USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Ölüm kaderi midir yoksulların?

28-12-2015

      Özellikle son birkaç aydır serseri çatışmalar arasında ölüm kol geziyor!

     Bazen, yanı başımızda seken şarapnel parçaları, bazen birkaç kilometre ötemizde patlayan roketatarlar.

      Sınır boyunca sırasız ölümler ve yurtsuz mülteciler yine aramızda kol geziyor.

       Çatışmaların ve ölümlerin adresleri kuşkusuz belli, koordinatları, değerleri besbellidir.

       Kıvılcım alma şekli ise Matruşka´ya benziyor;

      Ateş içinde ateş, oyun içinde oyun.

       Bazen yola döşenen bir mayın, bazen adresi belli olmayan serseri bir kurşun.

      Cizre´de, Sur´da, Nusaybin´de, Dargeçit´te, Hakkari´ de, Bingöl´de, Suruç´ta, hatta Ankara´da, ölümün pasaportsuz gezdiği.

       Serseri kurşunların aradığı adres genellikle Hendekli sokaklar.

      Yıkılan evlerin tozlu ve kırık camları arkasında yaşama umuduna gebe umutsuzlar?

      Tükenen nefeslerin tozlu yanaklarında kuruyan gözyaşları?

       Hayatlarının baharında, kimi çocuğuna, kimi kardeşine, kimi de eşine veda eden kadınların ve annelerin feryadına yürek dayanmaz oldu.

      Ölüm kaderiymiş yoksulluğun neyleyim?

      Uzaktan bakınca sanki sıkkın bir filmiş gibi buralar.

      Ah dostlar; başı ve sonu kumpaslarla hazırlanmış bu film uzadıkça her sahnesi beni yaralar.         

      Bir hiç uğruna Cizre´de, Sur´da vurulan, sürülen gencecik bedenler!

      Hani kanadı kırık elçi güvercinler!

     Ölümün adı doğuda terörist, batıda şehittir.

    Yıllardır bu dilden dile yıllardır aynı nakarat.

     Saçı kınalı, ağzı nakışlı yüreği yaralı doğu annelerinin dili farklı sesleri yanıktır.

     Ağıtın, acının, kederin yürek dili laldır, o hem tanıktır hem sanıktır? Hani sözün bittiği yer derler ya oraya; sözün donduğu yerdir aslında.

     Kekik kokulu ninnilerle büyüyen çocukların barut kokuyor saçları.

     Çeyiz yerine yüreklere tonlarca ağırlıkta düşer gelinlik kızların yavuklu ölüm haberi .

     Her ölüm sızım sızım sızlatır ciğerlerini?

     Her damla yaş ateşten ok gibidir yakar kutsala bağlayan en mahrem yerlerini.

     Ölüm yoksulların kaderi olmuş bu kanlı coğrafya da.

     Doğudaki güvercinler öldükçe, palazlanan Batının da acısı aynı acı.

     O şehidin de baba ocağı viranedir, onun annesinin de dili dönmez meramını anlatmaya.

     Bin bir umutla büyütüp hayata verdikleri evlatlarının cenazelerini çoğu zaman naylon terlik, darmadağın üst başla karşılarlar. İçler acısı. Üzüntü cenazeden ötelere gider.

      Doğuda, dağda öldürülen PKK´lının da baba evi kerpiçtendir. Bazen de çalı çırpıdan örülü olur avlusu, alışmışlardır bedenlerine sinen tezek kokusuna.

     Ve ölüm, ve ölüm yoksulun kaderi olmuş bu kanlı coğrafyada?

     Pastalı çay saatlerini bilmezler hiç.

    Rahat geniş yatakları ve kaloriferli evler hayaldir onlar için.

    Konforsuz yaşamlarında arzuladıkları bir karın doyumluğu ekmektir helalinden olursa o da. Ve buna rağmen yine ölümdür kaderleri.

   Özlemle sarılacakları anneleri, sevgilileri?

   Onların da doğdukları bir gün vardır kutlamaya fırsat bulamadıkları ama ölümü her gün kucakladıkları.

   Ağdalı bir ağıt mı olacak hep kanlı coğrafyanın doğum günü pastaları.

  ?Ölüm bile yıldı her gün ölmekten,

   Geçmişte bir kadın subayın şehit anasını teselli ederken ağzından dökülüveren bir cümle.

    özetler yoksulun kaderinin ölüm olduğunu.

  ?Teyze Zenginler şehit düşmez, onlar askerlikte yapmaz? demişti tesellisinde.

   Sahi ölüm yoksulun kaderi midir?