USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
POLİTİKA

AK PARTİDE FABRİKA AYARLARINA DÖNÜŞ..

Ak Parti Mardin İl Başkanlığına atanan 22. Dönem Mardin Milletvekili Nihat Eri ?Dava adamıyım, partide görev talebim olmadı, görev verilince de en iyisini yapma gayretim olur.?

AK PARTİDE FABRİKA AYARLARINA DÖNÜŞ..
29-12-2017 08:24
Google News

      Röportaj:Mehmet Çelik

    Ak Parti 22. Dönem Mardin Milletvekili, Ak Parti Mardin kurucu il başkanı , deneyimli politikacı Nihat Eri, yeniden il başkanlığı görevine getirildi. İl Başkanlığı toplantı salonunda  Nihat Eri  ile bir söyleşi yaptık. Öğrencilik yıllarından başlayıp, günümüze kadar uzanan, inişli- çıkışlı, kimi zaman sıkıntılı, kimi zaman koca bir şehirde yalnızlık hislerinin tavan yaptığı ince-uzun bir siyasi yolda doğrulardan ödün vermeden, yeri geldiğinde bedeller ödenen bir düşünce ve siyasi  görüş çizgisinden sapmadan günümüze kadar  gelen bir siyasetçinin hayat hikayesine tanık olacaksınız.

  Eri sorularımıza samimi  cevaplar verdi. Siz değerli okuyucularımızın merak ettiğini düşündüğümüz sorulara aldığımız cevapları, siz okurlarımızın takdir ve muhakemesine sunuyoruz.

    Sayın Eri Siyaset hayatınız  nasıl ve ne zaman başladı?

  Sahip olduğum Dünya anlayışına hizmet etmenin en etkin yolu olduğu için, erken  yaşlarda, üniversitenin ilk yıllarında siyasete ilgi duymağa başladım. Amacım siyaset yoluyla mevki makam devşirmek olmadı. Aynı dünya görüşüne sahip olduğumuza inandığım kişilerle birlikte siyaset yaptım.

  Ülkemizin içinde bulunduğu siyasi şartlar dolayısıyla, iktidar olma ihtimali çok zor olan siyasi hareketler içerisinde yer aldım. Arkadaşlarımla birlikte, sisteme muhalif düşüncelere sahiptik. Muhalif duygular taşıyorduk, düşüncelerimiz istikametinde Dünyayı değiştirmek istiyorduk, ama doğrusunu isterseniz iktidar olmak  gibi bir hevesimiz yoktu. Muhalefette  olmaktan doğrusu memnunduk, Hoş vesayet rejiminin ülkeyi  kasıp kavurduğu ve sandıktan çıkanların muktedir olamadığı, iktidarın gerçek sahiplerinin sivil asker bürokratların olduğu,  70´li 80´li yıllarda bizim gibi düşünenlerin iktidarına tahammül edilemeyeceğini bilecek kadar da Türkiye gerçeklerine vakıftık.

   Aziz kabul ettiğim bir davaya hizmet  anlayışı dışında  bir amaç gütmediğimi en başta ifade etmek istiyorum. Lise yıllarında yaşam tarzı olarak benimsediğim, inanç düzeyinde haktan yana, mazlumdan taraf bir çizgide yürümeyi,  içinde büyüdüğümüz ortam ve aile yapısından aldığımız gelenek ve göreneklere bağlı, pozitif bilime yakın olma ideali beni bugün sorumluluğunu üstlendiğim siyasi yolculuğa çıkardı.

  Üniversiteye girer girmez, kendimizi acemisi olduğumuz bir ortam ve mücadele içinde bulduk.

   Üniversite hayatıma Ankara´da Orta Doğu Teknik Üniversitesi öğrencisi olarak başladım. Bu üniversite Demokrat Parti iktidarı tarafından kurulmuş olmasına rağmen, akademik ve yönetim kadrolarında;  sol bir anlayış hakimdi. Bu anlayış yıllar içerisinde öğrencileri kuşatmış ve öğrencilerin önemli bir kesimi militan düzeyde sol düşünceye angaje olmuşlardı.  ODTÜ, zincirden boşalmış gibi  çok  dinamik bir üniversite idi, Onlarca öğrenci derneği vardı, bir çok fraksiyonu temsil eden Sosyalist dernekler ve  Fikir kulüpleri, sosyal demokrat dernekler, bizim Hür düşünce  kulübümüz, bir takım bilimsel kulüpler, anlayacağınız öğrenciler yoğun sosyal aktiviteler içindeydi. Biz Hür düşünce kulübü olarak etkin bir faaliyet içindeydik, ama çalışmalarımız yöneticileri rahatsız ediyordu, solcu öğrenciler de, faaliyetlerimizin kısıtlanması için Rektörlüğü sıkıştırıyordu. O kadar ki, bir gün Rektör Kemal  Kurdaş bizi çağırdı, ? Nedir sizden çektiğim, burayı tiyatro kumpanyasına çevirdiniz.  Her gün bir sergi, bir toplantı, bir aktivite, bir konferans bıktım usandım sizden.  Bir daha hiçbir faaliyetinize izin vermiyorum? diyerek bizi huzurundan kovmuştu.

