USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

MARDİN'İN MEŞHUR AŞK HİKAYESİ!

29-08-2022

Bu aşk hikayesini duyanlar gibi duymamış olanlar da vardır mutlaka, aradan seksen üç yıl geçmesine rağmen hala konuşulmaktadır. Bugün hayatta olmamalarına rağmen bu insanların yargılanması, ayıplanması ya da alkışlanması ne kadar doğru olur sizce? Bizim toplumsal etiğimizde cevap hakkı olmayan kişilerin gıyaben yargılanması doğru bulunmaz, hele ölenin arkasından sual sorulmaz.  

Hepimizin bildiği, sık sık tanık olduğu bir sahne vardır bir cami avlusunda hoca helallik isterken sorar “Nasıl bilirdiniz?” diyerek, toplu halde verilen cevap hep aynıdır; haklar helal edilir, kimse gidenin arkasından kötü bir şey söylenmez. “Helal olsun!” denir. Ayrıca bence özel hayatlar zaten adı üzerinde özeldir kimseyi ilgilendirmez. Hikâyeye devam edelim. 

Erkek kumral mavi gözlü boylu poslu bir delikanlı. Kadın, o zamanki genç kız, yeşil gözlü, zarif, güler yüzlü bir melek. Ben onları bildim bileli hep çok güzeldiler, çok saygın kişilerdi. Hep içlerinde Mardin hasreti, dillerinde Mardin türküleri vardı. Devamlı gözlemledim onları, o aşkın derinliğine tanık oldum. 

Komşu çocuklarıymış, aşıklarmış birbirlerine. Aşklarını aile ve mahalle baskısı yüzünden saklamak zorunda kalmışlar.  Kavuşamamak korkusu içlerini çok yakarmış. Bir gün kadın başkasına verilmek istenince erkek dayanamamış o çok bildiğimiz klişe sözü söylemiş, "Seni başkasına yar etmem." diye. İkna etmiş kızı evlenmeye. 

Hikâyeyi her ikisine de anlattırdım. “Ben onu çok sevdim, çok…” derdi kadın. Erkek “O çok güzeldi, onsuz yaşayamazdım.” derdi. Hele o kaçma gününün heyecanı, yaşadıkları bir roman gibi. Onları sorgulamaktan utanır, ara sıra başımı çevirip gülerdim. Açık sözlü olmalarına olayı ikisinin de aynı şekilde anlatmasına bayılırdım, biterdim. Onları keşke siz de tanısaydınız. Onlar benim annem ve babam. 

Son yıllarda,"Baba hadi o geceyi bana anlatsana." derdim, anlatırdı. Aldım onu evime götürdüm anneme teslim ettim derdi, hikâyenin bundan sonrası çok güzel fakat özel olduğu için anlatmıyorum. O kısmı defalarca dinledim ve içimden güldüm hep. Çok zekice çok da masumane, bir o kadar da cesurca alınan bir karar. Alınan tedbir ve birbirine olan saygı inanılmaz bir plan. Aileler bir müddet bozuşurlar fakat sonunda su yolunu bulur. Her ikisi de ailelerine bağlılıklarını, kardeşlerine olan sevgilerini ihmal etmezler. Bugün hala onları hatırlayanlar olacaktır.

 İyi ki kaçmışlar, kim kaçtıysa, kim kaçırdıysa, kim karar verdiyse çok isabet etmiş bence. Babamın haklı gerekçesi “Ben üç yıl askerlik yaparken beni beklemesine izin vermezler, evlendirirlerdi.” düşüncesi. Gerçekten de evlendikten sonra babam İstanbul’da üç yıl askerlik yapmış. Her ikisi de 60 yıl süren evlilikleri boyunca sadece çocukları için değil, herkes için çok iyi insan olmayı başardılar.

 Her yıl 30 Ağustos'ta bizim evimizde iki zafer kutlanırdı, biri 30 Ağustos Zafer Bayramı diğeri 30 Ağustos 1939 annemle babamın zaferleri, evliliklerinin yıldönümü.

 Bana onların aşkları üzerinden baskı kurmak isteyenler var, anneniz babanız kaçmış diyenler var. Evet efendim bence hiç mahsuru yok, işte duyurdum bilmeyenlere de. Bence çok iyi yapmışlar. Birbirlerine de çok yakışmışlar, onların genlerini, erdemini taşımaktan mutluyum.

Siz yine de kendi çocuklarınıza dikkat edin kaçmasınlar, sakın sakın akraba evliliği yapmasınlar, evlilik bir oyun değildir, evlilikte pazarlık olmaz, evlilikte aşk olmazsa olmaz. Evlilik aşka dayanmalı aşka, sevgiye dayanmalı sevgiye…

  

MARDİN GÜZELİ.

Komşu çocuklarıydılar,

Yasaklıydılar birbirlerine,

Uzun zaman gizlediler duygularını,

kendilerinden bile.

Aşk yasak dinler mi?

 

Mardin'in nahit taşları gibi

sarı solgun bir havada,

İnadına soğuk, inadına keskin,

Onu bekliyor eyvanda,

Saçları sıkım sıkım örülü Mardin güzeli,

Sokağın başında belirecek sevdiği,

Merdivenleri koşarak inecek,

Yine eyvanın önüne geldiğinde,

çıkaracak şapkasını ve yukarı bakacak...

 

Geç kaldım diye koşuyor delikanlı,

Bu kim bilir ne kadar sürecek diye düşünüyor,

Yaşı yirmi, kız on yedi...

Askerlik üç yıl, nasıl bekleyecek.

 

Ya beni başka birine verirlerse

Düşünüyor genç kız,

Daha çok üşüyor,

Üşüyor ama soğuğa direniyor,

Annesi sesleniyor içerden "gir içeri",

Tam o sırada geçiyor mavi gözlü kumral genç adam,

Göremeyince sevdiğini

Bir türkü mırıldanarak giriyor evine...

"Bir ay doğdu karşıdan

Yar bakıyor damdan dama oy Dalal.

Bir kez yanımdan gel geç

Aklım al başımdan

Mardin güzeli...

 

Nesrin Aykaç.