Şöyle bir bakıyorum da sana,
hâlâ olduğun gibisin.
Başın bir kale gibi dimdik ve gururlu,
beni kendine çeken bir hikaye saklı sende.
Kim bilir ne sırlar taşıyorsun yüreğinde...
Güneşin doğuşunda, bir parıltı var gözlerinde,
göz kırpıyor umutlu yarınlara.
Evet diyorsun, gerçekleşecek düşlerim;
dökülüveriyor içinde sakladıkların, dilinden;
kah sesleniş, kah serzeniş...
Gün batımındaysa farklı duygular sarıyor içini,
geniş sokaklara açılan, dar sokaklardan geçiyorsun.
Uçmak istiyorsun, karanlık abbaralardan gökyüzüne.
Bir güvercin edasıyla;
sevgi ekmek istiyorsun insanların yüreğine...
Her bir kanat çarpışında güzel şehir,
konmak istiyorsun sedirlere, tahtlara.
Belki bir sohbet arıyorsun, geçmişin derinliğinde,
bilinmez neler yaşıyorsun içinde...
Kadim bir dostsun hatırı kırk yıl değil, asırlık.
Herkese kucak açan, yüzü mütebessim.
Tarih kokar her yanın; mabedlerin, medreselerin.
Hoşgörü diyarı, güzel şehir Mardinim...
