USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

MEMLEKETİMİN SON HALİ!

20-12-2015

       Yaz aylarının sıcak ve çatışmalı ve gergin ve huzursuz ve umutsuz günlerinin üstünü Sonbahar-Kış aylarının soğuk havası örtüp söndüreceğini düşünürken maalesef bu aylarda da ülkem ve memleketim çok hareketli-hararetli. Oysaki bu aylarda insanlar evlerine kapanır ve mümkün oldukça dışarı çıkmaz, hayatın akışına karışmaz, olduğu gibi bırakır. Hatırlıyorum da evvel zaman önce, çok evvel değil üç-dört sene önce ülkem, memleketim bu aylarda tam da şuan düşündüğüm gibi yaşardı. Çok hareketli ve hararetli geçmezdi günlerimiz. Yarınlarımızın umutlu olduğunu düşünüp yaşardık. Peki bugün?

         Ülkemin, memleketimin bugününü anlatmak için çok da edebi bir dil kullanmak gerekmiyor. Zaten yolunda gitmeyen bir yaşamın edebi bir dille anlatımı nasıl oluyor onu da bilmiyorum. Mesela Rus ülkesi ile veya Irak´la veya Suriye ile veya Doğu ve Güneydoğu illerimizde-ilçelerimizde yaşananlar, nasıl edebi bir dille anlatılabilir? Evvel zaman önce, çok evvel değil yani üç-dört sene önce ve öncesi ne güzel yaşanılırken ülkemde, memleketimde şimdi ne oldu da güzel yaşantı yerine kaygı ve korkular aldı. Bu korkularımız gün geçtikçe artmaktadır.  Bunlara bir an önce son verilip, özlemini duyduğumuz evvel zaman önceye yani üç-dört yıl önce ve öncesine bir an önce dönmemiz gerekir. Aksi halde gün geçtikçe tükenen umutlar tamamıyla karanlığa gömülecektir.

             Memleketimin güzelliklerini anlatmak niyetindeydim aslında. Eskisi gibi ve eskiler gibi; eski Mardin´i, taş evleri, taş oymacılığı, telkari sanatını ve bu oymacılık ve telkari sanatının altında yatan gizemli hikayeleri ve aşkları, Şahmeranı, anlatmaktı niyetim. Niyetim, Mardin´in meşhur bakırcılarını, bakırlarını, güvercinlerini, minareleri, camileri, kiliseleri, medreseleri anlatmaktı. Biraz Nusaybin ve Êzidilerini, biraz Kızıltepe ve köylerini, biraz Midyat ve Süryanilerini, biraz Dargeçit ve terk edilmiş insanlarını, biraz Derik ve zeytinlerini, biraz Mazıdağı ve Kürtlerini, biraz Savur, biraz Yeşilli ve Ömerli´yi biraz anlatıp Mardin ile harmanlamaktı niyetim. Tüm bu niyetlerimi biraz Kürtçe biraz Arapça biraz Süryanice anlatıp, Türkçe ile Mardin´de kardeşliğin farklı dil ve etnik yapıda olduğunu ve yaşamanın bu şekilde mümkün olduğunu haykırarak barışı anlatmaktı. Anlatılacak daha çok şey var aslında memleketimden. Lakin silahlar, çatışmalar, kan ve gözyaşı içinde nasıl anlatılabilir ki. İnsanın aklından geçmiyor da değil, aslında şuan herkesin aklından geçeni söyleyeyim; Demokrasi varken silaha ne gerek, demokrasi varken şiddete ne gerek, demokrasi varken şehirlerde anarşiye ne gerek, demokrasi varken bunların tümüne ne gerek. Gerekli olmayan her şeyin bir an önce bitirilip memleketimi anlattırın bana. Ben anlatırken Şair kıskansın, Yazarın kalemi kırılsın. Ben anlatırken Cahit Sıtkı Tarancı ?Memleket İsterim? şiiri yazdığına pişman olsun. Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.  

           Aslında yazılacak çok şey var. Fakat yazılacak çok şeyler hiçbir şey.

            Bu sebeple; 

             Hindistan ve Hindistan Bağımsızlık Hareketi´nin siyasi ve ruhani lideri M.K.Gandi ile bitirelim; ?Adaletsiz rejimi, adaletle yıkınız. Alkışlar önüne kansız elle çıkınız.?