USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

BİR ÖĞRETMENDEN GÜNE DÜŞEN NOT

29-09-2020
Bir öğretmen olarak mesleğimle ilgili yazmak istesem herhalde o yazı bu olmazdı. En azından pandemi koşullarından bağımsız yazmak isterdim bu konuyu. İnsanın kendini tanımladığı roller vardır hani, evlat,anne, eş... Benim için öğretmenlik çok şeyden önde gelir desem belki abartılı bulanlar olacaktır ama abartmıyor, az bile söylüyorum ve birçok meslektaşımda da aynı duygunun olduğunu biliyorum. Bu noktada bizi en iyi biz anlıyoruzdur bundan yine eminim. Yine de ahımızı vahımızı birileri duyar mı umuduyla yazıyorum işte.

Şimdi okulumun güneşli, toprak yolunda bu mesleğin hayatımdaki yerini nasıl anlatırım diye düşünüp pabuçlarımın ardımda bıraktığı ince toza aldırmadan yürümek ve bu yazıya yoğunlaşmak vardı. Özledim mi o okul yolu yürüyüşlerini?.. Hem de nasıl özledim, özledik; özlüyorum, özlüyoruz( Bu fiilin gelecek zamanlısını kullanmaktan bile korkuyorum.)

Çocuklarım vardı okşanası saçları, iri elmas gözleriyle yanıma gelen, sevimli, sokulgan ve saygılı... Nöbetlerimde hiç yalnız hissetmedim ki kendimi onlar varken. Kimi soru sorar, kimi muhabbete gelir, kimi bisküvisini ikram ederdi. Teneffüslerim renkli, derslerim sıcaktı. Şimdi bu çocuklar sadece watsaptan soru atan, ebadan birer ses ve isim olarak görünen varlıklar haline geldiler. Oysa belirli gün ve haftalar dahilinde ya da herhangi bir program için sahneye bir oyun koyarken nasıl da katıla katıla gülüyorduk hatalarımıza hep birlikte. Hepimizin sesi de nefesi de tekti gülerken... Hepimiz dersteki şakaya aynı ağız gülüyor olabilirdik şimdi. Hepimiz bir arkadaşımız için ona çaktırmadan para topluyor da olabilirdik. Sınıfımızdan birinin derdiyle dertlenmiş olmamız da pekala mümkündü.

Şimdi uzağız birbirimize... Ellerimi. diyorum çocuklar, açık penceremden salıversem dışarı bir çift güvercin olup gelseler saçlarınızı okşamaya... Ben böyle sever ve özlerken sizi, neler söylemişler bizimle ilgili bilseniz. Ama bilmeyin siz. Belki daha iyidir bilmemeniz. Bilseydiniz bu haksızca söylenenleri nasıl bakardım yüzünüze. En iyisi bilmeyin. Hem hangi birini anlatmalı? Yatıyormuşuz mesela, yattığımız yerden maaşımızı alıyormuşuz. Öyle çirkin şeyler işte. Uzatmaya gerek yok, uzatmayacağım. Yine de tanıyanlarınız oluşturduğumuz samimiyet ve dilden yola çıkarak bilir ki öğretmeninizin gururunu kırdı bu sözler.

Neyse takılmayın siz, öğretmen-öğrenci arasına girebilecek hiçbir kuvvet yok bunu bilin yeter. Ne bir veli, ne bir öğrenci, ne idareci ne de başka öğretmen girebilir aramıza. Hepiniz bize özelsiniz, biz de size özel... Anlatmak uzun sürer değil mi çocuklar ama siz anlarsınız; bu, yaralı bir çığlık gibi ağlayan yazıyı. Bir bakıştan, bir mimikten hemen anladığınız gibi kolayca anlarsınız.

Uzaktan eğitim, dedikleri yüz yüze eğitimden bin kat daha zor. Gençsiniz, siz belki alışabilirsiniz de bu yeni durumlara ben sizin sıcaklığınız olmadan alışabilir miyim saatlerce baktığım makinenin soğuk yüzüne ...Hiç sanmam!