USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

DOSTLUĞUN GAYESİ

08-11-2023

Kolay değildir dostluk, hep cefâdır

Dostluğun asıl gâyesi vefâdır

 

Ahmed-i Hânî

(Mem û Zîn’den)

Dostluk insanlar arasında çıkar gözetmeksizin kurulan bir bağ, sevgi ve güvene dayanan bir dinamiktir. Duygu, düşünce, ruh birliği, yol birliği dostluğu oluşturur, yaşatır ve sürdürür. 

Benzer kültürden gelmek,  ortak hedeflere, ilkelere, ideolojilere sahip olmak dostlukların sürdürülmesinde belirleyici koşullardır.

"Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim" atasözü de dostların birbirine benzer kişiler olması üzerine söylenmiş bir atasözüdür. Benzer karakterler, benzer yaşamlar sürdürülebilir kılar dostlukları.

Çiçero dostluğun iyi (bilge) insanlar arasında kurulabileceğini söyler. 

Aşık Veysel ; " Dost dost diye nicesine sarıldım, benim sadık

yarim kara topraktır " der. Dostluk zor kazanılır, gerçek dostu bulamamak çok karşılaşılan durumlardan biridir.

  Bazı kültürlere göre dostluğun tarifi can cana, kalp kalbe olmaktır. Ruh ikizliği de güçlü dostlukları iyi ifade eden sözlerden biridir. İyi günde kötü günde birlikte olmaktır dostluk.

Bütün olumlu koşullar mevcutsa bile dostluğun sonsuz olduğu söylenemez. Dostluk sonsuza kadar sürmeyebilir, mumun yassıya kadar yanması gibi ilk ihanete kadar sürer. 

Tarık Buğra "İhanetin böylesini tarih kabul etmez kusardı" dese de tarih birçok ihanetle  biten dostluklara tanık olmuştur. Hikayeye göre Roma imparatoru Sezar'ın son bıçak darbesini evlatlığı Brütüs vururken  "Sen de mi Brütüs ?" demesi Roma tarihinin en büyük sözü olarak tarihe geçeceği tahmin edilemezdi.

Brütüs “halkım uğruna yaptım” dese de yaptığının bedelini ödeyeceğini bildiği için intihar eder. Shakespeare Julius Caesar adlı eserinde sözü ölümsüzleştirir; 

"Et tu Brute?" 

Zaman geçtikçe tarih ihanetin çok çeşidine kucak açacaktır.

Bir örnek de tarihimizden, Pîr Sultan Abdal'ın hayatından. 16 yüzyılda yaşadığı kabul edilen Alevi Bektaşi Pîr'i Sultan Abdal Osmanlı devleti aleyhine isyana katıldığı iddiası ile Hızır Paşa tarafından idama mahkûm edilir. İdam sehpasına götürülürken Hızır Paşa tarafından halktan Pîr'i taşlamalarını ister, " herkes taşlayacak, taşlamayanların boynu uçurulacak, bilinsin " der Hızır Paşa. Taşlar atılır, atılan taşlar Pîr'e değmeden yere düşmektedir. Pîr'in can dostu Ali Baba korktuğundan taş yerine bir gül atar, gülün dikeni yaralar Pîri, akan kana bakarken ağzından şu sözler dökülür.

Şu kanlı zalımın ettiği işler
Garip bülbül gibi zaralar beni
Yağmur gibi yağar başıma taşlar
İlle dostun bir fiskesi yaralar beni

Dar günümde dost düşmanım belli olur
Bir derdim varsa şimdi elli oldu
Ecel fermanı boynuma takıldı
Gerek asa gerek vuralar beni

Pir Sultan Abdalım can göğe almaz
Haktan emr`olmazsa rahmet yağmaz
Şu ellerin taşı bana hiç değmez
İlle dostun bir tek gülü yaralar beni

Pir Sultan Abdal

Birlikte geçirilen yıllar ya da kan bağı dostluğun kalıcılığının garantisi değildir. Örneğin akraba olmak dostluğun ya da akrabalık denen bağın ölünceye kadar süreceği garantisini vermez. 

Zorunlu olarak sürdürülen akrabalık ilişkileri dostluk değildir. Bu konuda söylenen bir atasözü; "Akrabanın yaptığını akrep yapmaz". "Taş yakından gelir" gibi sözler ilişkilerde dikkatli olmak için uyarı niteliğini taşır. Akraba akrepliğini yaptığında geçen yıllara dahi bile bakılmadan dostluk silinir atılır. Bu sözler benzer deneyimler yaşandıkça artar ve yayılırlar. El âlem ne der korkusuyla saklanan akrabalık arası küslükler, kavgalar her aile içinde vardır ve bir şekilde gizlenir. Akraba ile olmasa bile hayat küskünlüklerle doludur.

Güven duygusu çok önemlidir ilişkilerde. En önde gelen belirleyicidir. Karşınızdakinin sizden hiçbir çıkar beklemediğine inanmak istersiniz yeni kurulan ilişkilerde. Size zarar vermeyeceğine inanmak istersiniz. Gerçek dost olduğuna inanmak kendisine güvenmek istersiniz.  Dostlukta güven temel özellikdir.

Dostluğu bitiren en belirgin olaylardan biri de bencillik. Anlaşmamazlıklar sırasında  konuşmalar da çok rastlanan  sözler arasında "egosu ağır bastı", "egosuna yenildi" gibi sözler geliyor. Egodan kasıt benlik duygusu kendini her şeyden önce tutma eğilimi. İki kişi arasındaki ilişki çıkmaza girdiğinde kimse kendini düşünmekten, kollamaktan vazgeçmiyor, karşısındakini anlamıyorsa ilişki yürümez. Önce egomuz geliyor. Ondan sonra karşı tarafın haklılığını gözden geçirmek aklımıza geliyor. Kusur bir türlü kabul edilmezse iş biter ilişki kopar. 

Bir de vefasızlık dostluğun sürmesini engellemeye başlamıştır. Değişen hayat koşulları arkaşlık ilişkilerini ikinci plana atmıştır. Zamanla insanlar birbirlerini işleri düştükçe arar oldular. Zamansızlık hepimizin ortak bahanesidir.  Uzun zamandır görmediğiniz bir arkadaşınız aradığında aklınızdan geçen ilk şey nedir? Acaba niçin arıyor? Nasıl bir işi düştü? Benden ne isteyecek? Bunlar artık çok kanıksadığımız alıştığımız duygular. Bir bakıma arkadaşlıkların kötü gün dostluğuna dönüşmesi olarak da bakılabilir. 

İyi günde kötü günde birlikte olamasak da hiç değilse dostlukları kesintiye uğratmasak ne iyi olur. Sebepsiz  aranılmayı çoğumuz isteriz. Hatırlanmak güzeldir.