USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

GİDİN!

11-10-2020
Açık kalan kapılardan çıkıp da geldiniz, öbek öbek sayılarınızla ve ardınızda yanan ateşler bırakarak geldiniz. Giderken götürdüğünüz ateşinizi gelirken kat kat arttırarak getirdiniz. Küçücük bedenleri dağlamaya, yürekleri yakmaya, gülüşleri soldurmaya geldiniz. Çirkindi yüzleriniz, hem de içiniz kadar çirkindi.Pis tırnaklarınız temiz kanla doluydu yakışmaz yakışmaz.

Nice gelecekleri biçtiniz, olmamış ekinleri tırpanlar gibi zalimceydi biçişleriniz. Siz, vakitsiz ölümlerin efendileri! Bir yüzünüz olsaydı da tükürmezdik ama baştan aşağı çürümeydi zaten suratınızdaki yeşil renginiz.

Sizin yüzünüzden kaç geceyi uykusuz geçirdik, iyiliğe inanmayı bıraktık neredeyse. Mutluluğu unuttuk. Genel olarak adaletin ne olduğunu da unuttuk da hapishane adaletinden medet umar olduk. Ölmenizden ve mümkünse lime lime edilerek toprağa serpilmenizden başka isteğimiz yok. Ne zenginlik umurumuzda, ne de ün... Siz yeter ki geldiğiniz cehenneme dönün. Giderken de unutmayın götürün ateşinizi.

Çocuklar bize kalsın. Göğe ağan bir kuşun kanat çırpışı gibi içimizde kanatlansın gülüşleri. Çocuklar, o her şeyden uzak; o masum bedenleri, gökkuşağı renkli gözleriyle, tüm teslim oluşları ve sevecenlikleriyle bize kalsın. Evet, onlar bize kalsın da siz ait olduğunuz yere bir an önce gidin. Gitmeyi beklemeyerek yanın, yanmayı beklemeyerek gidin. Yanarak gidin, giderken yanın!..

Sizinle gitsin dünyaya taşan cehenneminiz. Sizinle gitsin çürümüş yeşil yüzleriniz, içi kan dolu tırnaklarınız. Dünya, bize kalsın. Bir sabah uyandığımızda huzur, bolluk, bereket; barış, sevgi, iyi niyet, güneşin yere eğilen sarı dalından toplamışız gibi bize kalsın, hak ettiklerimiz bizim olsun. İğrençliklerinizi, mutsuzluklarınızı, korkunçluklarınızı da alın gidin. Gidin ki korkularımızdan, kabuslarımızdan sıyrılalım. Bu kadar utanmayalım insanlığımızdan, bu kadar acı çekmeyelim anne baba oluşumuzdan.

Biliyorum ki yok hayalimizdeki bu dünya. Bıçak çoktan bilendi taşında ve celladının eline verildi. Birçok cellat, birçok kez, birçok yerde kaldıracak onu. Yine vakitsiz ölümlere imza atılacak... Biz dilimiz şişene kadar, gözlerimiz yaş dolu konuşacağız. Sonra mı? Sonra dünya üç günlük işte. Senin celladın kaza, benimki hastalık, onunki yaşlılık... Normal sayılabilecek her ölüme sevineceğiz çünkü hiçbirimiz yeşil yüzlü, çürümüş adamların pis tırnaklarına temiz kanımızı doldurmamış olacağız. Çocuk değiliz, neyi anlattığımı bal gibi biliyoruz.