  Bir süre sonra  ODTÜ´de iş fikir tartışması düzeyinden çıkıp şiddete ve silaha dönünce, ayrılıp  Hacettepe Üniversitesi eczacılık fakültesine geçtim.

 Burada okurken  fikir ve kültür çalışmalarımızı, daha geniş bir çerçevede ve Ankara´daki diğer Üniversitelerdeki öğrencileri de kapsayacak şekilde genişlettik. Üniversiteliler  Fikir ve Aksiyon Birliği adlı bir dernek kurmuştuk, bu derneğin bir dönem Başkanlığını üstlendim.?

         O dönemde  ODTÜ´de sağ görüşlü öğrenci olmak nasıl bir duyguydu?

   ODTÜ´de sağ görüşlü olmak her zaman sıkıntılı oldu. Yönetim sol düşüncelerdeki öğrencileri destekliyordu. Biz sahipsizdik. Sadece okul yerleşkesinde değil, Şehirde de yalınızdık. Koca bir şehirde, başkent Ankara´da kendimizi yalnız ve kimsesiz hissediyorduk. Oturup çay içecek tanıdık bir yerimiz, bizi yönlendirecek kimsemiz yoktu, hatta doğru dürüst okuyacak kitap bile azdı. Batıdan devşirilen sol fikirlerin bombardumanı altındaydık. Kendimizi bu ideolojik saldırılardan korumak için, yerli, milli ve İslami düşüncelere sahip yazarların kitaplarını okuyarak, birbirimizle dayanışarak korunmağa ve selden kütük kapar gibi, Anadolu´dan gelen ve bizim gibi düşünen arkadaşlarımızı korumağa adeta bu fikir istilasından onları kurtarmağa çalışıyorduk. Bütün olumsuzluklara  rağmen  girdiğimiz ilk öğrenci birliği seçiminde  başa baş bir mücadele sergiledik. Bu bizim için çok önemliydi.        

     Necmettin Erbakan Hoca ile aktif siyasete başladığınız biliniyor. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?

 Öğrencilik yıllarımız Necmettin Erbakan  hareketinin siyasallaştığı  döneme rastlar .  Necmettin Erbakan Hocayı Odalar birliği genel sekreteri  ve  İslami kimliği olan birisi olarak tanımıştık.  Biz  ODTÜ de okurken ona üniversitede bir   konferans verdirtmiştik. Öyle bir tanışıklığımız oldu. Sonraları bağımsız milletvekilliği yaptığı dönem ile MNP, MSP, RP ve FP´nde birlikte siyaset yaptık.

 Erbakan Hoca Yıllar Önce bu günleri görmüş gibiydi sanki ne diyorsunuz?

 Erbakan Hoca bilge bir siyasetçiydi, dünya çapında bir bilim adamıydı, dört dörtlük bir Müslümandı, olaylara Müslüman ferasetiyle baktığı için, günümüze ışık tutacak öngörülere sahipti.

  Erbakan hocayla ilgili ilginç bir anım var.  Ortaokul yıllarımda  Tercüman Gazetesinde  Erbakan Hocanın ?Gümüş motor  fabrikası? ile ilgili bir  haber  çıkmıştı. Erbakan hocanın kurduğu gümüş motor fabrikası beni daha ortaokul öğrencisi iken heyecanlandırmıştı. Türkiye´de böyle bir fabrikanın kurulması , sanayileşmenin  fikir babası Erbakan´a beni yakınlaştırmıştı

Milli Nizam ve Refah Döneminde aktif olarak siyaset yaptınız mı?

