Işıklı ve albenisi yüksek ekran, hızlı fotoğraflar sunarak bazen sağa bazen sola kaydırılıyor. Aynı ekran aşağı yukarı da hareket ettirilebiliyor. Parmağınız ne kadar hızlıysa o da o kadar hızlı. Durdurulduğundaysa gözler yeni parlatılmış bir vitrin camına bakar gibi hayranlıkla inceliyor görüntüyü. Neler yok ki camın ardında: Mobilyalardan küçük ev aletlerine, kıyafetlerden takılara, arabalardan elektronik ürünlere... Üstelik aldığın bir eşyanın eskimesini beklemek zorunda da değilsin. Kısa süre sonra bir üst modeli çıkacak. Değiştir! Eskidenmiş bir şeylerin kırılmasını, bozulmasını, yedi yerinden yamanmasını beklemek... Şimdi nesnelere özellik üstüne özellik yükleniyor. Şusu var busu da olsun. Şusu busu olana bir yeni özellik daha eklendiğinde onu elde eden mutlu olacağını sanıyor.
Hadi bunlar bir yere kadar. Aynı dükkanda aşk, dostluk, sevgi; edebiyat, şiir, öykü de satılmakta. Kısacası, insanı mutlu edecek her şey orada. Birinin takip isteğini kabul edince adı dostluk, paylaşımlarına beğeni yapınca sevgi göstermek oluyor. Paylaşımlarını görmezden gelmek kırgınlık ya da kabalık belirtisi, arkadaş sayfasından çıkarmak iyi bir ders vermek sayılabiliyor. Ne kadar da kolay bak mutlu olmak. Gidip karşı tarafla konuşman; üzüntünü, kırgınlığını anlatman gerekmiyor. Takibi bırak yeter! Her şey yine parmak hızında. Hal böyle olunca, sevgiler ve aşklar da dünyayı ekrandan öğrenen gençler için çok hızlı. Neticede bir ilişki biterse yenisi başlar "Mutluluk Dükkânı"nda. Hem de kolayca. Sözcüklerden sesli harfler atılarak kısa mesajlar yazılır. Zaten iki uzun cümleyi dil bilgisi kurallarına uygun yazabilirsen mektup, dört sözcüğü de tam yazarsan şiir oluyor adı bu dükkânda. Sevgi, dostluk gibi duygular da yüreğe işlemeden silinip gidiyor. Sonra yeniden mutluluk arayışı...
Hepimizde bir mutluluk arayışı yok mu zaten? Mutluluğu ne sanıyoruz bilmiyorum. Bildiğim bir şey varsa modern insanın mutluluğu kendi yapıtı gibi görmesidir. Ürettiği tükettiği yapay ürünlerde onu aramasıdır. Oysa bazen bir şarkıya eşlik etmektir sesin berbat olsa bile. Aslında en iyi bildiğimiz şeydir mutluluk ve ellerimizdedir. Öyle bir parmak hızında geçip gitmez. Mesela sıcak havalarda küskün bir çiçeğe su verirsin, canlanır. Okuduklarını, düşündüklerini paylaşırsın bir arkadaşınla, seni anlar. Güzellikler uğruna mücadele edersin. Çevre güzelleşsin, iyi yaşasın insanlar, çocuklar üzülmesin istersin. Mücadeleyi kazanamasan bile içinde oluşan onur duygusudur mutluluk. Onu, dükkânlarda arama artık, bil ki yanı başında.
