USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

MEDENİYET, MEDİNE, MARDİN…

15-03-2022

          Tarihte ilk kentlerin oluşumunun Mezopotamya'da Torosların  Güneydoğu eteklerinde bulunan “Bereketli Hilal” adı verilen bölgede görülmesi tesadüf değildir. İnsanlar tarih boyunca yerleşmek için öncelikle su kenarlarını, dolayısıyla bereketli toprakları tercih etmişlerdir.

         Tarım ve hayvancılık insanların ilk üretim alanlarıdır. Medeniyet sözcüğü Arapça “ Medine” yani şehir sözcüğünden gelmektedir. Medeniyetleri şehirler oluştururlar. Bu bölgede kurulan şehirler bu bölgeyi medeniyetler merkezi haline getirmişlerdir. Mardin de bu bölgede kurulan, yaşayan kadim halklarıyla Mezopotamya’nın en eski şehirlerinden biridir. 

      İlk kentlerden bu yana fiziksel ve sosyal bağlamda değişimler sürecinde kentler insanların ihtiyaçlarını karşılamak uğruna birçok kayıplara da uğrarlar. Örneğin sürdürülebilir tarım için su ihtiyacını karşılayacak baraj yapımı nedeniyle Antep'te Zeugma'nın, Mardin'de Ilısu Barajı ile Hasankeyf’in sulara gömülmesi insanlık için büyük kayıptır. Baraj yapım o bölgede zorunlu göçlere sebep olur. Üniversitelerin açılmaları ile de şehirlere göç artar, şehirler giderek kalabalıklaşır, fiziksel değişime uğrar. Kentsel büyüme ile sorunların artması arasında bir korelasyon olduğu gerçek.  

      Tarihin ilk dönemlerine ait o küçük kentlerde yaşamak da o kentleri yönetmek de  bugünün kentlerine kıyasla mutlaka daha kolaydı. İş çeşitliliği tarım ve hayvancılıkla sınırlıydı. Beşeri ilerleme iş çeşitliliğini de getirmiştir. Bu işlere talep de göçü ve değişimi etkiliyor. Bugün metropollerde, büyükşehirlerde  sorunların ne kadar çok arttığını görüyoruz. İnsanlar daha iyi bir hayat umudu, daha iyi bir iş bulma, çocuklarının eğitimi, güven içinde yaşama isteği gibi nedenlerle geldikleri bu şehirlerde yeni yaşam şekillerine uymak zorunda kalıyor. Şehirlerin çoğunun sorunları hep birbirine benziyor. Barınma, yerleşim, ulaşım, çevre, işsizlik, iletişimsizlik sorunları onları bekliyor. Büyük şehirlerde yaşamak çok zor.

         Şehirlerin temel sorunu yerleşim, yani konut sorunu. Maliyetten tasarruf nedeniyle yatay yerleşim neredeyse mümkün değil. Nüfus arttıkça apartmanlaşma, diğer adıyla betonlaşma ile büyüyor şehirler. Artık bahçeli evler çok az sayıda. Parklar, yeşil alanlar, meydanlar çok az. Ulaşım araçları yeterli olmuyor. Komşuluk ilişkileri bitmiş, insanlar sosyalleştiklerini zannederken daha çok yalnızlaşırlar şehirlerde. Aynı apartmanda oturdukları halde birbirlerini tanımayan aileler çoğunlukta. Aileler kendi içlerinde hayatla baş etmeye çalışıyor. Bir sonraki aşamada taşınacakları yeri, alacakları arabayı çocuklarının geleceğini düşünme hesabında oluyorlar. Ulaşım sorunu, park yeri bulma, evin ihtiyaçları günlük şikayetler. Şehrin gürültüsünden, kalabalığından, kirliliğinden şikayet de zamanla başlar. Yeşil alanlar azaldıkça çok katlı binalara sıkıştırılan hayatlar insanı bunaltır. Kamu alanları olan parklar bahçeler, meydanlar büyük şehirlerde ihtiyacı karşılamaz olur, açılan alışveriş merkezleri insanların boş zamanlarını geçirdikleri sığınaklar olmuştur. Bakarsınız yeni gelenler eski hayatlarını, geldikleri yerleri özlerken, şehrin  sakinleri de şehrin eski halini özlerler. Bir zamanlar ne kadar güzelmiş başlıklı sohbetler başlar.

         Bugün Mardin'in yaşadığı durum aşağı yukarı buna benzer. Yenişehir yeni bir hayat tarzı getirdi Mardin’e. Uzun zamandan beri sosyal medyadan izlediğim Artuklu Üniversitesi, Vali Mahmut Demirtaş’ın çalışmaları, devamlı kontrolleri, saha çalışmaları, şehirdeki belediye hizmetleri, yeni açılan oteller, restoranlar şehrin ne kadar büyüdüğünü gösteriyor. Mardinli arkadaşlarımla konuştuğumda çok sık duyduğum artık Mardin eskisi gibi değil sözüne katılmamak mümkün değil. 

     Şehirleşme belki gelişmedir ama çok iyi şeyler katsa da hayatımıza, bir çok şeyi de değiştirir.  Olumlu sonuçların yanında, duygusal bağlamda kaybettiğimiz çok şey var. Mardin'in can damarları abbaraların bağladığı komşuluklar, yaşam biçimleri, eski evler, eyvanlar, eyvanlardaki tahtlar, güvercinlerin kanat sesleri, fırınların ekmek kokusu, eski berberler, tenekeciler, bakırcılar, terziler giderek kaybolan bir sürü değer. Alıştığımız birçok şey yeni plastik şehrin içinde kaybolup gittiler...