          1969 yılında yapılan milletvekilliği seçimlerinde, Erbakan Hoca, bağımsız olarak Konya´dan büyük bir oy ile seçilmişti, seçim kampanyasına bir çok arkadaşımla aktif bir biçimde destek vermiştik. Sonraki yıllarda Milli Nizam Partisini Kurdu. Milli Nizam Patisinin kuruluş  beyannamesini  matbaaya bir arkadaşımla birlikte ben götürdüm. Yıllarca  hocanın el yazısı ile yazılan bu beyannameyi  arşivimde sakladım. 1971 muhtırasında ben Ankara´da öğrenci iken, bir darbe olmuştu, askeri yönetim evleri basıyor, yasak kitap arıyorlardı. Midyat´taki  evimizde benim kitaplar duruyordu. Bir yakınım kitaplarımın içerisinde yasak kitaplar bulunabileceğini düşünüyor ve evdekileri telaşlandırıp, bütün kitaplarımı komşumuzun tandırında yaktırıyor. Siyasi tarihimiz açısından önemli  bir belge olan, Milli Nizam Partisi´nin kurucu lideri olan Erbakan Hocanın el yazısı ile yazdığı kuruluş beyannamesi  diğer kitaplarla birlikte maalesef tandırda yakıldı.

    Siyasi bir kimliğim, siyasi bir düşüncem oluşmuştu, her  seçimde Milli Görüş çizgisindeki siyasi partilere aktif  destek veriyordum ama buna rağmen, ta ki, 1991´deki milletvekilliği seçimine kadar, adaylığım hatta  parti üyeliğim olmadı. O seçimde, arkadaşlarımızın, özellikle dönemin Mardin RP İl Başkanı İzzettin Sağlam  ile rahmetli Fehim Adak abimizin desteği ile 2.sıradan milletvekili adayı oldum ama o seçimde Refah Partimiz MHP ile ittifak kurunca, bölgede ciddi bir oy kaybımız oldu ve Mardin´de barajın altında kaldık.

               Ak Partide siyaset dönemi ne zaman başladı?

 Fazilet Partisinin Abdullah Gül ve Recai Kutan´ın yarıştığı  son kongresinde, Mardin´den seçilen üst kurul delegeleri olarak çoğumuz yenilikçilerin adayı olan Abdullah Gül için oylarımızı kullanmıştık. Yenilikçileri kendimize daha yakın görüyorduk. Zaten yaşça da bir çoğu ile akrandık ve öğrencilik yıllarından gelen bir dostluğumuz vardı. 

2001 yılında Afyon İkbal Otelde gerçekleştirilen AK Parti  Kuruluş  çalışmalarına davet edildim. Bazı konularda katkılarım, tekliflerim, önerilerim de oldu. Yayınlanan Kurucular Kurulu listesinde Benim de ismim yer almıştı. Basın o günkü konjönktürde ?liste çok milli görüş ağırlıklı oldu, yenilik bunun neresinde? deyince, Ak Parti listeyi revize etme yoluna gitti. Refah partisinden gelen  40 dolayında  kurucu milletvekilinin ismi  kurucular kurulu listesinden çıkartıldı. Bu çıkarılan isimlerle birlikte, benim de ismim çıkartıldı. Basının eleştirisi  üzerine  biz kazaya uğradık. Yüksek seçim Kuruluna verilen  lisede ismimiz yer almadı. 

       Ancak 2017 yılında  Afyon´daki son  toplantıda  bir ilk yaşandı.2001´de listeden çıkartılan 40 milletvekiline kuruculuk unvanı tekrar verildi ve kurucular kurulu üyeleri sıfatıyla Afyon´daki değerlendirme toplantısına davet edildiler.  Bu karar benim de önümü açtı. Bana da, bu hakkımı talep etme imkanı doğdu. 

             Ak Parti maceramla ilgili ilginç bir anım var. Partinin  kuruluşunda  Tayyip beyin kuruluş çalışmalarını yürüttüğü  Turan Güneş Bulvarındaki ofisine  gitmiştim. Özel kalem görevini  yapan bir milletvekili arkadaşımız ? sizin referansınız kim? diye sorunca, ?Kendi  kendimin referansıyım? demiştim. Tayyip beyle o gün yaptığımız görüşmede, ?Kurucular Kurulu´nda yer almak istiyorum? dedim,  kendileri de, hiç tereddüt etmeden  ?Olur? demişlerdi. 15 yıllık Ak Partililik yaşamımda, kendilerinden, ülke adına, Mardin adına, halkımız için bir çok talebim oldu ama şahsım adına ilk ve son talebim bu oldu. 

