USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

ANADİLDE EĞİTİM HAKKI VE İKİNCİ DİL

23-07-2022

Dil öğrenmek de öğretmek de eğitim sistemimizde sorun olmaya devam ediyor. Okullarında yabancı dil öğretildiği halde insanlar konuşmakda zorlanıyor. Ülkemizde bazı diller konuşuluyor fakat yazılmıyor. Bazı diller dil olarak bile kabul edilmiyor. Öncelikle en önemli sorulardan biri neden sadece batı dilleri ikinci dil olarak düşünülüyor? 

Yabancı dil denince akla gelebilecek daha bir sürü soru ve seçenek var. Bu ülkede konuşulmakta olan dillerden neden yararlanmayalım? Neden kendi dilimizi kendimiz seçmeyelim? Mevcut konuşulmakta olan dilleri neden değerlendirmeyelim?

İkinci dil öğreniminde yöreye göre dil seçmenin de bir çözüm olduğunu düşündüğüm çok olmuştur. Güneydoğu illerinde seçmeli de olsa Kürtçe veya Arapça dili neden seçilmesin ki? Türkçe ve Arapça bilen bir çocuk neden üçüncü bir dil olarak Kürtçe veya İngilizce öğrenmesin ki? Bunlar günümüzde zor şeyler değil artık. Elimizde medya gibi bir güç de olduktan sonra.

Öğretmenlik yaptığım yıllarda öğretmen açığından dolayı Beden Eğitimi öğretmenliği, Din ve Ahlâk Bilgisi öğretmenliği ve benzeri branşlarda da derse girdiğim olmuştur. Bugün atanamayan öğretmenlerin durumunu düşünürsek bu diller için de öğretmen bulmanın zor olmayacağını düşünülebilir. 

1972 yılında Mardin'de öğretmenliğe başladığımda, ilk işim şehrin demografik yapısını, Türkçe, Arapça, Kürtçe konuşma oranını araştırmak oldu. O yılki resmi olmayan verilere göre Türkçe konuşanlar nüfusun %8’ini oluşturuyordu. Şaşkındım. Okuldaki öğrencilerin çoğu çevre illerden gelen yatılı öğrencilerdi. Okulda her birinci sınıfta sayısı on civarında okuma yazma bilmeyen, sadece anadili Kürtçeyi konuşabilen çocuklar vardı. İngilizce dersini hayretle dinliyorlardı. O bana merakla bakan çocuklara içim ağlardı belli etmezdim, ailelerin de devletin de oyuncaklarıydı onlar. Yatılı okumaları da ayrı bir yürek acısıydı. Neden kendi dillerinde okuma hakları olmasındı? Ayrıca bunlarla nasıl iletişim kuracaktım?

Okul yönetimine bu çocuklar okuma yazma öğrenmeden nasıl oldu da öğretmen okulu sınavını kazandılar diye sorduğumu hatırlarım. Cevap; devletin onlara tanıdığı yüzde onluk bir kontenjan vardı. Buna ne denir biliyordum, kendi dilinde eğitim haktır onu da biliyordum ama elimden bir şey gelmiyordu. Elli yıl sonra tekrar dil eğitimi üzerinde düşünürken Kürtçe konuşma yasağının kalkmasına rağmen halâ fazla yol alınmadığını görüyorum.

Milli Eğitim Bakanlığının son atadığı 20 bin öğretmen arasında Kürtçeye sadece 3 kontenjan ayrılmış, Kurmanci lehçesine iki, Zazaki lehçesine bir olmak üzere. Buyurun işin ciddiyetini siz değerlendirin. Derdim çoktur hangisine yanayım?

Özetle son söz; her şeyden önce çok dilli bir ulus olduğumuz gerçeğinin kabul edilmesi, eğitim sisteminde radikal değişiklikler yapılması, alınan kararların ülke gerçeklerinin göz önünde bulundurularak alınması gerekir. İkinci bir dilin insana çok değer katacağını unutmamalıyız.