“Ben Mezopotamyalıyım.” diyorum. Şimdi olan bir şey değil dedemden beridir Mezopotamyalıyım.
Ben Kürt İbrahim oluyorum, Ermeni İbrahim, Süryani İbrahim, Asuri, Arap, Ezidi İbrahim, Müslüman, Hristiyan, Yahudi, ben insanım, Mezopotamyalıyım. Köyümden Cizre’ye Dengbêjlerin kilamları için gidiyorum, Hakkari’ye Asuriler, Keldaniler için gidiyorum, Musul-Irak sınırına gidip Arapları dinliyorum...
Bu zaten ben de ekilmiş bir şey, bu şeyi çok seviyorum. Suriye’de bana verdikleri bir sıfat var, “Cezire şarkılarının sefiri” diyorlar. Lakaplardan hoşlanmıyorum ama manevi lakaplar hoşuma gidiyor. beni çoğu defa 'ilim konsolusu' olarak görüyorlar. Mezopotamyalı lakabı beni çok sevindiriyor."
İbrahim Keivo
İbrahim Keivo Mardin'in Suriye sınırında bir köyde doğmuş. Köyün adı Dugir (İkitepe), çoğunlukla Ezidilerin yaşadığı bir köy doğduğu köy. Annesi Kızıltepeli. O zamanlar Kızıltepe'ye Ermentepe deniyormuş.
Ezidi fermanlarının dedesinin anılarından başlayarak 2014 yılındaki 73 Ezidi fermanına kadar hepsini yaşamış.
Ermeni tehciri sırasında dedesinin babasının Van'da öldürülmesinden sonra Viranşehir'e göçmüşler. Göç 3 ay sürmüş. Daha sonra tekrar Suriye'ye göç etmişler.
Müzik hayatı 9-10 yaşlarındayken kendi yaptığı mazot ve helva kutularına çaktığı çiviler ve tellerle ürettiği bir saz ile başlamış.
Düğün çalgıcılarının yakın takipçisi olmuş hep. Kendi kendini yetiştirmiş.
Annesi Ermenice Kürtçe türküler söylermiş hep, İbrahim Mezopotamya'nın bütün dillerinde şarkılar söylüyor.
Kürtçe söylerken saz, Ermenice'e söylerken cümbüş Arapça söylerken ud çalıyor. Yürekten söylüyor, Mezopotamya'nın sesi olmuş.
Bugün Ezidilerin Kızıl Çarşamba Bayramı, Ezidilerin bayramını kutlarken çok sevdiğim İbrahim Keivo'yu hatırlamamak olmazdı. Çünkü o bizden, o bir Mezopotamyalı...
Editor : Mehmet ÇELİK