Parti kurulduktan sonra hızlı bir şekilde örgütlendi, ben de Mardin İl örgütünü kurmak üzere görevlendirildim. Mardin en erken kurulan Ak Parti İl teşkilatlarından biri oldu. 

               Yeni bir parti  il ve ilçe teşkilatlarını kuracaksınız, zor olmadı mı?

       Hayır hiç zor olmadı, zaten siyaset sahnesindeydik, Refah Partisinde yer alan arkadaşlarımız, AK Parti´de siyaset yapmanın ülke gerçekleri  açısından daha gerçekçi olacağını görerek büyük oranda bize katıldılar. Tayyip beyin İstanbul Belediye Başkanlığında yakaladığı başarı çıtası, üstün hitabet yeteneği ve karizmatik kişiliği bir çok kişiyi saflarımıza çekiyordu. Kısa bir sürede İlçelerle birlikte güçlü bir teşkilat ve kadro oluşturduk.

  Mevcut siyasi partiler, halkın ihtiyacına cevap veremez hale gelmişti. Birbirleri ile kavgalıydı, ekonomi çökmüş, dibe vurmuştu. Halk mevcutlardan umudunu kesmiş ve yeni bir arayış içerisine girmişti. Halkın beklentisi, Ak Parti´de karşılığını buldu diyebiliriz. Bu nedenle, ?Ak Partinin kurucusu kimdir? derseniz, tereddütsüz  halktır derim. 

 Ak Parti bir umut olarak doğdu. Halkın vicdanında doğdu ve kuruluşunun üzerinden bir yıl geçmeden yapılan  İlk seçimde tek başına güçlü bir şekilde iktidara geldi. Tıkanan siyasetin önünü Ak Parti açtı. Rüzgar arkamızdan esiyordu, Ak Parti´ye her yerden ve her kesimden ilgi vardı. siyasete itibar getirdi. Gittiğimiz her yerde vatandaşların bizim gibi düşündüklerini hissediyorduk.  Hiç bir tepki ile karşılaşmadık. Hiçbir zorluk yaşamadık. 

          Milletvekilliğine başvurunca neler oldu?  Beklentiler i nasıl karşıladınız. 

    Adaylık sürecinde ve seçim çalışmalarında  her hangi bir sıkıntı yaşamadık, halkımız Ak Parti´yi kuran ekibe güveniyordu.  

Milletvekili seçildikten sonra, iktidar dilini kullanmakta biraz zorlandığımı itiraf ediyorum. Çünkü biz muhalif duygularla yetişmiştik. Yıllarca bozuk düzen diyerek rejim muhalifliği yapıyorsunuz sonra birdenbire,  tek başına bir iktidar olgusu ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Bu nedenle zaman zaman söylemlerimizde zorluklar  yaşadık. Ama tek başına iktidar iken bile Ak Parti, muhalif parti gibi davrandı. Statükoya karşı mücadele verdi. Daha çok demokrasi, daha çok özgürlük için, Türkiye´nin eksik olan demokrasisini tamamlamak için uğraştı. Çünkü karşımızda  bir vesayet rejimi vardı. Göstermelik bir demokrasi oyununda, halkın seçtiği, sandıktan çıkan irade, iktidar gibi gözüküyordu  oysa ki muktedir olamıyordu. Sandıktan çıkanlar, iktidarlarını seçilmeyenlerle, sivil-asker bürokratlarla  bölüşmek zorunda kalıyordu. Ak Parti bu durumu tersine  çevirdi. Egemenliği millete verdi. Milletin iradesini egemen kıldı dolayısıyla muhalif olarak yetişmenin bu avantajı oldu bize. 

 Tekrar il başkanlığı dönüşünüzün bir nedeni var mı? Nasıl değerlendiriyorsunuz? 

           Hiçbir neden yok. Siyaset bazen kısmet işidir. Böylesi uygun görüldü. Genel merkezin verdiği karara saygı duyuyorum. Ak partide bir gelenek vardır. Gel denildiğinde geliriz, bekle denildiği zaman  bekleriz. Kırgınlığımız,kızgınlığımız olmaz. Lehte verilen karar doğru, aleyhte verilen karar yanlış olmaz. Her durumda davaya sahipleniyoruz. Takdir meselesidir, bayrak yarışıdır. 

     Fabrika Ayarlarına dönüş mü gelişiniz?

