USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

İNSAN İSTERSE

07-06-2021

Boşluk; siyah ve tüylü bir örümceğin kılçıklı bacaklarıyla ördüğü türden... Üstelik dişi ve doğurgan bir örümcek bu! Bir kez yakalanırsan kolay kolay çıkamayacağın, çıksan da kendini eskisi kadar tam hissedemeyeceğin mutlaka birkaç parçanı senden koparacak, ağlarla örülmüş bir boşluk.

Peki, neden takıldın bu ağa?

Zamanı sonsuz mu sanıyordun? Bu yüzden mi erteledin işlerini? Halbuki her şeyin bir bitimi var ve sen bunu çoktan öğrenmiş olmalıydın. Kitaptaki son sayfaya gelmek, şişedeki son yudumu içmek, kışa girerken saksıdaki son çiçeği kurutmak, ayrılıklara yenilen aşklar... Çok güzel de olsa bir kitabın son sayfasına gelmiyor mu insan, yıllanmış acılarına iyi gelir diye yıllanmış şarabın son yudumunu içmiyor mu, ya aşklar ve çiçekler gözler önünde kurumuyor mu?.. Biten arkadaşlıklar ve dostluklar el sallamadan gidiyor çoğu kez. Zaman sonsuz değil işte, her şeyin bir sonu olduğu gibi onun da sonu var.

Bak; ressam, son yeşili vurdu tuvaldekine, son noktayı koydu yazar son cümlesine, son dansına yeltendi kelebek, hasta son acısını çekti yatağında... Sonra durdu her şey. Yok oldu renkler, kokular, cisimler; duyular yok olunca yok oldu her şey. Birden bu örümcek çıktı ortaya kılçıklı bacaklarıyla. En az kendi kadar siyah boşluklar ördü. Onun ördüklerine bir kez yenilirsen arkası boşluk ve devinimsizlik olarak gelecek.

Hani, günlerce yatakta kalır da insan hiç dinlenmemiş gibi yorgun hisseder ya kendini. İşte boşluktandır o yorgunluk. Çünkü boşluk delik bir çuval gibidir, önce bedenini sonra zihnini çekip alır. En güzel duygularını alır gider elinden. Sana kırgınlıkları, mutsuzlukları, pişmanlıkları kısacası bunların toplamı olan çöküntüyü bırakır. Oysa bilsen ki böylesi bir durumda en küçük bir hareket seni ayağa kaldırır. Pencere önündeki çiçeğe bir bardak su ver de kurumasın örneğin. Şişedeki o son yudumu içme, bırak da şişeyi her yatırıp kaldırdığında dipte kalan o tek damla sağa sola yuvarlansın. Biten müziği yeniden başlat, zor değil ki bu. Hem bir kitap, sen onun son sayfasına geldin diye bitmez, aksine sen ölene dek içinde ve zihninde yaşayacaktır hikayesi. Ne var ki gidenlerin ardından bu kadar üzülecek? Belki de onlar gönlünü sığ sandılar da kendilerinden sonrakine yer açılsın diye gittiler. Eski giderse yenisi gelir fena mı? Hem gitmek de bir eylem değil mi sonuçta?

Boşluk, depresiftir ve tutsak eder seni. Hareketse özgürlük alanı sağlar. Ayrıca hareket hareketi doğurur. Örneğin küçücük bir rüzgâr, meşe dalını sallar; daldan bir kuş havalanır, yükseklere ağar gider. Bir çocuk, yükselen kuşu görür, başını yukarı kaldırır. Güneş, pembeleştirmiştir göğü. Pembeleşmiştir bulutlar parça parça... Çocuk, utangaç bulutlardan şekiller çizer düş gücüyle.

Doğada boşluğa kapılarak durmuş bir insan kadar sinir bozucu başka bir şey bilmiyorum. Renkler bile birbirine karışıp yeni renkler çıkarırken ortaya, küçücük bir böcek bitkinin köklerini karıştırırken ya da iğrendiğin bir solucan taşın altındaki nemli toprağa evini yerleştirirken... Sözde medeniyetler kuran insanın devinimsizliği, üretebilecekken üretmemesi ona hiç yakışmaz.

Oysa canı istediğinde en güzel işleri insan koyar ortaya.  Ne bileyim, bir bebeği kucağında hoplatıp gülücükler açtırıbilir iki yanağında, soprano sesiyle kulakları okşayan besteyi fısıldayabilir bir kadın, sevdiğine en alından bir karanfil götürebilir delikanlı, bir sanatçının piyano tuşlarında uzar gider parmakları; belki sokağın en güzel kızı kadife saçlarını tarar da bırakır omuzdan aşağı... Belli olmaz ki sebzeler yetiştirir birinin çiftçi elleri, pastalar yapar bir başkasının aşçı elleri.. Küçücük atölyede taşı yontup heykelcikler dizer yan yana yontucu... İnsan hiç edemezse bir şiir ezberler, dizlerine yatırdığı kedinin tüylerini okşar, evladına hırka örer, maaşını poşet poşet taşır mutfağına... Yaralı bir kuşun kanadını da sarabilir, kavgadan bir insanı çekip de alabilir. Zaman kısa, boşluğu umursamadan geçip gidiyor.

Sen en küçük hareketle başla şimdi, adı hayata katılmak olsun. Küçük hareketler büyükleri, büyükler en güzellerini doğursun. Kendi ağlarında boğulsun örümcek.