USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Ayrılırken Gitmek mi zor, kalmak mı zor?

22-01-2022

Ne zaman gelip tıkansa boğazıma düğümler, kalemde ne zaman eksilse mürekkep bir şarkıya ya da türküye sığınmak da nedir? İşin kolayına mı kaçıyorum bilmem. Sanırım biraz öyle. Çıkış noktam oluyor böyle zamanlarda başkasına ait sözlere dayandırmak yazıyı.

Gitmek mi zor kalmak mı zor?

Bu soruya giden kendi açısından yanıt verir kalan kendi açısından belki. Ama hep gitmeyi hayal ederken bile gitmenin sandığımdan daha zor olduğunu fark ediyorum. Hele de şu gitmekle kalmak arasındaki noktada, ağaçtan yeni düşmüş bir yaprak gibi örneğin. Ne dala aitsin artık ne de düştüğün toprağa. Mekanları terk etmek kolay da içindekilerle vazgeçilmez bağlar oluşturduğundan insan, ayrılık her türlü zor.

Sokaklarından bir yabancı gibi geçiyorum yıllarca yaşadığım şehrin, sokaklarına bir yabancı gibi gireceğimden mi yeni şehrin?

Gitmek mi zor kalmak mı zor?

Bir zamanlar hep geride kalandım. Çaresizlikti durağım. Gideni çeviremez, gidenle gidemez, bir çocuk saflığında ardından ağlardım. Kalmak ne zordur, iyi bilirim. Hele de gitmeden yana umudu yoksa insanın. Zincirlenmiş gibiyse bulunduğu yere.

Kalmanın en tehlikeli yanı da sevdiğini fark edememektir. Duyguları, yaşantıyı, şehri, sokakları ortaklaştığın insanları sevdiğini bile fark edememek... Fark edememek tehlikeli. Duyarsızlaşmak gibi biraz da. Belki bu yüzden gitmeyi seven bir yanım vardır, bilmiyorum. Acı da olsa bir ağaç kadar kök salmış olsan ve sarsılsan da gitmek... Giderken fark etmek özleyeceklerini. Şehrin arka sokaklarını gezerken, sobalı evleri, yoksulluğu, kış güneşinden medet uman hımbıl bir kediyi, içine girdiğin her şeyin herkesin hatta "Bir gün özlersin bak," deseler; "Yok canım daha neler?" diyeceklerinin bile daha gitmeden özlenmeye başlaması, garip.

Gitmek de zor kalmak da zor..

Gidiyorum ayrılır gibi bir parçam bedenimden, kalır gibi diğer yanım. Giderken götüremiyorum, üzülüyorum. Oysa çocuklarımı alabilsem yanıma, öğrencilerimi... Her nöbetimde bahçe toprağını benimle adımlayanları, keşke dönüp de sarılabilsem tekrar dediklerimi... Oysa dostlarımı alabilsem yanıma, kokusu her daim burnumda tütecek olanları... Oysa arkadaşlarımı alabilsem yanıma bağlanmayayım nasılsa gideceğim derken kör kütük aşık olduklarımı...

Gitmek de zor...

Burada doğmadım. Çocukluğum, ilk gençliğim, üniversite yıllarım burada geçmedi. Hatta öğretmenliğimin ilk yılları da... Ama burada büyüdüm. Mesleğime sarıldım öğretmenliği burada öğrendim. Hep yazma isteği vardı da içimde yazmayı - kitap çıkarmak yazmaksa- burada öğrendim. Çok güzel insanlar tanıdım, hep derdi ki öğretmenlerim "Hayatın anlamı sevgi" bunun doğruluğunu burada öğrendim. Lafın laf olmadığını söylemenin yetmediğini yapmanın da gerektiğini burada öğrendim.

Yani borçluyum buraya ve birliktelik kurduklarıma. Gönül bağıyla tutunduklarıma. Yirmili yaşlarda gelip kırklı yaşlarda ayrıldığım bu şehre beni olgunlaştırdığı için borçluyum.

Gitmek mi zor, kalmak mı zor?

Ben gitmeyi seçtim. Kalmanın zorluğunu biliyordum çünkü.

Gitmenin zorluğuysa içinde götürdüklerini yanında götürememek.

Beraberimde götüremeyeceğim herkese... Sevgi ve minnetle...