       Ben partide  emeği geçen arkadaşlarımı eleştirmiyorum. Herkes üzerine düşen görevi  yerine getirmiştir. Fabrika ayarları derken sanırım 2002 ruhu kast ediliyor. O ruh 2002 lerde kalmadı, bugün de parti teşkilatlarımızın kurucu felsefeye bağlı kalmaları  gerekiyor. Çünkü her partinin diğerinden farkı vardır. Siz farklı düşünüyorsunuz ki farklı bir siyasi organizasyon içindesiniz. Herkes aynı şeyi düşünse tek bir parti olur diğer partilere gerek kalmaz.  Ak parti, muhafazakar, demokrat bir parti olarak ortaya çıktı. Bugün de felsefini sürdürüyor. Kurucu ilkeleri vardır. O ilkelere bağlı kalmaya devam edeceğiz. Adıyaman´da, Konya´da, Aydın´da,  bir çok ilde eski milletvekillerine  görev verildi. Bana İl Başkanlığı görevinin bu düşünce ile verildiğini düşünüyorum.?

 

 Milletvekili iken Mardin´in sorunlarına dönük çalışmalarınız neler oldu?

 

Vesayet rejimi ile mücadele ve bozulan ekonomik dengeleri yerli yerine oturtma çabaları içerisinde geçen ve Ak Parti´ye bir muhalefet Partisi gibi davranan Ahmet Necdet Sezer gibi bir Cumhurbaşkanına rağmen,  Ak Parti´nin ilk döneminde  Mardin´e çok güzel hizmetler yapma  imkanımız oldu. Mardin Artuklu Üniversitesinin kurulması, Midyat- Nusaybin arasındaki Beyazsu kaynağından Mardin´e  ve bir çok yerleşim birimimize içme suyu sağlanması, Ilısu Baraj inşaatının başlatılması, eğitimde, sağlıkta, ulaşımda yapılanlar, Köydes ve Beldes projeleriyle, köy ve belde altyapılarının önemli ölçüde yapılması vs. gibi bir çok hizmet, beraber görev yaptığımız milletvekillerinin çabaları ve hükümetimizin destekleriyle  gerçekleşmiştir. 

Partideki küskünlükler nasıl giderilecek. 

Kurumsal bir yaklaşım ile yaklaşıldığında bir dava partisi olan partimizde küskünlüğün yeri olmaz. Daha önce de söylediğimiz gibi zamanı gelince görev verilir görevi ifa etmek için çırpınırız yeri gelince de bekle denilir yine bir dava partisinin müntesibi olma sorumluluğuyla bekleriz ama küsmeden beklediğimiz yerde bile sorumluluk bilincinde oluruz. Bu davaya inanan hiçbir arkadaşımızın küskün olduğunu düşünmüyorum.

Ak parti kuruluşundan bu güne kadar partimizin bütün birimlerinde görev ve sorumluluk almış arkadaşlarımızın tamamı ile yenilenen bir dinamizm ile saflarımızı tekrar sıklaştırıp 2019 hedeflerine doğru yürüyeceğiz. 

Daha güclü bir Mardin için her arkadaşımız ile omuz omuza olacağız. Bütün dava arkadaşlarımızın bu bilinçte olduğunu düşünüyorum? 

Nihat Eri, ilk günkü heyecanla, il ve ilçe teşkilatları ile  tabanı kucaklama, 2002 ruhu ve ilkelerini yaşama ve yaşatma gayreti ile çalışmalarını sürdürecekleri mesajını verdi. 

 

 

 



Editor : HaberPanelim.com
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
ANKET TÜMÜ
ARŞİV ARAMA
E-GAZETE TÜMÜ
PUAN DURUMU TÜMÜ
TAKIMOPuanAV.
1Galatasaray3081+48
2Fenerbahçe3079+54
3Trabzonspor3049+11
4Beşiktaş3046+4
5Kasımpaşa3043-2
6Başakşehir FK3042+3
7Çaykur Rizespor3042-11
8Antalyaspor3041+2
9Adana Demirspor3039+7
10Alanyaspor3039-4
11Sivasspor3038-7
12Samsunspor3036-6
13Kayserispor3036-7
14MKE Ankaragücü3033-3
15Hatayspor3033-4
16Konyaspor3033-11
17Gaziantep FK3031-10
18Fatih Karagümrük3030-4
19Pendikspor3029-27
20İstanbulspor3013-33
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