinden gelmektedir. Şiirler bir çöplüğe atılmış derilerin üzerine yazılı olarak tesadüfen bulunmuş ve kaydedilmiştir. Maalesef büyük kısmının silinmiş olduğu görülmektedir. Dörtlü dizeler şeklinde yazılan şiirlerin 182’si kurtarılabilmiştir. 

Midilli atlarına gelince, Midilli atları normal at boyundan daha kısa, daha güçlü kasları olan, özel yetiştirilmiş atlardır. Büyük taşımada diğer atlardan daha güçlü olan özel özellikleri ile dünya edebiyatında da adına sıkça rastlanır. Öğrencilik yıllarımızda henüz internet keşfedilmemişken okuduğumuz kaynaklara göre adanın haritadaki görüntüsünün bir midilliye benzediği için adaya Midilli adı verildiği bilgisine rastlamıştık. Ne zaman adanın haritasına baksam Midilli benzeri bir kafa şekli görür gibi olurum. 

 

Ada yaşantısı müziği gelenekleriyle artık tipik bir Yunan Adası. Türkiye'den çok sayıda turist almakta. Bugünkü nüfusu yaklaşık 100.000 kişi civarında. Yaşam kalitesi yönünden Türkiye'den bir miktar ileride olduğu söylenebilir. Ortak yönlerimiz olmasına rağmen birbirine zıt olan yönlerimizi de kabullenmek zorundayız. Aldığı göçler içinde en son Suriye'den 8.000 kişinin bu adaya geldiği söyleniyor. Suriyeliler büyük kamplarda toplumdan izole olarak yaşıyorlar. Son iki ziyaretim sırasında gözlemledim.

 

Kültürel mirası olarak ve Osmanlı'dan kalan eserler hala korunuyor; kaleler, camiler, hamamlar, çeşmeler görülecek tarihi eserler arasında, yine kiliseler de çoğunluğun dini tercihlerini yansıtıyor. Çokkültürlülüğün dünyanın neresinde olursanız olun bir zenginlik olduğunu unutmayın.

Sözü Sappho'nun şiirleri ile bitirirken adayı ziyaret etmenizi, olağanüstü güzellikteki adayı görmenizi tavsiye ederim. Sappho'nun şiirlerinden birkaç örnek.

Sessizlik içindeydi gökler

Ambrosia

hazır bekliyordu

şarap testisinde.

Hermes doldurup şarabı

tas tas sunuyordu

tanrıların eline

 

Kim çiçek takınırsa

ona yaklaşır

mutlu Üç Güzel:

unutma, süssüz bir başa

bakmaz kimseler

 

yumuşak çimenleri ezen

incecik ayakları gibi

Giritli kızların

 

Gel, Kıbrıslı Ece!

aşkınla karıştırdığın nektarı

doldur altın kupalarımıza.

 

(Aphrodite'ye Yakarış)

Geleceğin varsa, şimdi gel,

kurtar beni

kuşkudan, ne diliyorsa gönlüm

yerine getir, sende katıl benimle

savaşa.

 

Nesrin Aykaç.

YAZARIN DİĞER YAZILARI